-
1 более
çok,fazla; daha* * *1) ( больше) çok fazlaих бо́лее ста — sayısı yüzü aşkındır / yüzün üstündedir
получи́ть / собра́ть бо́лее полови́ны голосо́в — oyların yarısından çoğunu / fazlasını almak
за всю бо́лее чем столе́тнюю исто́рию э́того движе́ния — bu hareketin yüz küsur yıllık tarihi boyunca
ещё бо́лее ограни́чить что-л. — daha da sınırlamak
2) (для образования сравн. ст. прил., нареч.) dahaчита́й бо́лее внима́тельно — daha büyük bir dikkatle oku
положе́ние станови́лось всё бо́лее опа́сным / серье́зным — durum gitgide daha vahim bir nitelik kazanıyordu
••бо́лее и́ли ме́нее — az çok
тем бо́лее — üstelik; hele (hele); haydi haydi ( и подавно)
э́то не бо́лее чем благо́е пожела́ние — bu, iyi niyetli bir dilek olmaktan ileri / öteye gitmiyor
-
2 понемногу
1) ( небольшими количествами) azar azar2) ( постепенно) yavaş yavaş, gitgide -
3 постепенно
giderek, gitgide, yavaş yavaşон постепе́нно старе́л — giderek yaşlanıyordu
-
4 чувствительность
duyarlık; içlilik* * *ж1) duyarlıkчувстви́тельность весо́в — terazinin duyarlığı
чувстви́тельность радиоприёмника — radyo alıcısının duyarlığı
чувстви́тельность ко́жи к теплу́ и хо́лоду — derinin sıcağa ve soğuğa karşı duyarlığı
поте́ря чувстви́тельности — duyum yitimi
па́льцы у больно́го постепе́нно теря́ли чувстви́тельность — hastanın parmakları gitgide duyarlığını kaybediyordu
2) ( впечатлительность) duygunluk, duyarlık, içlilikв таки́е моме́нты чувстви́тельность у челове́ка обостря́ется — böylesi anlarda insanın duyarlığı keskinleşmiş oluyor
См. также в других словарях:
gitgide — zf. Zaman ilerledikçe, giderek, gittikçe, ileride Adem Ağaya gitgide bir çekingenlik geldi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşama — is. 1) Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye 2) Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale 3) sp. Bir yarışın belirli uzaklığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşama sırası — is. 1) Önem ve değer bakımından gitgide yükselen basamaklar dizisi, hiyerarşi 2) Otoritenin en geniş ölçüde en üst mertebede olmak üzere değişik önem sıraları arasında katı ve kesin bir biçimde dağıldığı toplumsal teşkilatlanış biçimi, hiyerarşi … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirginleşmek — nsz Belirgin duruma gelmek Kapının altından sızan kirli ışık gitgide daha belirginleşiyordu. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşalmak — nsz 1) Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek 2) Dışarıya akmak, dökülmek 3) Gevşemek, açılmak Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu. S. F. Abasıyanık 4) mec. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinozorlaşma — is. Dinozorlaşmak işi Bir dinozorlaşma süreci yaşıyoruz biz, gitgide yabancı düşünüyoruz bu topluma. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
erdenlik — is., ği Kızlık Tolstoy un caydığı, toplumsal hayatın erdenliği gitgide kırsal törenin dışında var etmek zorunda olduğudur. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçer akçe — sf. Herkesçe aranan, beğenilen, muteber Gitgide geçer akçe olmaktan çıkmıştır. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gittikçe — zf. Zaman ilerledikçe, gitgide, giderek Maarif Müdürünün zihni gittikçe karışıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk — 1. is., ğu 1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. R. N. Güntekin 2) Ciğerlere hava alıp verme 3) mec. Tarz Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.… … Çağatay Osmanlı Sözlük