-
1 serden geçmek
başından vazgeçmek, ölümü göze almak. -
2 inhalen
geçmek [-er] v -
3 overgaan
geçmek [-er] v -
4 oversteken
geçmek [-er] v -
5 passeren
geçmek [-er] v -
6 verlopen
geçmek [-er] v -
7 keçmək
geçmek -
8 지내다
geçmek -
9 pass
geçmek, ilerlemek; (önünden, vb.) geçmek; yetisip geçmek, sollamak; vermek, uzatmak; (zaman) geçmek; (zaman) geçirmek; (sinav) geçmek, kazanmak; onaylamak, kabul etmek, geçirmek; geçmek, dinmek, bitmek, olmak, geçmek; dönüsmek; geçirmek; geçmek, kalmak; s -
10 вдеваться
geçmek* * *несов.; сов. - вде́тьсяни́тка не вдева́ется в иго́лку — iplik iğne gözünden geçmiyor
-
11 pass off
geçmek, dinmek, geçiştirmek, görmemezlikten gelmek, diye geçinmek, tavrı takınmak* * *sona er* * *((of sickness, an emotion etc) to go away: By the evening, his sickness had passed off and he felt better.) geçmek -
12 pass over
geçmek, üzerinden geçmek, aşırmak, aşmak, aldırmamak, yararlanmak* * *atlayıp geç* * *(to ignore or overlook: They passed him over for promotion.) görmemezlikten gelmek, aldırmamak -
13 keçmək
geçmekgeçmek, kaymak -
14 fit in
geçmek* * *yerine uydur* * *( often with with) (to be able to live, exist etc in agreement or harmony: She doesn't fit in with the other children.) kaynaşmak, uyuşmak, anlaşmak -
15 wear away
geçmek bilmemek, eskitmek, yıpratmak, tüketmek, zayıflatmak, eskimek, aşınmak, yıpranmak, solmak, azalmak, kalmamak, tükenmek* * *aşındır* * *(to make or become damaged, thinner, smoother etc through use, rubbing etc: The steps have (been) worn away in places.) yıpran(dır)mak, aşın(dır)mak -
16 be over
geçmek* * *bit -
17 tower above
geçmek, üstün olmak -
18 wear on
geçmek bilmemek -
19 tower above
geçmek, üstün olmak -
20 wear on
geçmek bilmemek
См. также в других словарях:
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
transa geçmek (veya girmek) — kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçmek O garip bir transa girmişti; beni konuşturmak, nasıl aşağılık duygusu içinde kıvrandığımı işitmek istiyordu. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
transit geçmek — 1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek 2) mal gümrüksüz geçmek 3) argo sürücü, trafik kurallarına uymamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri geçmek — 1) öne geçmek 2) üstün bir makama geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aylığa geçmek — 1) çalışması karşılığı olarak her ay belirli bir para alınacak bir işe başlamak, maaşa geçmek 2) gündelikten veya ücretten kadroya geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meskût geçmek — söylemeden geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teğet geçmek — 1) yakınından geçmek 2) mec. bir konuya üstünkörü dokunmak Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalayıp geçmek — rüzgâr, dalga vb. sıyırarak, dokunarak hızla geçmek Komşu köşklerden kopup gelen fasulye kokulu bir rüzgâr yüzümüzü yalayıp geçti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
zikri geçmek — anılmak, adı geçmek Dün sizin zikriniz geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
basıp geçmek — 1) önde gideni geçmek Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) önem vermeyerek uğramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
faaliyete geçmek — 1) çalışmaya başlamak, çalışır duruma geçmek, işlemeye başlamak 2) işler duruma gelmek, etkin duruma gelmek Bir siyasi grup, başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük