-
1 geçim
1) сре́дства к существова́нию, прожи́точные сре́дстваgeçimini çıkartmak — добыва́ть себе́ сре́дства к существова́нию
geçim sağlamak — обеспе́чивать сре́дства к существова́нию
2) жизнь, существова́ниеgeçim derdi — забо́та о повседне́вной жи́зни, забо́та о хле́бе насу́щном (о куске́ хле́ба)
geçim endeksi или geçim masrafı — прожи́точный ми́нимум
geçim seviyesi — жи́зненный у́ровень; у́ровень жи́зни
geçim şartları — усло́вия жи́зни (бы́та), бытовы́е усло́вия
geçim vasıtaları — прожи́точные сре́дства, сре́дства к существова́нию
geçim zorluğu — жи́зненные затрудне́ния (тру́дности)
3) лад, единоду́шие [взаи́мное] согла́сие, мирaralarında geçim yok — ме́жду ни́ми нет согла́сия, они́ не ла́дят друг с дру́гом
-
2 geçim
1) сре́дства к существова́нию2) существова́ние, прожи́тие3) мир, согла́сие, ладaralarında geçim yok — ме́жду ни́ми нет согла́сия, они́ не ла́дят друг с дру́гом
-
3 geçim derdi
борьба́ за сре́дства к жи́зни -
4 geçim dünyası
в э́том ми́ре гла́вное - забо́та о хле́бе насу́щном -
5 geçim kapısı
ме́сто рабо́ты, обеспе́чивающее необходи́мый за́работок для жи́зни -
6 geçim sıkıntısı
жи́зненные затрудне́ния -
7 geçim zorluğu
жи́зненные тру́дности -
8 geçim\ parası
сре́дства к существова́нию -
9 معيشت
geçim -
10 ağırlaşmak
1) тяжеле́ть2) станови́ться серьёзным / степе́нным3) ухудша́тьсяhasta ağırlaştı — больно́му ста́ло ху́же
hava ağırlaştı — пого́да испо́ртилась
4) нача́ть по́ртиться ( о продуктах)bu et yarına kalırsa ağırlaşır — э́то мя́со до за́втра испо́ртится
5) усложня́ться, станови́ться бо́лее тру́днымgeçim şartları ağırlaştı — усло́вия жи́зни ста́ли ху́же
kulağı ağırlaştı — он стал ху́же слы́шать
dersler bu yıl oldukça ağırlaştı — заня́тия в э́том году значи́тельно усложни́лись
-
11 seviye
а в разн. знач. у́ровеньseviye farkı — ра́зница в у́ровне (чего-л.)
seviyesine ulaşmak — достига́ть какого-л. у́ровня
geçim seviyesi — жи́зненный у́ровень
gelişme seviyesi — у́ровень разви́тия (чего-л.)
deniz seviyesi — у́ровень мо́ря
◊
seviyesinde — вро́вень (с чем-л.), на у́ровне (чего-л.) -
12 zarurî
а необходи́мый, ну́жный; обяза́тельныйzarurî asgarî geçim vasıtaları — обяза́тельный ми́нимум проду́ктов пита́ния
См. также в других словарях:
geçim — is. 1) Geçinme işi, geçinme araçları, geçinme, maişet 2) Anlaşma, uyum Aralarında geçim yok. Birleşik Sözler geçim derdi geçim dünyası geçim kapısı geçim sıkıntısı geçim yolu … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim sıkıntısı — is. Geçinmede çekilen güçlük, geçim derdi, geçim zorluğu İlk kez kiralık bir evde yaşayacaktı, dulluğun ve geçim sıkıntısının ne demek olduğunu öğrenecekti. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim derdi — is. Geçim sıkıntısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim dünyası — is. Kişinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan şeyler bütünü Akmasa da damlar. Her hâlde bir tahsisatları vardır. Geçim dünyası... P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim yolu — is. Yaşamak için gereken kazancı sağlama aracı veya çaresi Herkes ne yapıp yapıp bir geçim yolu bulma peşindeydi. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim zorluğu — is. Geçim sıkıntısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçim kapısı — is. Yaşamak için gereken kazancın sağlandığı iş yeri … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmek aslanın ağzında — geçim sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak kolay değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler — geçim sıkıntısı yaşayan kimse sıkıntısını gidermek için türlü yollara başvurur, canı yanan ise sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıkırını yoluna koymak — geçim düzenini iyi olarak sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayata atılmak — geçim sağlamak üzere çalışmaya başlamak Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük