Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

gerekir

  • 1 положено

    они игра́ли как поло́жено — oyunun gereği neyse onu yaptılar

    то, что ему́ поло́жено, он полу́чит — hakkı neyse alacak

    пусть и́щет тот, кому́ поло́жено — araması gereken arasın

    ты дал пять рубле́й, ско́лько тебе́ и поло́жено — beş ruble verdin, hakkın da o kadar

    Русско-турецкий словарь > положено

  • 2 следовать

    несов.; сов. - после́довать
    1) в соч. izlemek

    сле́довать по пята́м за кем-л. — birini adım adım izlemek; birinin izine basmak

    сле́дуй за мной! — peşime düş!

    2) izlemek; kovalamak

    за э́тим пожа́ром после́довали други́е — bu yangını başka yangınlar izledi

    собы́тия сле́довали одно́ за други́м — olaylar birbirini kovalıyordu

    с его́ стороны́ никако́й реа́кции не после́довало — ondan hiç bir tepki gelmedi

    3) uymak; izlemek

    сле́довать тради́циям — geleneklere uymak

    е́сли сле́довать э́той ло́гике... —... bu mantık izlense...

    он не после́довал моему́ сове́ту — verdiğim öğüdü tutmadı

    он в любо́м де́ле сле́довал отцу́ — her işte babasından örnek alırdı

    после́довать призы́ву — çağrıya uymak

    4) тк. несов. gitmek; yürümek; geçmek

    по́езд сле́дует через Ки́ев — tren Kiev'den geçer

    куда́ сле́дует э́тот эшело́н? — bu (askeri) katar nereye gidiyor?

    5) тк. несов. çıkmak

    отсю́да сле́дует вы́вод, что... — bundan şu sonuç çıkar ki...

    6) тк. несов.

    с вас сле́дует пять рубле́й — beş ruble ödeyeceksiniz

    ско́лько с меня́ сле́дует? — borcum ne (kadar)?

    он получи́л, что ему́ сле́довало — alacağını almıştır

    7) тк. несов., безл. gerekir,...malı

    не сле́дует забыва́ть, что... — şunu unutmamak gerekir ki..., şunu unutmamalı ki...

    фа́кты, на кото́рые сле́дует обрати́ть внима́ние — dikkat edilmesi gereken olaylar

    как и сле́довало ожида́ть — beklenildiği gibi

    ••

    как сле́дует — gereği gibi, adamakıllı; doğru dürüst

    ему́ как сле́дует всы́пали — ona bir temiz dayak attılar

    отчита́й его́ как сле́дует — onu bir güzel haşla

    Русско-турецкий словарь > следовать

  • 3 надлежать

    безл., в соч.

    рабо́ту надлежи́т заверши́ть за́ день — işin bir gün içinde tamamlanması gerekir / gerektir

    Русско-турецкий словарь > надлежать

  • 4 надо

    I н`адо
    безл., → сказ.
    1) ( следует) gerek; lazım; ister

    когда́ надо — gerektiğinde

    е́сли надо бу́дет — gerekirse

    мне надо е́хать — gitmem gerek, gitmeliyim

    ско́лько надо — gereği / icabı kadar

    для э́того надо мно́го потруди́ться — bunun olması için çok çalışmak ister / gerek

    осма́тривать не надо? — muayene istemez mi?

    всё надо бы́ло стро́ить за́ново — herşeyi yeni baştan kurmak gerekmişti

    куда́ мне надо обрати́ться? — nereye başvurmam gerekir?

    что тебе́ надо? — sana ne(ler) gerek? Neye / nelere muhtaçsın?

    де́нег ме́ньше, чем надо — para, ihtiyacından azdır

    тако́го мне не надо — böylesinin bana gereği yok

    ••

    что тебе́ здесь надо? — ne arıyorsun burada?

    кого́ вам надо? — kimi istiyorsunuz?

    таки́х друзе́й лу́чше не надо! — böyle dost eksik olsun / olmaz olsun!

    ему́ то́лько э́того и надо! — bu hal (onun) canına minnet!

    так ему́ и надо! — oh olsun (ona)!

    о́чень мне надо! — umurumda değil!

    II см. над

    Русско-турецкий словарь > надо

  • 5 незамедлительный

    zaman geçirmeden / derhal yapılan

    тре́буется незамедли́тельная опера́ция — zaman geçirmeden ameliyat yapılması gerekir

    Русско-турецкий словарь > незамедлительный

  • 6 необходимо

    → сказ.
    gerek(tir); gerekir

    ей необходи́мо уе́хать — gitmesi gerek; gitmelidir

    нам необходи́мо объедини́ть свои́ си́лы — güçlerimizi birleştirmemiz zorunludur

    Русско-турецкий словарь > необходимо

  • 7 однако

    1) союз ne var ki; ancak; ama; fakat

    одна́ко сле́дует доба́вить, что... — ancak ilave etmek gerekir ki...

    2) вводн. сл. gene de

    будь, одна́ко, осторо́жен — gene de ihtiyatlı ol

    Русско-турецкий словарь > однако

  • 8 переснимать

    несов.; сов. - пересня́ть
    1) фото (resminin) yeniden çekmek

    пересня́ть фотогра́фию — fotoğrafın kopyasını çıkarmak

    2) кино yeniden çekmek, yeniden filme almak

    фильм бу́дет пересня́т за́ново / по́лностью — filim yeni baştan çevrilecektir

    э́ту сце́ну нужно пересня́ть — bu sahnenin yeniden çekilmesi gerekir

    переснима́ть ка́рту ме́стности — arazinin haritasını yeniden almak

    Русско-турецкий словарь > переснимать

  • 9 присутствовать

    прису́тствующие в за́ле — salonda bulunanlar, salondakiler, dinleyiciler

    каки́е элеме́нты должны́ прису́тствовать в рома́не? — romanda ne gibi öğelerin var olması gerekir?

    ••

    не о прису́тствующих бу́дет ска́зано — sözüm buradan / meclisten dışarı

    Русско-турецкий словарь > присутствовать

  • 10 сменять

    несов.; сов. - смени́ть
    1) врз değiştirmek

    смени́ть (ни́жнее) бельё — çamaşır değiştirmek

    смени́ть дире́ктора — müdürü değiştirmek

    смени́ть часовы́х — nöbetçileri değiştirmek

    смени́ть кого-л. на дежу́рстве — birinden nöbeti almak

    вам ну́жно смени́ть кли́мат — hava değiştirmeniz gerekir

    прави́тельство, смени́вшее вое́нную диктату́ру,... — askeri diktatörlüğün yerini alan hükumet...

    Русско-турецкий словарь > сменять

См. также в других словарях:

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta — 1) çobanların akşam erken yatması, sabahleyin erken kalkması gerekir anlamında kullanılan bir söz 2) genel düzene yardımcı olan araçlar varsa baş yönetici rahat eder yoksa çok uyanık olması gerekir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dürteleyici — is. Dürteleyen kimse Her an olabilir gibidir ama, yıllarca bir türlü olmaz. Bir dürteleyici gerekir. N. Meriç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • etraflıca — zf. Derinlemesine, ayrıntılı olarak, etraflı Bir karara varılmadan evvel, etraflıca düşünmek gerekir. F. F. Tülbentçi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ettirgen fiil — is., dbl. Geçişli veya geçişsiz fiil kök veya gövdelerine er , ir , tir , t eklerinden birinin veya ikisinin üst üste getirilmesiyle kurulan ve taşıdığı kavram bir nesneye aktarılabilen çatılı fiil, faktitif: İlacı zorla içirdik. Bu işi başkasına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fayrap — is., bı, İng. fire up 1) Bir istim kazanının, istim oluşturacak biçimdeki yanar durumu 2) argo Herhangi bir şeyi veya işi hızlandırma 3) argo Kapı, pencere, giysi vb.ni açma, çıkarma 4) ünl. Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözetme — is. Gözetmek işi Yeryüzünde bir başına değilsiniz, başkalarının zevkini, hatırını da gözetmeniz gerekir. N. Ataç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • itiş kakış — zf. İterek Bazen bir saatten fazla istasyonda beklemesi gerekir, ondan sonra itiş kakış zor biner trene. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • salmak — i, e, ar 1) Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. E. E. Talu 2) İvedilikle yollamak, hemen göndermek Bununla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tartışma — is. 1) Birbirine karşıt düşünceleri karşılıklı savunma Karşısındakilerin tartışmaları çabuk bıraktıklarına da dikkat etmedi. T. Buğra 2) Ağız kavgası, münakaşa Belki de komşulardan çekindiğinden tartışmayı kesmek gereğini duyuyor. H. Taner 3) Bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tiksinti — is. Tiksinme işi, tiksinme, nefret Halktan insanlara duyduğu tiksintiyi bu hastalığına bağlamak gerekir. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uyuşmak — 1. nsz Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim, diye kompartımanımda uzandım. A. Haşim 2. nsz, le 1) Her konuda birbirine uymak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»