-
1 gereken
до́лжный подоба́ющий уго́дный -
2 gereken\ düzende
в до́лжном поря́дке -
3 gösterilmek
быть пока́занным; пока́зываться, демонстри́роватьсяgösterildiğinde ödenmesi gereken — подлежа́щий опла́те по предъявле́нию
aday olarak gösterilmek — быть вы́двинутым кандида́том
fiyatı gösterilmemiştir — цена́ не ука́зана
-
4 önem
ва́жность (ж)* * *значе́ние, ва́жность, зна́чимость, значи́тельностьönem taşımak — име́ть значе́ние, зна́чить
önem vermek — придава́ть значе́ние
gereken önem vermek — придава́ть до́лжное значе́ние
bunun önemi yok — э́то не име́ет значе́ния
büyük bir önem kazanmak — приобрета́ть большо́е значе́ние
ne önemi var? — како́е [э́то] име́ет значе́ние?
olaganüstü önemde siyasî olaylar — чрезвыча́йно ва́жные полити́ческие собы́тия
См. также в других словарях:
kanatsız kuş uçmaz — gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kişi amacına ulaşamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
satıp savmak — gereken parayı sağlamak için elindeki malı ucuza satıp tüketmek, yok pahasına elden çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz ardı etmek — gereken önemi vermemek Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
paraya kıymak — gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
ayar — is., Ar. ˁiyār 1) Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu Saatin ayarı bozuk. Televizyonun ses ayarı iyi. 2) Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü Memleket saat ayarı. 3) Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğnemek — i 1) Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor. H. R. Gürpınar 2) Ayak veya tekerlek altına alarak ezmek Bunlara dalgın bakarken, öteden gelen bir araba onu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doz — is., Fr. dose 1) Bir ilacın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı Ruhsal gerilimlerimiz varsa düşük dozda Diazem falan alın, hiç değilse... Ç. Altan 2) kim. Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
klinik vaka — is. 1) Hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gereken hastalık 2) Ruhsal rahatsızlığı olan kimse 3) mec. Üzerinde durulması, araştırılması gereken konu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kutsal — sf., din b. 1) Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes 2) Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedariksiz — sf. 1) Önceden gereken şeyleri sağlamamış olan, hazırlıksız 2) zf. Önceden gereken şeyleri sağlamadan, hazırlıksız Ya doktor alelade bir dâhilî hasta zanneder de tedariksiz gelirse? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük