gerçek olaylar

des faits réels — gerçek olaylar

des faits réels — gerçek olaylar

Sa vie est un vrai calvaire. — Onun hayatı gerçek bir cehennem azâbı.

Le réglage de cet appareil est un véritable casse-tête. — Bu aygıtın ayarı gerçek bir sorun.

écrire une chronique politique — gazetede siyasi bir köşe yazısı yazmak

Il aime bien lire des chroniques. — Tarihsel olay anlatılarını okumayı seviyor.

une maladie chronique — müzmin hastalık

la chronologie des événements — olayların kronolojisi

faire une chronologie du 20e siècle — 20. yüzyılın önemli olaylarının sıralamasını yapmak

une coutume dépassée — eskimiş bir âdet

être dépassé par les événements — olaylar tarafindan aşılmak

une coutume dépassée — eskimiş bir âdet

être dépassé par les événements — olaylar tarafindan aşılmak

À quelle distance de l'aéroport se trouve l'hôtel ? — Otel havalimanından ne kadar uzakta ?

à trois kilomètres de distance — üç kilometre uzaklıkta

parcourir de grandes distances — büyük uzaklıklar katetmek

la commande à distance d'un appareil — bir aygıtın uzaktan kumandası

travailler à distance — uzaktan çalışma

Les faits ont eu lieu à quelques mois de distance. — Olaylar birkaç ay arayla oluştu.

l'engrenage d'une machine — bir makinenin çark düzeni

être pris dans un engrenage — bir olaylar zincirine kapılmak

les fondements d'une religion — bir dinin temelleri

une rumeur sans fondement — asılsız bir rivayet

jalonner un parcours — bir yolu belirlemek

Des événements heureux ont jalonné sa vie. — Yaşamında zaman zaman mutlu olaylar oldu.

détruire les parasites d'un arbre — bir ağacın asalaklarını yok etmek

C'est un véritable parasite. — O gerçek bir asalaktır.

partir d'un endroit — bir yerden ayrılmak

Elle est déjà partie. — Bayan gitti bile.

partir en voyage — yolculuğa gitmek

partir en courant — koşarak gitmek

être parti pour gagner — kazanmaya doğru gitmek

Le coup est parti. — Ok yaydan çıktı.

La tache est partie. — Leke kayboldu.

partir d'une histoire vraie — gerçek bir öyküden yola çıkmak

à partir de vingt heures — saat yirmiden başlayarak

les événements passés — geçmiş olaylar

la semaine passée — geçen hafta

les couleurs passées d'un tapis — bir halının solmuş renkleri

Passé ce délai, ce ne sera plus possible. — Bu süre geçtikten sonra, mümkün olmayacaktır.

les événements passés — geçmiş olaylar

la semaine passée — geçen hafta

les couleurs passées d'un tapis — bir halının solmuş renkleri

Ses absences sont un vrai problème. — Yoklukları gerçek bir sorun.

un problème d'algèbre — bir cebir sorusu

une vaisselle propre — temiz tabak çanaklar

une ville propre — temiz bir kent

les qualités propres de l'homme — insanlara özgü nitelikler

une eau propre à la consommation — tüketilmeye uygun temiz bir su

Ce sont ses propres termes. — Bunlar onun kendi sözcükleri.

une voiture propre — çevreyi kirletmeyen bir araba

de l'argent propre — temiz para

un travail réalisé proprement — temizce gerçekleştirilmiş bir iş

la réalité de la vie d'artiste — sanatçı yaşamının gerçekliği