-
1 sourire
-
2 faire
Iv t1 fabriquer yapmak2 mesurer ölçüm değeri◊Cette table fait deux mètres de long. — Bu masa iki metre uzunluğundadır.
◊Ça fait vingt euros. — Yirmi euro ediyor.
3 égaler eder [e'deɾ]◊Deux et deux font quatre. — İki, iki daha dört eder.
4 exécuter bir şey yapmak5 effectuer meşgul olmak◊Je ne sais pas quoi faire. — Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
6 accomplir gerçekleştirmek7 avoir comme activité bir faaliyet, bir iş yapmak8 neden olmak◊Ce gâteau fait envie. — Bu pasta arzular uyandırıyor.
◊Ces vacances m'ont fait du bien. — Bu tatil bana iyi geldi.
♦ cela ne fait rien bir şey değil9 avoir comme aspect yapmak10 davranış [davɾa'nɯʃ]11 exprimer ifade etmek12 yol almak◊Nous avons déjà fait vingt kilomètres. — Şimdiden yirmi kilometre yol aldık.
IIv iyapmak, etmek◊Il a bien fait. — İyi etti.
◊Vous feriez mieux de rentrer. — Evinize dönseniz dha iyi edersiniz.
v imperszaman veya iklim gösterir◊Il fait nuit. — Gece oldu.
◊Il fait beau. — Hava güzel.
IVv auxcauser (suivi d'un inf.) neden olmak◊Fais-moi penser à lui téléphoner. — Ona telefon etmemi hatırlat.
-
3 gêné
sıkılmış◊J'étais très gêné. — Çok sıkılmıştım.
-
4 gênée
sıkılmış◊J'étais très gêné. — Çok sıkılmıştım.
-
5 retrouver
См. также в других словарях:
gülümsemek — nsz, e Güler gibi olmak, hafifçe gülmek Hep ona doğru bakar, göz göze geldiklerinde gülümserdi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için gülmek (veya gülümsemek) — belli etmeden, gizli gizli gülmek Badik Ahmet hesap isteyen patrona, eski günleri ne çabuk unuttun? gibi için için gülümserdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebessüm etmek — gülümsemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
külsirmek — gülümsemek, gülümser görunmek II, 196 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
külümsinmek — gülümsemek, güler görünmek, gülümsenmek I, 20; I I, 259, 260 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Osman Sınav — Born 1956 Burdur, Turkey Occupation Director,producer, screenwriter Osman Sınav (born 1956 in Burdur) is a Turkish director, producer and screenwriter. Contents … Wikipedia
bıyık altından gülmek — birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek Çocuklar, şimdilik ele güne karşı onların ana, babası olmakla övünmemize bıyık altından gülmektedirler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebessüm — (A.) [ ﻢﺴﺒﺕ ] gülümseme. ♦ tebessüm etmek gülümsemek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
yirişmek — yirişmek, ylrilmek, ayrılmak; gülümsemek; kuvvetsizle şmek III, 72, 73 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MEBSEM — (C: Mebâsim) Tebessüm etmek, hafif gülümsemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBTİSAM — Tebessüm etmek. İnce ve hafif gülümsemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük