-
1 gönlünü al
conciliate -
2 gönlünü alma
n. suasion -
3 gönlünü almak
v. conciliate, appease, blandish, coax, mollify, placate, propitiate, soften -
4 gönlünü fethetmek
n. make a conquest of smb. -
5 gönlünü kaptırmak
lose one's heart to smb. -
6 gönlünü etmek, yapmak
фэгъэрэзэн -
7 gönlünü almak
to propitiate, to atone (for), to conciliate -
8 gönlünü etmek
to prevail on, to coax -
9 gönlünü hoş etmek
to please -
10 gönlünü kaptırmak
to be smitten with -
11 gönlünü yapmak
to conciliate, to humour -
12 conciliate
gönlünü al -
13 ублажать
-
14 угождать
gönlünü almak* * *несов.; сов. - угоди́тьyaranmak; gönlünü almakвсем / на всех не угоди́шь — herkese yaranılmaz
ему́ тру́дно угоди́ть (он привередлив) — ona bir şey beğendirmek zor
-
15 conciliate
gönlünü almak, gönlünü yapmak -
16 atone
gönlünü almak, karsiligini ödemek, -i telafi etmek -
17 make a hit with sb
gönlünü hos etmek -
18 make up to sb
gönlünü almak -
19 prepossess
gönlünü çelmek, etkilemek -
20 propitiate
gönlünü almak, teskin etmek
См. также в других словарях:
gönlünü çelmek — 1) kandırmak, yola getirmek, aşkını kazanmak Nice beyler, paşalar onun peşinde yıllarca dolaşmışlar, onun gönlünü çelmek için her türlü çareye başvurmuşlardı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kendi yanına çekmek, sempatisini kazanmak İlk tanıştığımız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü etmek (veya yapmak) — (birinin) birini razı ve hoşnut etmek Ben patronun gönlünü ederim, hafta arasında. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü hoş etmek — (birinin) birinin dileğini yerine getirerek onu sevindirmek Feride, çocukların birini bırakıp ötekini alıyor, hepsinin sıra ile gönlünü hoş etmek istiyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü kaptırmak — âşık olmak Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü söndürmek — küstürmek, kırmak, incitmek Kalpsiz bir güzelliğin, fakir teyze kızlarının hayatını kırmaktan, gönlünü söndürmekten başka neye faydası var ki! R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü yaralamak — incitmek, kırmak, üzmek Onun gönlünü yaralayarak bir latife ederlerse hemen kaçıyor, sokulmuyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü çalmak — kalbini çalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü düşürmek — âşık olmak, sevdalanmak Biraz aklı olsa bizim Rabia ya gönül düşürür mü? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü karartmak — yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısında o birtakım gevezeliklerle benim kafamı ağrıtacak, gönlümü karartacak değil. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü pazara çıkarmak — sevmek için kendine yakışanı seçmeyip rastgele birini sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü serin tutmak — sakin, soğukkanlı olmak, hemen heyecanlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük