Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

evinde+kalmak

  • 1 сидеть

    сиде́ть на сту́ле — sandalyede oturmak

    сиде́ть в седле́ — eyerde oturmak / durmak

    сиде́ть над уро́ками — derse çalışmak

    сиде́ть на вёслах — kürekte olmak, kürek çekmek

    на ве́тке сиде́ла пти́ца — dala bir kuş konmuştu

    2) врз ( находиться) durmak, kalmak, bulunmak

    сиде́ть без де́ла — boş durmak / oturmak

    сиде́ть до́ма — evinde kalmak

    он на одно́м ме́сте до́лго не сиди́т — bir yerde fazla durmaz

    сиде́ть под аре́стом — tutuklu bulunmak

    сиде́ть в тюрьме́ — hapis(te) yatmak

    он мно́го раз сиде́л (в тюрьме́) — birçok kereler hapse / cezaevine girip çıkmıştı

    сиде́ть без де́нег — разг. parasız kalmak, darda bulunmak

    сиде́ть на дие́те — perhiz tutmak

    3) ( об одежде) oturmak

    хорошо́ сиде́ть — güzel oturmak, dökümlü olmak

    пиджа́к сиди́т как влито́й — ceket hokka gibi oturdu

    4) соч. ( о судне)

    неглубоко́ / ме́лко сиде́ть — az su çekmek

    ••

    сиде́ть сложа́ ру́ки — (eli) boş durmak

    не сиде́ть сложа́ ру́ки — boş durmamak

    сиде́ть на я́йцах — kuluçkaya oturmuş / yatmış olmak

    Русско-турецкий словарь > сидеть

  • 2 soi

    Dictionnaire Français-Turc > soi

  • 3 put up

    havaya kaldırmak, kaldırmak, kapatmak, bildirmek, vermek, sunmak, arzetmek, çıkarmak, artırmak (fiyat), misafir etmek, yerine koymak, yığmak, istif etmek, konservesini yapmak, reçelini yapmak, bahis oynamak, açmak (şemsiye), bir yana bırakmak, önceden ayarlamak, düzenlemek, konaklamak, gecelemek, misafir olmak, kalmak
    * * *
    1) (to raise (a hand etc).) kaldırmak
    2) (to build; to erect: They're putting up some new houses.) dikmek, yapmak, inşa etmek
    3) (to fix on a wall etc: He put the poster up.) takmak, asmak
    4) (to increase (a price etc): They're putting up the fees again.) artırmak, yükseltmek
    5) (to offer or show (resistance etc): He's putting up a brave fight.) ortaya koymak, sergilemek
    6) (to provide (money) for a purpose: He promised to put up the money for the scheme.) sağlamak, vermek
    7) (to provide a bed etc for (a person) in one's home: Can you put us up next Thursday night?) evinde yatırmak, misafir etmek

    English-Turkish dictionary > put up

  • 4 bei

    bei [baı] präp
    1) ( räumlich)
    in Unna \bei Dortmund Dortmund yakınındaki Unna'da;
    die Schlacht \bei Leipzig Leipzig civarındaki muharebe;
    dicht \bei der Fabrik fabrikanın hemen yanında;
    ich war \bei meinem Onkel ( Bruder der Mutter) dayımın yanındaydım; ( Bruder des Vaters) amcamın yanındaydım;
    ich saß \bei ihm (onun) yanında oturdum;
    \bei Tisch sofrada;
    \beim Bäcker ekmekçide
    2) ( für Firmen) -de;
    sie arbeitet \bei der Bahn demir yollarında çalışıyor;
    ein Konto \bei der Bank haben bankada bir hesabı olmak
    wir sind \bei Susanne zum Abendessen eingeladen biz Suzanne'ye akşam yemeğine davetliyiz;
    er wohnt \bei seinen Eltern anne ve babasının yanında oturuyor;
    \bei jdm zu Hause sein birinin evinde olmak, birinin yanında kalmak;
    \bei mir zu Hause benim evimde
    4) ( zeitlich)
    \bei den schweren Regenfällen şiddetli yağışlar sırasında;
    \bei Tag gündüzün;
    \bei Nacht gece(leyin);
    \bei beginn der Vorstellung gösterinin [o programın] başında
    hast du etwas Geld \bei dir? yanında biraz para var mı?;
    ich habe kein Geld \bei mir yanımda hiç para yok
    6) ( während)
    \bei der Arbeit işte;
    \beim Arbeiten sah er... çalışırken [o iş başında]...i gördü;
    \bei Nacht geceleyin;
    Vorsicht \beim Aussteigen! inerken dikkat ediniz!;
    \bei Gelegenheit fırsat düşünce;
    \beim Lesen des Artikels makaleyi okurken;
    \bei näherer Betrachtung yakından bakıldığında, daha yakından bakınca
    7) ( falls)
    \bei Nebel siste;
    „\bei Feuer Scheibe einschlagen“ “yangın halinde camı kırınız”
    \bei guter Gesundheit sein sağlığı [o sıhhati] yerinde olmak;
    \bei reiflicher Überlegung iyice düşünüp taşındıktan sonra;
    \bei zwanzig Grad unter null sıfırın altında yirmi derecede;
    \bei offenem Fenster schlafen pencere açık olarak uyumak;
    \bei aller Vorsicht bütün dikkatine karşın;
    es geht \beim besten Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;
    \bei Gott! vallahi!;
    \bei seinen Fähigkeiten onun yetenekleriyle

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bei

См. также в других словарях:

  • dul — is. Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek Bebek teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar. R. N. Güntekin Birleşik Sözler dulaptal otu dulavrat otu karadul Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dul kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»