Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

emerek

  • 1

    [itʃ] [itʃ]
    2. I s ohne pl
    1) Innere(s) nt; (badem \içi) Kern m
    \iç etmek einheimsen, stibitzen
    \içe doğru aç(ıl) mak (sich) nach innen öffnen
    \içim bulanıyor mir ist übel
    \içim rahat etti ich bin beruhigt
    \içinden çıkılmaz ausweglos
    \içinden konuşmak [o demek] laut denken
    \içine çekmek einziehen; ( emerek) einsaugen; ( solukla) einatmen
    \içine doğmak ahnen
    bir kimsenin/şeyin \içini dışını bilmek ( fam) jdn/etw in- und auswendig kennen
    evin \içi das Innere des Hauses
    meyvenin \içi çürüktü die Frucht war inwendig faul
    ölü hayvanların \içini doldurmak tote Tiere ausstopfen
    2) Herz nt
    \içini dökmek sein Herz ausschütten
    II adj
    1) innere(r, s)
    \iç rahatlığı [o huzuru] die innere Ruhe
    2) inwendig
    \iç cep eine inwendige Tasche
    3) intern
    4) (yurt\içi) Inlands-; (\iç deniz) Binnen-

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt >

См. также в других словарях:

  • MÜTEREŞŞİF — Emerek azar azar içen …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İMTİSAS — Emerek çekilmek, emmek, emilmek. Hazmolunmuş olan maddelerin, damarlar tarafından emilmesi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İRTİŞAF — Emerek ve azar azar içme. * Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde toplanan suyun, dışarı atılması …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • şişmek — nsz, er 1) İçi hava veya gazlarla dolarak gerilmek Balon şişti. 2) Bir şey emerek hacmi büyümek, genişlemek Tahta, su emerek şişer. 3) Vücudun bir yeri içine yabancı bir maddenin girmesiyle veya başka bir etkiyle gerilmek, kabarmak İhtiyar kadın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Yvonne Hirdman — 2010. Yvonne Hirdman (* 18. Januar 1943[1] in Stockholm[2]) ist eine schwedische Historikerin und Professorin an der Universität Stockholm …   Deutsch Wikipedia

  • ağustos böcekleri — is., ç., hay. b. Genç sürgünlerden öz su emerek tarım ve orman bitkilerine zarar veren birçok türün bulunduğu eş kanatlılar familyası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aspiratör — is., Fr. aspirateur 1) Havadaki duman, is, koku vb. yabancı maddeleri emerek dışarı atan aygıt, emmeç 2) Kendisine bağlanan bir kabın içindeki gazı seyreltmeye veya sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı geçirilerek çalıştırılan araç, emmeç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emmek — i, er 1) Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. S. F. Abasıyanık 2) Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. Y …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • imtisas — is., esk., Ar. imtiṣāṣ Emme, emerek çekme, soğurma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalkancık — is., ğı, biy. Tohum içerisinde embriyoyu besi dokuya bağlayan, onu besin deposundan ayıran ve besin maddelerini emerek embriyoya veren zar gibi ince ve kalkan şeklinde bir parça …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kan kardeşi — is. Birbirlerinin kanını emerek veya yalayarak ant içmek yoluyla kardeş olanlardan her biri, ant kardeşi, kanka Göderce muhtarının kızıyla kan kardeşi olduk, dedi. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»