-
1 açmak
v. open, elaborate, open up, uncover, unclose, unwrap, clear away, clear, clear up, expand, open out, spread out, unfold, unfurl, untie, undo, unbind, unlock, turn on, switch on, ring up, disclose, sharpen, whet, bring up in conversation--------açmak (hava)interj. clear off--------açmak (iğne)v. unpin--------açmak (kangal)v. uncurl--------açmak (kartlarını)v. lead* * *open -
2 açmak
"to open; to uncover, to bare; to unpack; to unwind; to unroll; to unfold; to unlock, to unbar, to unlatch; (radyo, ýþýk vb.) to turn sth on, to switch sth on, to put sth on; (sesini) to turn up;(hamur) to roll out; (iþyeri) to open sth up;(konu, tartýþma" -
3 açmak
"1. /ı/ to open. 2. /ı/ to open up, cut through (and make a door or window in a wall). 3. /ı/ to construct and open (a road). 4. /ı/ to clear away, break through (an obstruction) and open. 5. /ı/ to draw aside, lift, drop (a veil, a covering). 6. /ı/ to clear (land), break up (ground). 7. /ı/ to uncover. 8. /ı/ to open out, spread out, unfold. 9. /ı/ to set, spread (a sail); to unfurl (a flag). 10. /ı/ to roll out (dough). 11. /ı/ to untie, undo (a knot). 12. /ı/ to unlock; to unbar, unlatch. 13. /ı/ to turn on, switch on. 14. /ı/ to widen (an interval, the space between). 15. /ı/ to explain more fully. 16. /ı/ to begin, open (war, a meeting, a conversation). 17. /ı/ to disclose. 18. /ı/ to lighten (a color or the general effect of a room). 19. /ı/ to suit, go well with (a person); to lighten (a person´s complexion). 20. /ı/ to sharpen (a pencil). 21. /ı/ to whet, sharpen (one´s appetite). 22. /ı/ to relieve, free (one) from embarrassment or shyness. 23. (for a flower or leaf) to open. 24. (for weather) to clear up, become good. 25. slang to go away, clear out. 26. /ı/ slang to appeal (to). Açtı ağzını, yumdu gözünü. colloq. He lost his temper and hollered./He flew off the handle." -
4 gedik açmak
v. make a breach in, breach, make inroad into--------gedik açmak (mermi)v. search -
5 oklava ile açmak
v. roll out--------oklava ile açmak (hamur)v. roll -
6 ormanda alan açmak
v. clearormanda alan açmak (a forest) -
7 sivri bir şeyle açmak
sivri bir şeyle açmak (kilit vb.)v. pick -
8 delik açmak
v. hole, bore, pierce, drill, make a hole in, honeycomb, ream, ream out, run through, slot, vent, dig a hole* * *drill -
9 aniden açmak
v. burst -
10 araba camını açmak
v. wind up -
11 aralarını açmak
make bad blood -
12 arayı açmak
v. stretch, stretch out -
13 ardına kadar açmak
v. throw open -
14 ateş açmak
v. open fire -
15 avuç açmak
v. cadge -
16 bacaklarını açmak
v. stretch one's legs -
17 baloyu açmak
v. open the ball -
18 başkasının işine karışıp başına iş açmak
singe one's wingsTurkish-English dictionary > başkasının işine karışıp başına iş açmak
-
19 başına açmak
v. let smb. in for -
20 başına dert açmak
v. cause smb. a trouble
См. также в других словарях:
açmak — açmak; aramak; fethetmek, I, 163, 354, 358; II, 188; III, 18, 217, 234, 235 karnı acıkmak I, 172, 283 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el açmak — 1) dilenmek Oturup kör gibi, namerde el açmak iyi mi? M. A. Ersoy 2) başkasının yardımını isteyecek durumda olmak 3) kâğıt açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz açmak — (bir şeyden) bir konu üzerine konuşmaya başlamak, laf açmak Aklıma bu maaş meselesinden bir kere de Ahmet Kerim e söz açmak geldi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara açmak — dostluğu bozmak, anlaşmazlığa yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuç (veya el) açmak — 1) dilenmek, para istemek Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse, avuçlarını açarlar. H. Taner 2) yardım istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
celseyi açmak — oturumu açmak Evvela Nihat bir nutukla celseyi açtı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağ açmak — herhangi bir bakımdan öncekilerden farklı olan yeni bir evrensel gidişe yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çanak tutmak (veya açmak) — davranışları veya sözleriyle kötü bir sonuca yol açmak Oh olsun... Vallahi memnun oldum, diyordu. Çanak tuttun. Şunun şurasında rahat sana battı mıydı? R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
defter açmak — 1) para yardımı veya gönüllü toplamaya girişmek 2) hesap açmak, banka cüzdanı vermek 3) mec. bir şeye yeniden başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaile açmak — sıkıntı yaratmak, üzüntü vermek Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük