-
1 ele vermek
переда́ть [престу́пника] в ру́ки правосу́дия -
2 dizginleri ele vermek
-
3 sakalı ele vermek
= sakalı ele kaptırmak находи́ться под чьим-л. влия́нием, идти́ у кого-л. на поводу́ -
4 yakayı ele vermek
= yakayı ele vermemek быть / не быть схва́ченным / по́йманным / заде́ржанным -
5 el ele vermek
а) взя́ться за́ рукиб) скоопери́роваться, объедини́ться -
6 vermek
(verir)В, Д1) в разн. знач. дава́тьad vermek — дава́ть и́мя, нарека́ть
ara vermek — де́лать переры́в, дава́ть переды́шку
- a el(ini) vermek — подава́ть ру́ку кому
ele vermek — выдава́ть, предава́ть
- a fırsat vermek — представля́ть возмо́жность
fikir vermek — дать иде́ю
konser vermek — дава́ть конце́рт
ses vermek — а) издава́ть звук; б) подава́ть го́лос
üstevermek — дава́ть [в]прида́чу
yazı vazifesi vermek — задава́ть пи́сьменную рабо́ту
yetki vermek — дава́ть полномо́чия
2) дари́ть, отка́зывать3) припи́сывать; относи́ть к чемуtalihsizliğe vermek — припи́сывать невезе́нию
4) направля́ть повора́чивать что5) доставля́ть (радость, беспокойство и т. п.)ferahlık vermek — ра́довать, доставля́ть ра́дость
zahmet vermek — доставля́ть беспоко́йство (затрудне́ние)
6) выдава́ть за́муж7) счита́ть досто́йным (прили́чествующим)8) подверга́ть, предава́ть чемуateşe vermek — предава́ть огню́
9) выступает в роли вспом. гл., выражает быстротуgidivermek — бы́стро уйти́
söyleyivermek — бы́стро сказа́ть
-
7 sakalı ele kaptırmak
-
8 yakayı ele vermemek
-
9 dizginleri vermek
= dizginleri ele vermek отда́ть бразды́ правле́ния (кому-л.) -
10 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
-
11 dizgin
узда́ (ж)* * *по́вод, пово́дья; узда́; во́жжи••- dizginini kısmak
- dizginleri ele almak
- dizginleri elinde tutmak
- dizginleri koparmak
- dizginleri salıvermek
- dizginleri vermek
- dizginleri ele vermek -
12 sakal
борода́ (ж)* * *борода́sakal bırakmak / koyuvermek / salıvermek / uzatmak — отпуска́ть / отра́щивать бо́роду
••sakalı değirmende ağartmak — погов. дожи́ть до седы́х воло́с, а ума́ не нажи́ть
- sakalı bitmeksakalına göre tarak vurmak — погов. гла́дить по шёрстке, во всём угожда́ть
- sakalı ele vermek
- sakalı ele kaptırmak
- sakalına gülmek
- sakal oynatmaz
- sakalı saydırmak -
13 yaka
воротни́к (м)* * *1) воротни́к, во́ротdevrik yaka — отложно́й воротни́к
dik yaka — стоя́чий воротни́к
kolalı yaka — накрахма́ленный воротни́к
2) петли́цаyakasına bir karanfil takmıştı — в петли́це у него́ была́ гвозди́ка
yaka işareti — знак разли́чия
3) бе́рег ( один из двух берегов)karşı yaka — противополо́жный бе́рег
4) край; сторона́Rumeli yakası — румели́йская сторона́
5) пока́тая / накло́нная ме́стность••- yakası açılmadık küfür
- yakasına asılmak
- yakasına yapışmak
- yakadan atmak
- yakasını bırakmak
- bırak yaka mı!
- yakasını bırakmamak
- yaka bir tarafta
- paça bir tarafta
- yakasına çökmek
- yakayı ele vermek
- yakayı ele vermemek
- yakadan geçirmek
- yaka ısırmak
- yakasını kaptırmak
- yakayı kurtarmak
- yakayı sıyırmak
- yaka paça etmek
- yaka paça götürmek
- yaka silkmek -
14 el
I1) рука́ (кисть); ру́киelle düzenleme — ручно́е управле́ние
el freni — ручно́й то́рмоз
el işçiliği — ручно́й труд
el takımı — ручно́й инструме́нт
el tarağı — пясть [руки́]
el tazelemek — смени́ть ру́ку; дать отдохну́ть руке́
elin tersi — ты́льная сторона́ руки́
eller yukarı! — ру́ки вверх!
ellerini yüzüne kapamak — закры́ть лицо́ рука́ми
2) па́ртия, кон; однокра́тное де́йствие3) ход (в карточной игре)◊
elinde bulunduran — держа́тель, владе́лец; предъяви́тель◊
elinde bulundurmak — име́ть в своём распоряже́нии◊
elinde bulunmak — владе́ть, облада́ть; име́ть◊
eli(ne) çabuk — расторо́пный, сноро́ви́стый, ло́вкий, бы́стрый в рабо́те◊
el çabukluğu — расторо́пность, сноро́вка, ло́вкость, быстрота́ в рабо́те◊
el ele vermek — а) взя́ться за́ руки; б) скоопери́роваться, объедини́ться (в каком-л. деле), быть заодно́◊
el emeği — а) ручно́й труд; б) вознагражде́ние (плата) за ручно́й труд◊
elinin emeğiyle yaşamak — жить свои́м трудо́м◊
el yatkınlığı — на́вык◊
el yazılı — напи́санное от руки́◊
el yazısı — а) ру́копись; б) рукопи́сный◊
el yazması — а) рукопи́сная кни́га; б) ру́копись II1) пле́мя, наро́д2) чужо́й (посторо́нний) челове́к, чужо́й, чужа́к3) страна́, край, прови́нция -
15 kumanda
1) кома́нда, прика́з, приказа́ниеkumandayı [ele] almak — взять кома́ндование в свои́ ру́ки
kumanda etmek — кома́ндовать
kumanda vermek — а) отдава́ть кома́нду; б) прика́зывать
hazır ol" kumandası — кома́нда "сми́рно!"
2) тех. управле́ниеotomatik kumanda — автомати́ческое управле́ние
programlı kumanda — програ́ммное управле́ние
uzaktan kumanda — дистанцио́нное управле́ние
См. также в других словарях:
ele vermek — 1) suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak, ihbar etmek O adamlar kim ise haber vermeli, dikkat etsinler, kendilerini sakın ele vermesinler. H. E. Adıvar 2) herhangi kötü bir şey yapanın yaptığını herkese bildirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalı ele vermek (veya kaptırmak) — başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
el ele vermek — 1) el tutuşmak El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zaptediyorlardı. H. Taner 2) mec. birlikte davranmak, bir konuda birleşmek Baş başa, el ele verelim de biz asıl bir çare bulalım, evvela şu büyüden kurtulalım. R. H.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakayı ele vermek — kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak Bu konuda hiç kimsenin yakayı ele vermeyeceğine şimdiden kalıbımı basarım. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizginleri ele vermek — başkasının yönetimini kabullenmek O koşturmalar yakayı kaptırışın, dizginleri ele verişin açıklamaları gibi geliyordu ona. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini ele vermek — yaptığı bir davranış veya söylediği bir sözle kendi suçunu ortaya çıkarmak Çünkü âdeta kendimi ele vermiştim. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuları ele vermek (veya kaptırmak) — birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
el ele — zf. Birbirinin elini tutarak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller el ele vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuları teslim etmek — yuları ele vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi — zm. 1) İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi. R. E. Ünaydın 2) Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.… … Çağatay Osmanlı Sözlük