Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

ebleh

  • 1 ebleh

    ebleh schwachsinnig

    Türkçe-Almanca sözlük > ebleh

  • 2 ebleh

    n. gunsel

    Turkish-English dictionary > ebleh

  • 3 ebleh

    bale

    Türk-Kürt Sözlük > ebleh

  • 4 ebleh

    а глу́пый, придуркова́тый, слабоу́мный

    Büyük Türk-Rus Sözlük > ebleh

  • 5 ebleh

    أبله
    أحمق
    أخرق
    ألكع
    إمر
    أهبل
    بارد
    بليد
    حمق
    خامل
    خرق
    خطل
    رقيع
    سفيه
    غبي
    لطخة
    مأفون
    متبلد
    متثاقل
    مغفل

    Türkçe-Arapça Sözlük > ebleh

  • 6 ebleh

    1. أبله [أَبْلَه]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    2. أحمق [أَحْمَق]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    3. أخرق [أَخْرَق]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    4. ألكع [أَلْكَع]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    5. إمر [إِمَّر]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    6. أهبل [أَهْبَل]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    7. بارد [بارِد]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    8. بليد [بَلِيد]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    9. حمق [حَمِق]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    10. خامل [خامِل]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    11. خرق [خَرِق]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    12. خطل [خَطِل]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    13. رقيع [رَقِيع]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    14. سفيه [سَفِيه]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    15. غبي [غَبِيّ]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    16. لطخة [لُطَخَة]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    17. مأفون [مَأْفُون]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    18. متبلد [مُتَبَلِّد]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    19. متثاقل [مُتَثَاقِل]
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    20. مغفل [مُغَفَّل]
    Anlamı: akılsız, alık, budala

    Türkçe-Arapça Sözlük > ebleh

  • 7 ebleh

    stupid, imbecile

    İngilizce Sözlük Türkçe > ebleh

  • 8 ebleh

    stupid, foolish, idiot.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ebleh

  • 9 alık

    1. أحمق [أَحْمَق]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    2. أخرق [أَخْرَق]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    3. ألكع [أَلْكَع]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    4. أهبل [أَهْبَل]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    5. حمق [حَمِق]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    6. خرق [خَرِق]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    7. خطل [خَطِل]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    8. رقيع [رَقِيع]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    9. سفيه [سَفِيه]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    10. غبي [غَبِيّ]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    11. لطخة [لُطَخَة]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    12. مأفون [مَأْفُون]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    13. مغفل [مُغَفَّل]
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın

    Türkçe-Arapça Sözlük > alık

  • 10 saf

    1) ДЫЗЭ, САТЫР
    2) (aptal, ahmak, ebleh) IУЛЭ, хьэлэболэ, Iумэй/ Iумей
    3) (temiz yürekli) ГУКЪАБЗ(Э)
    4) (temiz, arı) КЪАБЗЭ, зэикI, зэрыл, зэрыкI

    Турецко-адыгский словарь > saf

См. также в других словарях:

  • ebleh — sf., esk., Ar. ebleh Akılsız, budala, alık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ebleh — (A.) [ ﻪﻠﺑا ] bön …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • EBLEH — Ahmak. Bön. Budala …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • iki kardeş savaşmış, ebleh buna inanmış — iki kardeş arasındaki anlaşmazlık geçicidir, bu durumu gerçek ve sürekli sanmak saflıktır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • CU'BUS — Ebleh, ahmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • EBLED — Ebleh, ahmak, bön. Söylenilen şeylere aklı hemen taalluk etmeyen kimse. * Açık kaşlı. * Şişman gövdeli kişi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • alık — 1. is., ğı, hlk. 1) Hayvan çulu 2) Eskimiş giyecek 2. sf., ğı Akılsız, sersem, budala, ebleh Alık değilim ya elbet anlarım... M. Ş. Esendal Birleşik Sözler alık salık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eblehleşmek — nsz Ebleh durumuna gelmek Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleşir, içleri kararır. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eblehlik — is., ği Ebleh olma durumu, eblehleşme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gabi — sf., esk., Ar. ġabī Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı, bön Haftanın kaç günü, günün kaç saat olduğunu bilmeyecek kadar gabi olan sütnine yalanlar uydurarak dolabını yiyecekle dolduruyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»