-
121 zülüf
,-lfü 1. sidelock, earlock, lock of hair falling at the side of the face. 2. lock or tress (of the hair of one´s beloved). -ü yâre dokunmak to offend one of the powers that be, step on a bigwig´s toes.
См. также в других словарях:
dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A … Çağatay Osmanlı Sözlük
izzetinefsine dokunmak — 1) onuruna dokunmak 2) gücüne gitmek Terkedilmiş hâli izzetinefsime dokunuyor fakat onu hiç yadırgamıyorum. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bam teline basmak (veya dokunmak) — (birinin) en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
haysiyetine dokunmak — onuru incinmek Bu söz haysiyetine dokundu … Çağatay Osmanlı Sözlük
işin ucu birine dokunmak — o işten dolaylı olarak zarar görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kibrine dokunmak — gururu zedelenmek Ayan azası olduğu için, bekleme salonunda birkaç dakika kalmak bile kibrine dokunmuştu. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
onuruna dokunmak — birinin gururunu, haysiyetini incitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tetiğe basmak (veya dokunmak veya tetiği çekmek) — ateş etmek Tüfeği geze aldım, ses toprağa yakın geliyordu. Porsuktur sandım, tetiğe dokundum. M. Ş. Esendal Şimdi tetiğe bassam hiç doğmamışa dönersin. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
zülfüyâre dokunmak — hatırlı, güçlü bir kimseyi veya bir makamı gücendirmek, darılmasına yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun dokunmak — mermi isabet etmek Suriye de bel kemiğine bir kurşun dokunmuştu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
namusuna dokunmak — birinin namus ve onurunu olumsuz biçimde etkilemek … Çağatay Osmanlı Sözlük