-
1 dikiş
1. انتصاب [اِنْتِصاب]Anlamı: dikmek işi2. خياطة [خِيَاطَة]3. درز [دَرْز]4. قيام [قِيَام]Anlamı: dikmek işi5. نهض [نَهْض]Anlamı: dikmek işi6. نهوض [نُهُوض]Anlamı: dikmek işi7. وقوف [وُقُوف]Anlamı: dikmek işi
См. также в других словарях:
dikiş — is. 1) Dikme işi Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu. R. H. Karay 2) Dikme biçimi Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi. A. Ş. Hisar 3) Dikilen yer Astarın dikişi sökülmüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
biçki — dikiş nakış yapma işi … Beypazari ağzindan sözcükler
biçki — is. Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi Birleşik Sözler biçki dikiş kursu biçki dikiş yurdu biçki yurdu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller biçki yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğne — is. 1) Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç 2) İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç Çengelli iğne. Toplu iğne. 3) Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HIYATA — Hıfzetmek, korumak, muhafaza etmek HIYATA (HIYATET) Terzilik, dikiş dikme işi. * Tıb: Ameliyat esnasında kesilip yarılan yerin tekrar kaynaması için dikilmesi. * Ameliyatta dikiş için kullanılan bağırsak ve benzeri şeylerden yapılan iplik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çırpma — is. 1) Çırpmak işi 2) Kumaşın kenarını kıvırıp dikmek için iğne, kenara göre çapraz tutularak ve çift kattan batırılıp tek kattan çıkarılarak yapılan dikiş biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikişçilik — is., ği Dikiş dikme işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
makine — is., tek., İt. macchina 1) Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü Tıraş makineleri ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okuma — is. Okumak işi, kıraat Okuması vardı, yazması azdı. B. Felek Birleşik Sözler okuma bayramı okuma kitabı okuma saati okuma vakti okuma yazma okuma yitimi … Çağatay Osmanlı Sözlük