-
1 umkippen
devirmekdevrilmekiçkiyi devirmekmideye indirmekyere düşmek -
2 kippen
devirmekdevrilmekizmarit -
3 stülpen
devirmekkıvırmaksıvamaküst üste koymak -
4 umfahren
-
5 umlegen
devirmekgiymekilgililer arasında bölüşmekyerini değiştirmeköldürmek -
6 umstürzen
devirmekdevrilmek -
7 hinunterstürzen
hinunterstürzen <- ge->1. v/t <h> devirmek, yıkmak, düşürmek; fam Getränk devirmek2. v/i <sn> devrilmek; yıkılmak; düşmek -
8 stürzen
stürzen ['ʃtʏrtsən]sie ist schwer gestürzt o fena düştü;zu Boden \stürzen yere düşmek2) ( in die Tiefe) aşağıya düşmek3) ( rennen) koşmak (zu/an -e/-e) (in -e);ins Zimmer gestürzt kommen odaya paldır küldür girmek; ( mehrere) hürya odaya girmekII vt1) (um\stürzen) devirmek; ( Regierung) devirmek2) (hinunter\stürzen) aşağıya atmak;jdn von der Brücke/aus dem Fenster \stürzen birini köprüden/pencereden aşağı atmakIII vrsich auf jdn \stürzen birinin üzerine [o üstüne] çullanmak;sich auf/in etw \stürzen bir şeye atılmak;sich in die Arbeit \stürzen kendini işe vermek;sich in Unkosten \stürzen masrafa girmek;sich ins Abenteuer \stürzen maceraya atılmak -
9 umstürzen
um|stürzenII vt -
10 Berg
Berg m <Bergs; Berge> dağ;fig Berge versetzen dağları devirmek;Berge von fam yığınla …; dağ gibi …;die Haare standen mir zu Berge tüylerim diken diken oldu;mit etwas nicht hinterm Berg halten bir gerçeği saklamamak;über den Berg sein düze çıkmak; rahata ermek -
11 kippen
1. v/i <sn> devrilmek -
12 stürzen
1. v/i <sn> düşmek; (rennen) koşmak, atılmak2. v/t <h> düşürmek, devirmek;jemanden ins Unglück stürzen b-ni felakete düşürmek3. v/r <h>: sich stürzen aus kendini -den düşürmek;sich stürzen auf A -in üstüne atılmak, çullanmak;sich in die Arbeit stürzen kendini işe vermek;sich in Unkosten stürzen büyük masrafa girmek -
13 umfahren
umfahren1 v/t <unreg, -ge-, h> arabayla devirmek ( oder çiğnemek)umfahren2 v/t <unreg, o -ge-, h> -in etrafını dolaşmak (arabayla) -
14 umhauen
umhauen v/t <unreg, -ge-, h> devirmek (baltayla vs);fam jemanden umhauen b-ni mahvetmek, yere sermek -
15 umkippen
1. v/t <h> (umstoßen) devirmek2. v/i <sn> devrilmek; fam (ohnmächtig werden) bayılmak; Gewässer -in tabiî dengesi bozulmak -
16 umreißen
umreißen v/t <unreg, -ge-, h> devirmek, yere sermek -
17 umstoßen
umstoßen v/t <unreg, -ge-, h> çarpıp devirmek; fig temelden değiştirmek -
18 umstürzen
-
19 umwerfen
umwerfen v/t <unreg, -ge-, h> devirmek -
20 abkippen
- 1
- 2
См. также в других словарях:
devirmek — i 1) Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek Ağacı devirmek. Masayı devirmek. 2) mec. Bir yönetim organının veya başkanının yönetim gücünü zorla elinden almak Başkanı devirmek. 3) mec. Bütünüyle içmek Birinci, ikinci ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazan kaldırmak (veya devirmek) — tar. 1) yeniçeriler yemek pişirilen kazanı devirerek ayaklanmak, isyan etmek İkide birde kazan deviren yeniçerilerin dışında askerlikte talim ve terbiye esaslarına göre Avrupai bir nizam ile askerliğimizin ihdası pek hayırlı olmuştu. A. Ş. Hisar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepetakla etmek (veya devirmek) — birinin toplumsal veya ekonomik durumunu bozmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çam devirmek — karşısındakine dokunacak veya kötü bir sonuç doğuracak söz söylemek Bu hoppa oğlan, karısına ne diller dökecek, ne potlar kıracak, ne çamlar devirecekti. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
semeri devirmek — eşek gibi kabaca yatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ (veya dağları) devirmek — çok zor işleri başarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükûmeti devirmek — zor kullanarak devlet yönetiminde değişiklik yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlerini devirmek — öfke ile bakmak Şerbetçide temiz bardak bulamayan müşteri, gözlerini devire devire bağırıyor. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı almak — devirmek, yıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çam — is., bit. b. Çamgillerin örnek bitkisi olan, dört mevsim yeşil kalabilen, iğne yapraklı, yurdumuzda birçok türü yetişen bir orman ağacı (Pinus) Birleşik Sözler çam balı çam bölmesi çam fıstığı çam sakızı çam yarması çam yeşili … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ — 1. is., Far. dāġ 1) Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan 2) İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık 3) mec. Büyük üzüntü, acı Birleşik Sözler gözdağı 2. is. Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli… … Çağatay Osmanlı Sözlük