-
1 تحرك
Iتَحَرَّكَ1. hareketlenmekAnlamı: hareket kazanmak, harekete geçmek2. oynamakAnlamı: kımıldamak, hareket etmekIIتَحَرُّك1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. hareket3. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama4. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı5. tepkimeAnlamı: tepkimek işi6. devimAnlamı: devinim7. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket8. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket -
2 حراك
حَرَاك1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. zindelikAnlamı: dinçlik, canlılık, sağlamlık3. kıvraklıkAnlamı: kıvrak olma durumu4. hareket5. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama6. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı7. devimAnlamı: devinim8. faaliyetAnlamı: çalışkanlık, canlılık9. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket10. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket11. meşguliyetAnlamı: uğraşma durumu12. canlılıkAnlamı: canlı olma durumu, neşelilik13. dinçlikAnlamı: dinç olma durumu -
3 حركة
حَرَكَة1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. zindelikAnlamı: dinçlik, canlılık, sağlamlık3. indisAnlamı: bir harf üzerine konulan işaret4. harekâtAnlamı: davranışlar, işler5. kıvraklıkAnlamı: kıvrak olma durumu6. hareket7. emareAnlamı: ışaret, iz, belirti8. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı9. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama10. meşguliyetAnlamı: uğraşma durumu11. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket12. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket13. faaliyetAnlamı: çalışkanlık, canlılık14. devimAnlamı: devinim15. dinçlikAnlamı: dinç olma durumu16. canlılıkAnlamı: canlı olma durumu, neşelilik -
4 سير
Iسَيْر1. seyirAnlamı: gidiş, yürüyüş, ilerleyiş2. kayışAnlamı: dar ve uzun kösele dilimi3. kuşakAnlamı: bele sarılan uzun ve enli kumaş4. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket5. devimAnlamı: devinim6. atılımAnlamı: hızla ilerleme, hamleIIسَيَّرَ1. işletmekAnlamı: işlemesini sağlamak, çalıştırmak2. sevketmekAnlamı: göndermek, götürmek3. yollamakAnlamı: göndermek4. yürütmekAnlamı: yürümesini sağlamak -
5 آلية
araba; düzenek; mekanizma; otomasyon; otomatizm; öz devinim -
6 أوتوماتيكية
düzenek; otomasyon; öz devinim -
7 تحرك
davranış; devim; devinim; hareket; hareketlenmek; kımıldanma; kımıltı; kıpırtı; oynamak; tepkime -
8 حراك
canlılık; davranış; devinim; devim; dinçlik; faaliyet; hareket; kımıldanma; kımıltı; kıpırtı; kıvraklık; meşguliyet; zindelik -
9 حركة
canlılık; davranış; devinim; devim; dinçlik; emare; faaliyet; harekât; hareket; indis; kımıldanma; kımıltı; kıpırtı; kıvraklık; meşguliyet; zindelik -
10 سير
atılım; devinim; devim; işletmek; kayış; kuşak; sevketmek; seyir; yollamak; yürütmek -
11 آلية
-
12 أوتوماتيكية
См. также в других словарях:
devinim — is. 1) Devinme işi, hareket Dinleyenlerden de kendisini doğrulayan baş devinimleri bekliyordu. N. Cumalı 2) Bir toplumdaki olayların ana özelliğini, varlık biçimini belirleyen toplumsal süreçlerin bütünü 3) fel. Bir ruh durumundan başka bir ruh… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öz devinim — is. Bir alete otomatik bir işleyiş kazandırmak için gerekli olan düzen, otomatizm … Çağatay Osmanlı Sözlük
hareket — is., fiz., Ar. ḥareket 1) Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon 2) Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma Her hareketi kamera önünde rol yapıyormuşçasına hesaplı. R. H. Karay 3) Davranış, tutum Sakin, dürüst, kıyafeti ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
İsmet Özel — Infobox Person name = İsmet Özel |250px caption = birth date = 19 September 1944 birth place = Kayseri, Turkeyİsmet Özel (born 19 September 1944 in Kayseri) is a Turkish poet and Islamist thinker. He is the sixth child of a police officer from… … Wikipedia
devim — is., fiz. Devinim Birleşik Sözler devim bilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
devimsel — sf. 1) Devinim durumunda olan, hareki 2) fel. Devinimi yalnızca fizik kanunlarına bağlı olmayan, aynı zamanda etkin bir gücü, bir amacı da içeren, dinamik … Çağatay Osmanlı Sözlük
hareki — sf., esk., Ar. ḥarekī Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
öz — 1. is., fel. 1) Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti. H. Taner 2) Kendine, kendi kendini anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz Öz eleştiri, öz… … Çağatay Osmanlı Sözlük