-
41 ausdrücken
aus|drückenI vt2) ( Zigarette) bastırarak söndürmek3) ifade etmek, anlatmak, dile getirmek; ( äußern) söylemekII vrsich \ausdrücken ( sich äußern) meramını [o derdini] anlatmak -
42 auspacken
aus|packenI vt1) ( Koffer) boşaltmak2) ( Geschenk) çıkarmakII vi ( fam) ( Neuigkeiten); laf çıkarmak; ( fam) ( sein Herz ausschütten) içini dökmek, derdini anlatmak -
43 betäuben
betäuben* [bə'tɔıbən]vt2) ( benommen machen) sersemletmek, bayıltmak, uyuşturmak;\betäubener Lärm sağır edici gürültü;ein \betäubender Duft bayıltıcı bir koku;er betäubte seinen Kummer mit Alkohol derdini [o acısını] alkolle uyuşturdu -
44 klagen
klagen ['kla:gən]I vi1) ( jammern) yakınmak ( über -den), sızlanmak; ( sich beschweren) şikâyetçi olmak ( über -den), şikâyet etmek;ich kann nicht \klagen şikâyetim yok2) jur dava açmak;er klagt auf Schadensersatz tazminat davası açtıII vt1) ( äußern)jdm sein Leid \klagen birine dert yanmak, birine derdini dökmek, birine sızlanmak -
45 knabbern
knabbern ['knabɐn]etw zum K\knabbern yiyecek bir şey; -
46 Leid
Freud und \Leid miteinander teilen birbirinin sevinç ve derdine ortak olmak, birbirinin sevincini ve kederini paylaşmak;jdm sein \Leid klagen birine dert yanmak, birine derdini dökmekjdm ein \Leid zufügen birine haksızlık etmek -
47 machen
machen ['maxən]I vt1) ( tun) yapmak, etmek;eine Bemerkung \machen bir söz etmek;einen Spaziergang \machen gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak;er macht mir den Garten benim için bahçeyi yapıyor; ( Kräuter) ufalamak;ich will es kurz \machen kısa keseceğim;wird gemacht! yapılacak!;gut gemacht! iyi yaptın!;ein Spiel \machen maç yapmakdas lässt sich \machen bu yapılabilir;was soll man \machen? ne yapalım?;da ist nichts zu \machen yapılacak bir şey yok;was \machen Sie beruflich? meslek olarak ne yapıyorsunuz?;was macht dein Bruder? ağabeyin [o erkek kardeşin] ne yapıyor?;lass mich nur \machen! bırak da ben yapayım!;mach's gut! ( fam) ( Abschiedsgruß) eyvallah!;warum lässt du das mit dir \machen? niçin bunu kendine yaptırtıyorsun?;ins Bett/in die Hose \machen ( fam) yatağa/donuna yapmakein Foto \machen fotoğraf çekmek;sie ließ sich beim Friseur/von einer Freundin die Haare \machen kuaföre/kız arkadaşına saçlarını yaptırdı;dafür ist er wie gemacht onun için biçilmiş kaftan3) ( Lärm) yapmak;Eindruck \machen izlenim bırakmak;einen Fleck auf etw \machen bir şeyin üzerini leke etmek;macht nichts! ( fam) ziyanı yok!, fark etmez!;was macht das schon? bu ne fark eder ki?das macht mich nervös/verrückt bu beni sinir/deli ediyor;jdm etw leicht \machen birine bir şeyde kolaylık göstermek;jdm das Leben zur Hölle \machen birinin hayatını zehir etmek;Joggen macht fit jogging insanı zindeleştirirwas macht das? bu, ne tutuyor?das macht zusammen 14 bunlar, birlikte 14 eder, hepsi 14 ederII vrsich \machensich hübsch \machen süslenmek;sich lächerlich \machen maskara olmak, kendini gülünç duruma düşürmek;sich beliebt \machen kendini sevdirmek ( bei -e);sich verständlich \machen derdini anlatmak;\machen Sie sich's bequem! rahatınıza bakın!3) ( passen)sich gut \machen iyi durmak4) ( beginnen)sich an die Arbeit \machen iş başı yapmak;sich auf den Weg \machen yola koyulmak5) ( sich bereiten)\machen Sie sich nur keine Umstände wegen mir! benim yüzümden zahmet etmeyiniz!;6) ( fam)sie macht sich nichts aus Eis dondurmadan hoşlanmaz -
48 speak for
adina konusmak, sözcülük etmek, -in derdini dile getirmek; önceden ayirtmak
См. также в других словарях:
derdini dökmek — derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek Efendinin ona ihtiyacı en ziyade kendi derdini dökmek, kalbini boşaltmak içindi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdini deşmek (veya depreştirmek) — (bir kimse birinin) derdini hatırlatıp yeniden üzülmesine yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdini Marko Paşaya anlat — yakınmanı dinleyecek kimse yok anlamında kullanılan bir söz Herif öylesine müzevir ki anlatılmaz efendim, anlatılmaz. İrtica yapıyor diye tutturdu mu anlat derdini Marko Paşaya efendim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdini söylemeyen derman bulamaz — insan sıkıntısını başkasına açıklayarak giderebilir anlamında kullanılan bir söz Kızım, derdini söylemeyen derman bulamaz. Gel bana işin doğrusunu söyle de bir çaresine bakalım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdini çekmek — üzüntüsüne katlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş yastığı baş derdini bilmez — insanın derdi içindedir, en yakını bile onu anlamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dert anlatmak — derdini dökmek Elimden çeker alır, kime dert anlatırım o zaman? A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dert yanmak — derdini sızlanarak anlatmak Müşteriler ay başında borç ödeyeceklerine Tevfik e dert yanıyorlar. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanı içine akmak — derdini dışa vuramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğini boşaltmak (veya dökmek) — derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içini açmak — derdini anlatmak, içini dökmek Rabia elinden gittikten dört beş ay sonra imama verdiği söze rağmen yavaş yavaş komşulara içini açmak istedi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük