-
1 deniz
deniz sMeer nt, See f\deniz tutmak seekrank werden\deniz tutmamak seefest sein\denize çıkmak ins Meer stechen\denize girmek im Meer baden\denize indirmek vom Stapel lassen -
2 deniz
deniz Meer n, See f;deniz baskını Sturmflut f;deniz böceği ZOOL Garnele f;deniz gözlüğü Tauchermaske f, fam Taucherbrille f;deniz nakliyatı Seetransport m;deniz tutması Seekrankheit f;deniz üssü MIL Marinestützpunkt m;deniz yoluyla auf dem Seewege;denize girmek (im Meer) baden;denize indirmek vom Stapel lassen;iç deniz Binnenmeer n;beni deniz tutar ich werde seekrank
См. также в других словарях:
plaj — is., Fr. plage 1) Denize girmek için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı Plajlarda sesin, mavi suların içine gömülmek, çam altlarında uyku çekmek dururken nereye gideceğiz? S. F. Abasıyanık 2) Kumla Birleşik Sözler plaj… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük