-
1 düzen
أحبولةتدبيرترتيبتسويةتنسيقتنظيمحيلةخدعةخديعةدسيسةرواغكيدمؤامرةمقلبمكرةمكيدةنظام -
2 düzen
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: dolap, hile2. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem3. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem4. تسوية [تَسْوِيَة]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem5. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem6. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem7. حيلة [حِيلَة]Anlamı: dolap, hile8. خدعة [خُدْعَة]Anlamı: dolap, hile9. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: dolap, hile10. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: dolap, hile11. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: dolap, hile12. كيد [كَيْد]Anlamı: dolap, hile13. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: dolap, hile14. مقلب [مَقْلَب]Anlamı: dolap, hile15. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: dolap, hile16. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: dolap, hile17. نظام [نِظَام]Anlamı: belli yöntem, uyum, nizam, sistem -
3 bozuk düzen
مبلبلمتبلبلمختلمختلطمخلطمضطرب -
4 çeki düzen
انتظام -
5 sıkı düzen
انضباطتدبيرترتيبتسويةتنظيم -
6 bozuk düzen
1. مبلبل [مُبَلْبَل]Anlamı: düzeni bozuk olan2. متبلبل [مُتَبَلْبِل]Anlamı: düzeni bozuk olan3. مختلط [مُخْتَلِط]Anlamı: düzeni bozuk olan4. مختل [مُخْتَلّ]Anlamı: düzeni bozuk olan5. مخلط [مُخَلَّط]Anlamı: düzeni bozuk olan6. مضطرب [مُضْطَرِب]Anlamı: düzeni bozuk olan -
7 çeki düzen
انتظام [اِنْتِظام]Anlamı: düzenlilik, özen, itina -
8 sıkı düzen
1. انضباط [اِنْضِبَاط]2. تدبير [تَدْبِير]3. ترتيب [تَرْتِيب]4. تسوية [تَسْوِيَة]5. تنظيم [تَنْظِيم] -
9 aldaç
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen2. أخذة [أُخْذَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen3. حبالة [حِبَالَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen4. حيلة [حِيلَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen5. خدعة [خُدْعَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen6. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen7. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen8. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen9. كيد [كَيْد]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen10. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen11. مصيدة [مِصْيَدَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen12. مقلب [مَقْلَب]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen13. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen14. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: aldatmak için kullanılan düzen -
10 ığrıp
1. إفك [إِفْك]Anlamı: yalan, düzen2. أفيكة [أَفِيكَة]Anlamı: yalan, düzen3. افتئات [اِفْتِئات]Anlamı: yalan, düzen4. افتراء [اِفْتِراء]Anlamı: yalan, düzen5. باطل [باطِل]Anlamı: yalan, düzen6. بهتان [بُهْتَان]Anlamı: yalan, düzen7. ترهة [تُرَّهَة]Anlamı: yalan, düzen8. زهو [زَهْو]Anlamı: yalan, düzen9. زور [زُور]Anlamı: yalan, düzen10. زيف [زَيْف]Anlamı: yalan, düzen11. فرية [فِرْيَة]Anlamı: yalan, düzen12. كذب [كَذِب]Anlamı: yalan, düzen13. كذب [كِذْب]Anlamı: yalan, düzen14. مين [مَيْن]Anlamı: yalan, düzen -
11 hile
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun2. حيلة [حِيلَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun3. خدعة [خُدْعَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun4. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun5. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun6. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun7. كيد [كَيْد]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun8. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun9. محل [مَحْل]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun10. مقلب [مَقْلَب]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun11. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun12. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, oyun -
12 dek
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: düzen, hile2. حيلة [حِيلَة]Anlamı: düzen, hile3. خدعة [خُدْعَة]Anlamı: düzen, hile4. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: düzen, hile5. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: düzen, hile6. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: düzen, hile7. كيد [كَيْد]Anlamı: düzen, hile8. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: düzen, hile9. مقلب [مَقْلَب]Anlamı: düzen, hile10. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: düzen, hile11. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: düzen, hile -
13 kapan
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: hayvan tuzağı2. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: düzen, hile3. أخذة [أُخْذَة]Anlamı: hayvan tuzağı4. حبالة [حِبَالَة]Anlamı: hayvan tuzağı5. حيلة [حِيلَة]Anlamı: düzen, hile6. خدعة [خُدْعَة]Anlamı: düzen, hile7. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: düzen, hile8. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: düzen, hile9. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: düzen, hile10. شرك [شَرَك]Anlamı: hayvan tuzağı11. فخ [فَخّ]Anlamı: hayvan tuzağı12. كيد [كَيْد]Anlamı: düzen, hile13. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: düzen, hile14. مصيدة [مِصْيَدَة]Anlamı: hayvan tuzağı15. مقلب [مَقْلَب]Anlamı: düzen, hile16. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: düzen, hile17. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: düzen, hile -
14 kargaşa
1. إبهام [إِبْهام]Anlamı: karışıklık, düzensizlik2. إرباك [إِرْباك]Anlamı: karışıklık, düzensizlik3. إشكال [إِشْكال]Anlamı: karışıklık, düzensizlik4. اختلاط [اِخْتِلاط]Anlamı: karışıklık, düzensizlik5. اختلال [اِخْتِلال]Anlamı: karışıklık, düzensizlik6. ارتباك [اِرْتِبَاك]Anlamı: karışıklık, düzensizlik7. اضطراب [اِضْطِراب]Anlamı: karışıklık, düzensizlik8. بلبال [بَلْبَال]Anlamı: karışıklık, düzensizlik9. بلبلة [بلبلة]Anlamı: karışıklık, düzensizlik10. تبلبل [تَبَلْبُل]Anlamı: karışıklık, düzensizlik11. تشوش [تَشَوُّش]Anlamı: karışıklık, düzensizlik12. جعجعة [جَعْجَعَة]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı13. جلبة [جَلَبَة]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı14. خلل [خَلَل]Anlamı: karışıklık, düzensizlik15. دقة [دِقَّة]Anlamı: karışıklık, düzensizlik16. صخب [صَخَب]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı17. ضجة [ضَجَّة]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı18. ضجيج [ضَجِيج]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı19. ضوضاء [ضَوْضاء]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı20. عجعجة [عَجْعَجَة]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı21. عجمة [عُجْمَة]Anlamı: karışıklık, düzensizlik22. عجيج [عَجِيج]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı23. قلق [قَلَق]Anlamı: karışıklık, düzensizlik24. لبس [لَبْس]Anlamı: karışıklık, düzensizlik25. لبس [لُبْس]Anlamı: karışıklık, düzensizlik26. لجب [لَجَب]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı27. لجة [لَجَّة]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı28. وغى [وَغًى]Anlamı: kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşı -
15 zapturapt
1. أدب [أَدَّبَ]Anlamı: sıkı düzen, disiplin2. انضباط [اِنْضِبَاط]Anlamı: sıkı düzen, disiplin3. انضباطية [اِنْضِبَاطِيَّة]Anlamı: sıkı düzen, disiplin4. تأديب [تَأْدِيب]Anlamı: sıkı düzen, disiplin5. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: sıkı düzen, disiplin6. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: sıkı düzen, disiplin7. تسوية [تَسْوِيَة]Anlamı: sıkı düzen, disiplin8. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: sıkı düzen, disiplin9. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: sıkı düzen, disiplin10. هندام [هِنْدام]Anlamı: sıkı düzen, disiplin -
16 dubara
1. أحبولة [أُحْبُولَة]Anlamı: oyun, düzen2. حيلة [حِيلَة]Anlamı: oyun, düzen3. خديعة [خَدِيعَة]Anlamı: oyun, düzen4. دسيسة [دَسِيسَة]Anlamı: oyun, düzen5. رواغ [رَوَاغ]Anlamı: oyun, düzen6. كيد [كَيْد]Anlamı: oyun, düzen7. مؤامرة [مُؤَامَرَة]Anlamı: oyun, düzen8. مكرة [مَكْرَة]Anlamı: oyun, düzen9. مكيدة [مَكِيدَة]Anlamı: oyun, düzen -
17 disiplin
1. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt2. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt3. تسوية [تَسْوِيَة]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt4. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt5. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt6. نظام [نِظَام]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt7. هندام [هِنْدام]Anlamı: sıkı düzen, zapturapt -
18 düzence
1. انضباط [اِنْضِبَاط]Anlamı: sıkı düzen, disiplin2. انضباطية [اِنْضِبَاطِيَّة]Anlamı: sıkı düzen, disiplin3. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: sıkı düzen, disiplin4. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: sıkı düzen, disiplin5. تسوية [تَسْوِيَة]Anlamı: sıkı düzen, disiplin6. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: sıkı düzen, disiplin7. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: sıkı düzen, disiplin -
19 tertibat
1. تأهيل [تَأْهِيل]Anlamı: ön hazırlık2. تجهيز [تَجْهِيز]Anlamı: ön hazırlık3. تحضير [تَحْضِير]Anlamı: ön hazırlık4. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: düzen5. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: düzen6. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: ön hazırlık7. تركيبات [تَرْكِيبات]Anlamı: ön hazırlık8. تسوية [تَسْوِيَة]Anlamı: düzen9. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: düzen10. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: düzen11. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: ön hazırlık12. تهيئة [تَهْيِئَة]Anlamı: ön hazırlık13. نظام [نِظَام]Anlamı: düzen -
20 lâçkalık
1. تباطؤ [تَبَاطُؤ]Anlamı: bir düzen iyi ışlemez olma, gevşeme2. تراخ [تَرَاخٍ]Anlamı: bir düzen iyi ışlemez olma, gevşeme3. تكاسل [تَكَاسُل]Anlamı: bir düzen iyi ışlemez olma, gevşeme4. توان [تَوَانٍ]Anlamı: bir düzen iyi ışlemez olma, gevşeme5. ثقالة [ثَقَالَة]Anlamı: bir düzen iyi ışlemez olma, gevşeme
- 1
- 2
См. также в других словарях:
Duzen — Duzen, s.u. Du … Pierer's Universal-Lexikon
duzen — ↑ du … Das Herkunftswörterbuch
duzen — duzen … Deutsch Wörterbuch
Duzen — Duzen … Deutsch Wörterbuch
Duzen — ist im Deutschen eine Form der Anrede. Es bedeutet, jemanden mit „Du“ anzureden, im Gegensatz zur Anrede mit „Sie“, dem Siezen (siehe Höflichkeitsform). Größtenteils abgekommen sind die alten Formen des Ihrzens und Erzens (wobei diese letzte Form … Deutsch Wikipedia
duzen — Vsw std. (13. Jh.), mhd. du(t)zen, mndd. du(t)zen Stammwort. Eine Ableitung vom Personalpronomen du mit dem Suffix z(en) ( zen) (ahd. azzen, ezzen, izzen), vielleicht unter Einfluß von ml. tuisare duzen gebildet. Etwas früher belegt ist mhd.… … Etymologisches Wörterbuch der deutschen sprache
duzen — dùzen m DEFINICIJA reg. rij. 1. kozmetička sredstva, nakit i uresi, ženske stvarčice za dotjeravanje 2. ugađanje (glazbenih instrumenata), štimanje ETIMOLOGIJA tur. düzen … Hrvatski jezični portal
duzen — V. (Grundstufe) zu jmdm. Du sagen Beispiele: Vielleicht wollen wir uns duzen? Ich duze mich mit ihm … Extremes Deutsch
Duzen — Duzen, s. Anredeformen … Meyers Großes Konversations-Lexikon
düzen — is. 1) Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem 2) Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması 3) Yerleştirme, tertip Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duzen — du|zen [ du:ts̮n̩] <tr.; hat: mit Du anreden /Ggs. siezen/: er duzte ihn; sie duzen sich. Syn.: Du sagen [zu], per Du sein [mit]. * * * du|zen 〈V.; hat〉 Ggs siezen I 〈V. tr.〉 jmdn., sich (gegenseitig) duzen mit Du anreden II 〈V. refl.〉 sich… … Universal-Lexikon