-
21 صفح
Iصَفْح1. muafiyetAnlamı: ayrı tutulma, bağışıklık2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. afAnlamı: bir suçu, bir kusuru veya bir hatayı bağışlama6. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre7. bağışAnlamı: bağışlama işi8. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer9. cihetAnlamı: yön, taraf, yanIIصَفَّحَzırhlanmakAnlamı: zırh giymek, zırh kuşatılmak -
22 صوب
Iصَوْب1. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı2. tarafAnlamı: altı yönden her biri3. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm4. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre5. cihetAnlamı: yön, taraf, yan6. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIصَوَّبَ1. nişanlamakAnlamı: bir hedefi vurmak için silâhı, taş vb. ye belli bir doğrultu vermek2. onamakAnlamı: bir işi doğru ve uygun bulmak3. düzeltmekAnlamı: düzgün duruma getirmek -
23 متجه
Iمُتَّجَه1. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı2. cihetAnlamı: yön, taraf, yan3. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIمُتَّجِهٌ1. vektörAnlamı: yönü belli olan doğru çizgi2. dönükAnlamı: dönmuş, çevrilmiş3. yönelikAnlamı: belli bir tarafa çevrilmiş olan -
24 ناحية
ناحِيَة1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. noktainazarAnlamı: görüş, görüş açısı4. tarafAnlamı: altı yönden her biri5. mıntıkaAnlamı: bölge6. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm7. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre8. bölgeAnlamı: mıntıka, toprak parçası9. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer10. cihetAnlamı: yön, taraf, yan -
25 نحو
نَحْو1. sentaksAnlamı: sözdizimi2. söz dizimiAnlamı: cümle bilgisi, nahiv, sentaks3. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. yöntemAnlamı: metod7. cihetAnlamı: yön, taraf, yan8. dil bilgisiAnlamı: bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip kurallarını tespit eden bilim9. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer -
26 وجه
Iوَجَّهَ1. atfetmek2. sevketmekAnlamı: göndermek, götürmek3. yöneltmekAnlamı: tevcih etmekIIوَجْه1. nahiyeAnlamı: bucak2. vecihAnlamı: yüz, çehre3. ön yüz4. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı5. suratAnlamı: yüz, çehre6. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm7. veçheAnlamı: yön8. yüzAnlamı: çehre, surat9. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre10. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer11. cihetAnlamı: yön, taraf, yan12. doğrultuAnlamı: yön, istikamet
- 1
- 2
См. также в других словарях:
cihet — is., Ar. cihet Yön, yan, taraf Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
CİHET-ÜL VAHDET — Birlik ciheti CİHET ÜL VAHDET İ İTTİHAD Birleşmenin birlik ciheti. Yani birleştiren temel unsur. Birleştiren ve birleşilen esas … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cihet — (A.) [ ﺖﻬﺝ ] 1. yön, taraf. 2. bakım, nokta. 3. sebep … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
CİHET — (C: Cihât) Yan, yön, taraf. * Sebeb, mucib. * Vesile, bahane. * Evkafça olan vazife, maaş. * Yer, mahâl, semt … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cihet — yön; taraf; amaç … Hukuk Sözlüğü
CİHET-İ RÜCHANİYET — Üstünlük ciheti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÇÂR-CİHET — Dört cihet. Cihat ı erbaa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞEŞ-CİHET — f. Altı yön, altı cihet. (Bak: Cihat ı sitte … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CİHÂT — (Cihet. C.) Cihetler, taraflar, yönler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SU(Y) — f. Cihet, yön, taraf. Semt. Yan SUY f. Cihet, yön, taraf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
semt — is., Ar. semt 1) Şehirde yerleşim bölgesi, yaka Şehri dolaşıyorum: Üç ayrı semte gittim. R. H. Karay 2) Yan, taraf, cihet, yön Birleşik Sözler semtürreis kenar semt Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller semtine uğramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük