-
1 أوب
avdet; bucak; cihet; devir; dönmek; dönüş; kenar; kıran; yan -
2 توجه
bucak; cihet; dolaşmak; dönmek; kenar; teveccüh; yönelme; yönelmek -
3 جانب
bucak; cihet; eklenmek; kaçınmak; kenar; kıran; nahiye; taraf; yan -
4 جانح
bucak; cihet; kenar; nahiye; yan -
5 جنب
bel; böğür; bucak; cihet; kenar; kıran; nahiye; taraf; tardetmek; yan -
6 صدد
açar; amaç; bahis; bucak; cerahatlenmek; cihet; erek; garaz; gaye; hedef; irinlenmek; kasıt; kenar; kıran; konu; meram; murat; sadet; yan -
7 صفح
af; bağış; bucak; cihet; kenar; kıran; muafiyet; taraf; yan; zırhlanmak -
8 صوب
bucak; cihet; düzeltmek; kenar; kıran; nişanlamak; onamak; taraf; yan -
9 متجه
bucak; cihet; dönük; kenar; vektör; yönelik -
10 ناحية
bölge; bucak; cihet; kenar; kıran; mıntıka; nahiye; noktainazar; taraf; yan -
11 نحو
bucak; cihet; dil bilgisi; kenar; kıran; sentaks; söz dizimi; yan; yöntem -
12 وجه
atfetmek; bucak; cihet; doğrultu; kenar; kıran; nahiye; ön yüz; sevketmek; surat; vecih; veçhe; yan; yöneltmek; yüz -
13 أوب
Iأَوْب1. avdetAnlamı: dönüş, geri gelme2. devirAnlamı: dönme, dönüş3. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı4. dönüşAnlamı: dönmek işi veya biçimi5. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm6. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre7. cihetAnlamı: yön, taraf, yan8. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIأَوَّبَdönmek -
14 بقعة
بُقْعَة1. semtAnlamı: cihet, taraf, yerleşim bölgesi2. benekAnlamı: herhangi bir şeyin üzerindeki ufak leke, nokta -
15 توجه
Iتَوَجَّهَ1. dönmekAnlamı: yönelmek2. yönelmekAnlamı: bir tarafa doğru yüzünü çevirmek3. dolaşmakAnlamı: bir yeri belli bir amaçla gezmekIIتَوَجُّه1. yönelmeAnlamı: yönelmek işi2. teveccühAnlamı: yönelme3. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı4. cihetAnlamı: yön, taraf, yan5. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer -
16 جانب
Iجانَبَ1. eklenmekAnlamı: eklemek ışı yapılmak2. kaçınmakAnlamı: imtina etmekIIجانِب1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. cihetAnlamı: yön, taraf, yan7. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer -
17 جانح
جانِح1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm4. cihetAnlamı: yön, taraf, yan5. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer -
18 جنب
IجَنَبَtardetmekAnlamı: uzaklaştırmakIIجَنْب1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. tarafAnlamı: altı yönden her biri4. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm5. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre6. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer7. böğür8. cihetAnlamı: yön, taraf, yan9. bel -
19 جهة
جِهَة1. yanAnlamı: sağ ve solun adı2. ekipAnlamı: takım, zümre3. semtAnlamı: cihet, taraf, yerleşim bölgesi -
20 صدد
Iصَدَد1. açarAnlamı: yemekten önce içilen alkollü içki, aperitif2. hedefAnlamı: amaç, gaye, maksat3. konuAnlamı: konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, alay veya durum, mevzu4. meramAnlamı: istek, amaç, maksat5. muratAnlamı: istek, dilek6. kasıtAnlamı: amaç, maksat7. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı8. gayeAnlamı: amaç, hedef9. sadetAnlamı: konuşulan asıl konu10. erekAnlamı: amaç, gaye, maksat, hedef11. garazAnlamı: hedef, amaç, maksat12. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm13. amaçAnlamı: erişilmek istenilen sonuç, gaye, hedef, maksat14. bahisAnlamı: konuşulan şey, konu15. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre16. cihetAnlamı: yön, taraf, yan17. bucakAnlamı: kenar, köşe, yerIIصَدَّدَ1. irinlenmekAnlamı: irin toplamak2. cerahatlenmekAnlamı: (yara) irin toplamak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
cihet — is., Ar. cihet Yön, yan, taraf Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
CİHET-ÜL VAHDET — Birlik ciheti CİHET ÜL VAHDET İ İTTİHAD Birleşmenin birlik ciheti. Yani birleştiren temel unsur. Birleştiren ve birleşilen esas … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cihet — (A.) [ ﺖﻬﺝ ] 1. yön, taraf. 2. bakım, nokta. 3. sebep … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
CİHET — (C: Cihât) Yan, yön, taraf. * Sebeb, mucib. * Vesile, bahane. * Evkafça olan vazife, maaş. * Yer, mahâl, semt … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cihet — yön; taraf; amaç … Hukuk Sözlüğü
CİHET-İ RÜCHANİYET — Üstünlük ciheti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÇÂR-CİHET — Dört cihet. Cihat ı erbaa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞEŞ-CİHET — f. Altı yön, altı cihet. (Bak: Cihat ı sitte … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CİHÂT — (Cihet. C.) Cihetler, taraflar, yönler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SU(Y) — f. Cihet, yön, taraf. Semt. Yan SUY f. Cihet, yön, taraf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
semt — is., Ar. semt 1) Şehirde yerleşim bölgesi, yaka Şehri dolaşıyorum: Üç ayrı semte gittim. R. H. Karay 2) Yan, taraf, cihet, yön Birleşik Sözler semtürreis kenar semt Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller semtine uğramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük