-
1 bulmak
v. find, invent, discover, hit, reach, meet, obtain, ascertain, clear up, cogitate, contrive, devise, go for, happen on, happen upon, procure, provide with, reason, strike, strike out, study out, turn up* * *find -
2 bulmak
"to find; to detect, to determine; to find out; to discover; to invent, to devise; to amount to, to total" -
3 bulmak
,-ur 1. /ı/ to find. 2. /ı/ to discover. 3. /ı/ to invent. 4. /ı/ to reach (a place, a time). 5. /ı/ to amount to (a sum). 6. /ı/ to find and choose. 7. /ı/ to experience, arrive at. 8. /a/ to accuse (someone) of, impugn (someone) with. 9. /ı/ to reach, achieve (an end, health, success). 10. to be punished, receive one´s just deserts. 11. /ı/ to recall, be able to remember. bulup buluşturmak /ı/ to find (something) somehow. buldukça bunamak never to be satisfied with what one gets, always to wish for more. -
4 istasyon bulmak
istasyon bulmak (radyo)v. tune in -
5 ara bulmak
v. mediate, reconcile, settle a dispute, compromise* * *mediate -
6 vuku bulmak
1. happen 2. occur -
7 acemice bulmak
v. fumble out -
8 aralarını bulmak
v. reconcile -
9 arayıp bulmak
v. seek out, search out, fish out, scare up -
10 araştırarak bulmak
v. root out -
11 araştırıp bulmak
v. cipher out, root away, root up, rummage out, rummage up -
12 açığını bulmak
v. get -
13 belâsını bulmak
v. come to grief -
14 benzerlik bulmak
v. liken -
15 dayanak bulmak
v. gain a foothold -
16 dengini bulmak
v. mate -
17 deyim bulmak
v. coin -
18 düşünerek bulmak
v. excogitate -
19 düşünerek çözüm bulmak
v. think out -
20 düşünüp daha iyi bir yolunu bulmak
v. think upTurkish-English dictionary > düşünüp daha iyi bir yolunu bulmak
См. также в других словарях:
bulmak — I, 123, 215, 304, 360, 384, 398, 407, 445, 463, 508; I I, 21, 22. 29, 316; III, 12, 90, 440 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulmak — olmak, mevcud … Çağatay Osmanlı Sözlük
formül bulmak — bir işi çözümleyecek çıkar yol bulmak, çözüm bulmak O, bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir yolunu bulmak — 1. bir işi sonuçlandırmak için çare bulmak 2. çare bulmak, çözüm üretmek Hemen bir yolunu bulurlar yükü üstlerinden aşırmanın. A. Ağaoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
layığını bulmak — 1) dengini, yaraşır eşini bulmak 2) hak ettiği cezayı bulmak İster misin, Tayfun un da gözüne ilişsin; layığını bulmuş diye sevinsin. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıcı bulmak — müşteri bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
antipatik bulmak — sevimsiz bulmak, kanı kaynamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bal alacak çiçeği bilmek (veya bulmak) — çıkar sağlanabilecek yeri veya şeyi bilmek, bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haklı bulmak — davasını, iddiasını, düşüncesini, davranışını doğru bulmak, yerinde görmek Müdür onu haklı buldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
koca bulmak — kız veya kadın kendisi ile evlenecek bir erkek bulmak Üstelik kadının adı da çıktı, bir daha koca bulamadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük