-
1 bulmak
bulmak <- ur> v/t finden; etwas Vorhandenes entdecken; etwas Nichtvorhandenes erfinden; kommen auf (z.B. einen Namen); Zeitpunkt, Summe erreichen; Betrag sich belaufen (-i auf A); Arbeit vermitteln; einen Ort, ein Alter erreichen; Uhr schlagen (z.B. neun); jemanden, etwas für … halten, … finden (z.B. gut);als Stützverb, z.B. son bulmak zu Ende gehen;vuku bulmak stattfinden;bulup çıkarmak ausfindig machen -
2 bulmak
vt1) finden; ( kaybedilen bir şeyi) wiederfinden2) ( karşılaşmak) antreffen, vorfindenodada onu ağlar vaziyette buldu er fand sie weinend im Zimmer vor4) ( icat etmek) erfinden5) ( kavuşmak) erreichen6) ( ulaşmak) erreichen, ankommen (bei)arka \bulmak sich Rückendeckung schaffen7) ( yargıya varmak) finden, gelangen (zu)ben bunu iyi bul(m) uyorum ich finde das (nicht) gutbunu nasıl buluyorsun? wie findest du das?8) ( sağlamak) verschaffen9) birine kabahat \bulmak jdm die Schuld geben10) ( cezaya uğramak) (seine gerechte) Strafe bekommen11) ( hatırlamak) sich einfallen, sich erinnern (an)sokağın adını bulamadım mir fällt der Name der Straße nicht ein -
3 bulmak
В1) находи́ть; достава́ть, получа́ть2) открыва́ть, изобрета́тьakşamı bulmak — дожда́ться наступле́ния ве́чера
4) находи́ть, счита́ть, полага́ть5) выступает в роли вспом. глаголаson bulmak — конча́ться, заверша́ться
şifa bulmak — вы́здороветь, попра́виться
vuku bulmak — случа́ться, происходи́ть
-
4 bulmak
найти́* * *- ur -i1) находи́ть, обнару́живать2) открыва́ть, изобрета́ть, находи́ть3) достига́ть чего, доходи́ть до чегоborç bin lirayı buldu — долг дости́г ты́сячи лир
seksenini buldu — он дости́г восьмидесятиле́тнего во́зраста
4) находи́ть, счита́ть, полага́тьbu kumaşı nasıl buluyorsunuz? — как вы нахо́дите э́ту ткань?
hastayı iyi buldum — я нашёл состоя́ние больно́го хоро́шим
5) вспо́мнить, припо́мнитьadını bir türlü bulamıyorum — я ника́к не могу́ вспо́мнить его́ и́мя
••- buluğ buluşturmakbuldum bilemedim, bildim bulamadım — погов. ≈ что име́ем не храни́м, потеря́вши пла́чем
-
5 bulmak
иҗат итү; табу -
6 bulmak
v. find, invent, discover, hit, reach, meet, obtain, ascertain, clear up, cogitate, contrive, devise, go for, happen on, happen upon, procure, provide with, reason, strike, strike out, study out, turn up* * *find -
7 bulmak
dîtin--------peyda kirin -
8 bulmak
Tapmaq -
9 bulmak
odnajdywać; znajdować; znaleźć -
10 bulmak
-
11 bulmak
гъотын, къагъотын -
12 bulmak
Sein -
13 bulmak
ألفىوجد -
14 bulmak
-
15 bulmak
"to find; to detect, to determine; to find out; to discover; to invent, to devise; to amount to, to total" -
16 bulmak
,-ur 1. /ı/ to find. 2. /ı/ to discover. 3. /ı/ to invent. 4. /ı/ to reach (a place, a time). 5. /ı/ to amount to (a sum). 6. /ı/ to find and choose. 7. /ı/ to experience, arrive at. 8. /a/ to accuse (someone) of, impugn (someone) with. 9. /ı/ to reach, achieve (an end, health, success). 10. to be punished, receive one´s just deserts. 11. /ı/ to recall, be able to remember. bulup buluşturmak /ı/ to find (something) somehow. buldukça bunamak never to be satisfied with what one gets, always to wish for more. -
17 bulmak
bulmaq, tapmaq -
18 bulmak
nacházet; najít; objevit; sehnat -
19 istasyon bulmak
istasyon bulmak (radyo)v. tune in -
20 akşamı bulmak
находи́ться где-л. до ве́чера
См. также в других словарях:
bulmak — I, 123, 215, 304, 360, 384, 398, 407, 445, 463, 508; I I, 21, 22. 29, 316; III, 12, 90, 440 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulmak — olmak, mevcud … Çağatay Osmanlı Sözlük
formül bulmak — bir işi çözümleyecek çıkar yol bulmak, çözüm bulmak O, bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir yolunu bulmak — 1. bir işi sonuçlandırmak için çare bulmak 2. çare bulmak, çözüm üretmek Hemen bir yolunu bulurlar yükü üstlerinden aşırmanın. A. Ağaoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
layığını bulmak — 1) dengini, yaraşır eşini bulmak 2) hak ettiği cezayı bulmak İster misin, Tayfun un da gözüne ilişsin; layığını bulmuş diye sevinsin. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıcı bulmak — müşteri bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
antipatik bulmak — sevimsiz bulmak, kanı kaynamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bal alacak çiçeği bilmek (veya bulmak) — çıkar sağlanabilecek yeri veya şeyi bilmek, bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haklı bulmak — davasını, iddiasını, düşüncesini, davranışını doğru bulmak, yerinde görmek Müdür onu haklı buldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
koca bulmak — kız veya kadın kendisi ile evlenecek bir erkek bulmak Üstelik kadının adı da çıktı, bir daha koca bulamadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük