-
1 bir kez
adv. for once* * *once -
2 bir kez
once -
3 bir kez daha
adv. once again -
4 bir kez daha bölmek
v. subdivide -
5 bir kez daha
once more, yet again, once again -
6 bir iki kez
once or twice -
7 bir iki kez
once or twice -
8 hadi
1. Come on! (used to spur someone on): Hadi Betül! Come on, Betül! 2. All right.../OK...: Hadi senin olsun. OK, it´s yours. 3. OK, let´s say.../So...: Tavuklar günde hadi iki kez yumurtlasın. Let´s say the hens lay twice a day. Hadi Hamide gelmesin. Ne olur? Let´s say Hamide doesn´t come. So what? 4. Come off it!/Nonsense!: Hadi be, beni aptal mı sandın? Come off it man, do you take me for a fool? 5. I can understand that..., but.../ OK..., but...: Hadi hediye için parası yoktu, bari bir kart yollasaydı! I can understand that he didn´t have the money for a present, but he could at least have sent a card! 6. straight for, right for (a place): Seller basınca biz hadi dama. When it floods we make straight for the roof. Yaz geldi mi, biz hadi Kalamış´a. When summer came we´d make straight for Kalamış. - bakalım! Come on then!/Hurry up! - canım sen de! Who do you think you´re kidding?/Don´t feed me that bull! - hadi! 1. Who do you think you´re fooling? 2. Cut it short!/Don´t prolong things!/Don´t drag it out! - oradan! 1. Get moving!/Move it! 2. Just who do you think you´re kidding?/Just who do you think you´re fooling?
См. также в других словарях:
adam adamı bir kez aldatır — bir kimse başka bir kimseyi ancak bir kez aldatabilir, ikinci kez aldatamaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir görüş bir kör biliş — bir kez görmekle bir şey iyice anlaşılmaz, öğrenilmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir yol — zf. Bir kez Otuz Beş Yaş şiirinin kolay söylenir bir şiir olduğunu sananlar, kâğıdı kalemi alıp bir yol da kendileri denesinler. O. V. Kanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir yol tutturmak bir yolunu bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir boy — sf. 1) Aynı boy 2) Bir insan boyu uzunluğunda olan 3) zf., hlk. Bir kez Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir boydan bir boya … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir el — is. 1) Ateşli silah için bir kez atım 2) İskambil, tavla vb. oyunlarda bir tur oyun … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir sürçen atın başı kesilmez — şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptığında kendisine hemen ağır ceza verilmemelidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kez — is. Bazı sayı sıfatlarıyla birlikte kullanılarak bir olayın ve olgunun her bir tekrarlanışını bildiren söz, defa, kere, sefer İki kez İstanbul a gittim. Birleşik Sözler bin kez çoğu kez … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) — birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanı kötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız kalmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir daha — zf. 1) İkinci kez 2) Yine 3) Asla Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir daha mı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kez — gez I, 326; III, 106, 318 süt ve un gibi şeylerin tencere dibinde yapışıp kalan parçaları. I, 327 ipekli bir Çin kumaşı I, 327 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini