Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

bir+gece

  • 1 bir gece düşünmek

    v. sleep on it

    Turkish-English dictionary > bir gece düşünmek

  • 2 bir gece için olan

    adj. overnight

    Turkish-English dictionary > bir gece için olan

  • 3 bir gece kalma

    n. overnight stay

    Turkish-English dictionary > bir gece kalma

  • 4 felekten bir gece yaşamak

    v. go on a spree

    Turkish-English dictionary > felekten bir gece yaşamak

  • 5 felekten bir gece çalmak

    make a night of it

    Turkish-English dictionary > felekten bir gece çalmak

  • 6 uykusuz bir gece geçirmek

    v. spend a wakeful night

    Turkish-English dictionary > uykusuz bir gece geçirmek

  • 7 felekten bir gece çalmak

    to make a night of it

    İngilizce Sözlük Türkçe > felekten bir gece çalmak

  • 8 yarı

    1. half of the, half the: Öğrencilerin yarısı geldi. Half of the students have come. gece yarısı midnight. 2. half of, mid-: Yarı ömrüm bitti. Half of my life is over. Yarı yolda kaldık. We were left stranded in the middle of our journey. yarı gece midnight. yarı yün yarı poliyester bir kazak a sweater that´s half wool and half polyester. 3. sports half time, the half. 4. halfway, half, only partially: yarı açık half open. Yarı anladı. He halfway understood. yarı pişmiş et underdone meat. yarı cahil semiliterate. yarı göçebe seminomadic/ seminomad. yarı resmi semiofficial. - belden aşağı below the waist, from the waist down. - belden yukarı above the waist, from the waist up. -da bırakmak /ı/ to leave off (doing something) when one has completed only half of it, stop doing (a job) when one is in the middle of it. - buçuk 1. piddling, trifling, trivial. 2. poor, sorry, third-rate, two-bit, crummy. - çekili bayrak flag flying at half mast. - fiyatına at half price, at half the usual price, half-price. - inme path. hemiplegia. -da kalmak to be left half finished, be left half done. - yarıya 1. halfway, half. 2. in half, equally, fifty-fifty. - yolda bırakmak /ı/ to leave (someone) in the lurch, leave (someone) high and dry.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yarı

  • 9 felek

    1. firmament, heavens. 2. the universe. 3. fate, destiny. 4. see felenk. -ten bir gün/gece çalmak to have a very enjoyable day/evening. -in çemberinden geçmiş (someone) who has been through the mill, who has had his ups and downs in life. -ten kâm almak to have a very good time. -e küsmek to be downhearted, be sick at heart. -in sillesine uğramak/-in sillesini yemek to suffer the blows of misfortune. - yâr olursa if all goes well.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > felek

  • 10 gün

    "1. day. 2. daytime, day. 3. sun. 4. daylight, sunlight. 5. day, time. 6. day, days, time, times, period. 7. happy days, better times, days of happiness. 8. special day, feast day. 9. a woman´s at-home day. 10. date (a given point of time). -lerce for days. -ün adamı 1. man of the hour, man of the day. 2. a man for all seasons. - ağarmak for day to dawn, for dawn to break. - ağarması daybreak, dawn. - almak /dan/ 1. to get an appointment (from). 2. to have passed (a certain age) by (a specified number of days). - atlamamak not to miss out a day. - batması sunset, sundown. -ün birinde 1. one day, some day. 2. once, at one time in the past. -lerden bir gün once upon a time. - bugün. colloq. Now is the time. - doğmadan neler doğar. proverb A lot can happen between now and then. - doğmak 1. for the sun to rise, for day to dawn. 2. /a/ (for someone) to have an unexpected opportunity or stroke of fortune. -ünü doldurmak 1. to complete a period of time. 2. fin. to fall due, mature. - durumu astr. solstice. -leri gece olmak /ın/ to fall on evil days, meet with misfortune. -ü geçmek /ın/ (for a woman´s period) to be late. - gibi açık/aşikâr altogether clear, very clear, manifest. - görmek to see happy days. -ünü görmek 1. to come to a bad end; to suffer for one´s errors. 2. /ın/ to see (one´s grown-up offspring) living a happy life. 3. to menstruate, have one´s period. - görmemek to know nothing but unhappiness. - görmez 1. (place) which doesn´t get any sunlight, sunless. 2. (someone) who never gets out in the sun. - görmüş 1. (someone) who has seen better days. 2. experienced. -ünü görürsün! I´ll show you!/You´ll get what´s coming to you!/You´ll get your just deserts! - göstermek /a/ to make (someone) live happily. -ünü göstermek /a/ to show, punish (used as a threat). -den güne/- günden from day to day, gradually. -ü gününe 1. day by day. 2. to the very day. -ünü gün etmek to be really enjoying oneself, be having a real good time, be having a hell of a good time. -ü gününe uymamak to be capricious, be fickle. - ışığına çıkmak to come to light; to become clear. - kavuşmak/inmek for the sun to set/go down, for night to fall. - koymak /a/ to put aside a day, assign some time (for). - ola harman ola. colloq. One day its time will come. -leri sayılı olmak to be near death. -ünü/-lerini saymak to be waiting for death. - sürmek to live prosperously. - tutulmak for the sun to be eclipsed. - tutulması astr. solar eclipse. - tün eşitliği astr. equinox. - yapmak (for women) to be at home to guests. -ü yetmek 1. (for something) to fall due, be due. 2. (for one´s last hour) to be at hand. 3. (for a woman) to fill up her term of pregnancy. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > gün

  • 11 ilerlemek

    "1. to go forward, move ahead, advance. 2. to progress, improve, advance. 3. to increase, grow; to advance, progress. 4. to be well into (a period of time): Gece bir hayli ilerlediğinde şarkı söylemeye başladı. When the night was well advanced he began to sing. 5. (for time) to pass, get on: Vakit ilerliyor. Time´s getting on. 6. (for a timepiece) to gain time. 7. (for a disease) to get progressively worse; to spread. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ilerlemek

См. также в других словарях:

  • bir gecelik — sf., ği 1) Bir gece için, bir geceye ait 2) Bir gece içinde olup biten …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece işi, körler işi — gece yapılan işin verimli olamayacağını anlatan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece — is. 1) Güneş battıktan gün ağarıncaya kadar geçen süre, tün, şeb, gündüz karşıtı Kel Hasan kumpanyası o gece bir komedi dram oynuyordu. O. C. Kaygılı 2) Bu süre içindeki karanlık 3) Eğlence, anma vb. amaçlarla geceleyin düzenlenen toplantı Bütün… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçe — 1. is., hlk. Karşılıklı iki yandan her biri, yaka Suyun öteki geçesi. 2. zf. Herhangi bir saat başını geçerek, geçerken Gece yarısını iki saat geçe, misafirler dağıldılar. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece kuşu — is., mec. 1) Geceleri gezmeyi seven kimse 2) Geceleri uyuyamayan kimse 3) Geceleri para karşılığı erkeklerle ilişki kuran kadın Bekâr arkadaşlardan birisi gece kuşlarından gözüne kestirdiği bir tazeyi otele davet etti. B. R. Eyuboğlu 4) hlk.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece yatısı — is. Geceyi bir yerde konuk olarak geçirme Artık Ruhsar la gelir, gece yatısına kalırız. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece gündüz dememek — 1) vaktin uygun olup olmadığına bakmamak, vakit seçmemek 2) bir işi sürekli olarak, ara vermeksizin yapmak Bu müddet zarfında miralay bey gece demiyor, gündüz demiyor, ha babam ha çalışıyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece — sıkıntı veya yalnızlık yüzünden iki dost bile birbiriyle dalaşır, anlamsız konuşur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece körlüğü — is., tıp Beslenmede A vitamini yetersizliğinden ortaya çıkan bir hastalık belirtisi, tavukkarası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gece yayı — is., gök b. Güneşin gök küresinde bir gün boyunca çizdiği çemberin ufuk altında kalan parçası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»