-
1 scharen
bir araya gelmekbir araya toplamak————————grupkümekümelenmek de.kırpmakmakaslamaksürü -
2 come together
bir araya gelmek, kavuşmak, birikmek -
3 come together
bir araya gelmek, kavuşmak, birikmek -
4 zusammenkommen
bir araya gelmekbuluşmaktoplanmak -
5 congregate
bir araya gelmek, toplanmak -
6 اكتظ
اِكْتَظَّ1. yığılışmakAnlamı: bir yerde birikmek2. doluşmakAnlamı: bir yerde toplanmak, bir araya gelmek3. kalabalıklaşmakAnlamı: kalabalık duruma gelmek4. yığılmakAnlamı: yığmak işi yapılmak5. üşüşmekAnlamı: her yandan bir araya gelmek, toplanmak6. dolmak -
7 اجتمع
اِجْتَمَعَ1. üşmekAnlamı: çokça gelip toplanmak2. kavuşmakAnlamı: telâki etmek3. sendikalaşmakAnlamı: sendikalı duruma gelmek4. derilmekAnlamı: derme ışine konu olmak5. üşüşmekAnlamı: her yandan bir araya gelmek, toplanmak6. birikmekAnlamı: toplanıp yığılmak7. buluşmakAnlamı: bir araya gelmek, karşılaşmak -
8 sammeln
sammeln ['zaməln]I vt1) ( zusammentragen) derlemek, toparlamak; ( Beeren) toplamak, devşirmek; ( Gedanken) toparlamak; ( Geld) toplamak; ( Unterschriften) toplamak;Erfahrungen \sammeln deneyim kazanmak2) ( aus Liebhaberei) derlemek, toplamak3) (ver\sammeln) toplamakII vrsich \sammeln2) ( sich konzentrieren) birikmek, bir araya gelmekfür etw \sammeln bir şey için para toplamak -
9 rally
toplanti, miting; otomobil yarisi, ralli; (tenis) uzun sayi mücadelesi; (belirli bir amaç) bir araya gelmek, bir araya toplanmak; bir araya getirmek; iyilesmek, düzelmek, toparlanmak; eglenmek, takilmak, dalga geçmek, alay etmek -
10 cluster
n. salkım, hevenk, demet, tutam, küme; oğul (arı); dizi————————v. demet haline gelmek, toplanmak, bir araya gelmek* * *1. kümele (v.) 2. küme (n.) 3. kümelen (v.) 4. salkım (n.)* * *1. noun(a closely-packed group (of people or things): a cluster of berries; They stood in a cluster.) salkım2. verb((often with round) to group together in clusters: They clustered round the door.) yığılmak, bir araya toplanmak -
11 zusammensetzen
zusammen|setzenII vrsich \zusammensetzen -
12 سفد
سَفَّدَ1. sikişmekAnlamı: cinsel ilişkide bulunmak2. sevişmekAnlamı: cinsel ilişkide bulunmak3. çiftleşmekAnlamı: erkek ile dişi bir araya gelmek4. eşleşmekAnlamı: erkek ile dişi bir araya gelmek -
13 تقابل
IتَقَابَلَbuluşmakAnlamı: bir araya gelmek, karşılaşmakIIتَقَابُل1. konferans2. buluşmaAnlamı: buluşmak işi3. toplantıAnlamı: bir amaç için bir araya gelme4. celseAnlamı: oturum -
14 zusammentun
zusammen|tunII vrsich \zusammentun ( fam) bir araya gelmek, kafa kafaya vermek; ( sich verbünden) bir olmak -
15 rally
n. toplanma, toparlama, toplantı, miting, ralli, araba yarışı, yeniden yükselme, üst üste birkaç vuruş (tenis)————————v. toplamak, toparlamak, canlandırmak, harekete geçirmek, iyileşmek, toparlanmak, toplanmak, yardımına koşmak, yeniden güç kazanmak, yeniden yükselmek, kafa bulmak, takılmak* * *1. bir araya getir (v.) 2. toplama (n.)* * *['ræli] 1. verb1) (to come or bring together again: The general tried to rally his troops after the defeat; The troops rallied round the general.) topla(n)mak2) (to come or bring together for a joint action or effort: The supporters rallied to save the club from collapse; The politician asked his supporters to rally to the cause.) bir araya gelmek/getirmek3) (to (cause to) recover health or strength: She rallied from her illness.) iyileşmek, toparlanmak2. noun1) (a usually large gathering of people for some purpose: a Scouts' rally.) toplantı, miting2) (a meeting (usually of cars or motorcycles) for a competition, race etc.) yarış, ralli3) (an improvement in health after an illness.) düzelme, toparlanma4) ((in tennis etc) a (usually long) series of shots before the point is won or lost.) ard arda vuruşlar• -
16 vereinigen
vereinigen*alle Stimmen auf sich \vereinigen bütün oyları toplamakII vrsich \vereinigen birleşmek; ( zusammenkommen) bir araya gelmek -
17 ictimâ’
arapça اجتماع 1.toplanma, bir araya gelme, toplantı. 2.toplum. ictimâ’ etmek toplanmak, bir araya gelmek. -
18 tecemmu
arapça تجمع toplanma, bir araya gelme. tecemmu etmek toplanmak, bir araya gelmek. -
19 amass
(mal, para, güç, vb.) bir araya getirmek, toplamak, yigmak, biriktirmek; bir araya gelmek -
20 gather
(round ile) toplanmak, bir araya gelmek; toplamak, bir araya getirmek; toplamak, koparmak; (bilgi, vb.) kazanmak, toplamak; anlamak, sonuç çikarmak; büzmek, kirma yapmak
См. также в других словарях:
bir araya gelmek — bir yerde toplanmak, buluşmak Hep böyle bir araya gelip gülüp eğlenebilseler! N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek — birçok iş birden ortaya çıkıp sıkışık bir durum yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir olmak — bir araya gelmek, iş birliği yapmak Baba oğul bir oldular, ilkin çerçeveleri söküp düzelttiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir ara — zf. 1) Kısa bir süre Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi. F. R. Atay 2) Geçmiş bir zamanda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir araya gelmek bir araya getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz yüze gelmek — 1) birden karşılaşmak Elinden gelse bir daha bu adamla yüz yüze gelmeyecekti. H. E. Adıvar 2) bir araya gelmek Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz boğaza gelmek — zorlu kavga etmek Birbiriyle boğaz boğaza gelen okul çocuklarını, Samet in varlığı bugünlerde tek bir vücut gibi bir araya toplayabilirdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
masaya oturmak — bir anlaşmazlığı çözümlemek üzere bir araya gelmek, toplanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulçarlamak — bir araya gelmek, tecemmü etmek üzere vad vermek, bir yere toplanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavuşmak — e 1) Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek Biz 1923 te bir Mustafa Kemal e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık. F. R. Atay 2) Yokluğu çekilen veya çok istenen bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
buluşmak — nsz, le 1) Bir araya gelmek 2) Karşılaşmak 3) de Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek Ertesi gün yine pastacıda buluştular. P. Safa 4) Kavuşmak Yâr ile buluşsak bir tenha yerde / Duyarlar rakipler söz olur gider. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… … Çağatay Osmanlı Sözlük