Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

bir+şey+aklına+gelmek

  • 1 Sinn

    Sinn <-(e) s, -e> [zın] m <- (e) s> m
    1. (Wahrnehmungs\Sinn) duyu;
    die fünf \Sinne beş duyu;
    der sechste \Sinn altıncı duygu
    1) ( Verständnis) anlayış ( für için);
    \Sinn für Humor haben espri anlayışı olmak
    2) ( Zweck) amaç;
    das ist nicht der \Sinn der Sache işin amacı bu değil;
    das hat keinen \Sinn bunun bir anlamı yok;
    ohne \Sinn und Verstand hiç düşünüp taşınmadan;
    der langen Rede kurzer \Sinn uzun lafın [o sözün] kısası
    3) ( Bedeutung) anlam, mana;
    im wörtlichen \Sinn kelimenin tam anlamıyla;
    im übertragenen \Sinn mecazî anlamda;
    im engeren/weiteren \Sinne dar/geniş anlamda;
    in wahrsten \Sinne des Wortes kelimenin tam anlamıyla
    4) ( geh) ( das Denken)
    etw kommt ihm in den \Sinn bir şey aklına gelmek;
    etw im \Sinn haben bir şey aklında olmak;
    in jds \Sinn handeln birinin düşündüğü gibi davranmak [o hareket etmek];
    von \Sinnen sein aklı başında olmamak;
    mir steht der \Sinn nicht nach Fernsehen canım televizyon seyretmek istemiyor;
    schlag dir das aus dem \Sinn! bunu aklından çıkar!;
    aus den Augen, aus dem \Sinn ( prov) gözden ırak olan gönülden de ırak olur

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Sinn

  • 2 kommen

    kommen <kommt, kam, gekommen> ['kɔmən]
    vi sein
    1) (her\kommen) gelmek ( von -den); (hin\kommen) gitmek ( nach -e); (an\kommen) varmak; ( zurückkehren) dönmek ( von -den);
    da kommt er ja! işte geliyor!;
    ich komme schon şimdi geliyorum, geliyorum canım;
    gut, dass du kommst gelmen iyi;
    ein Taxi \kommen lassen bir taksi çağırtmak;
    er kam von einer Reise seyahatten döndü;
    angelaufen \kommen çıkagelmek;
    zu spät \kommen çok geç gelmek;
    du sollst zum Direktor \kommen müdüre gelmelisin;
    wie komme ich nach...?...e nasıl giderim?;
    zu der Überzeugung \kommen kanaatine varmak;
    wir müssen langsam zu einem Ende \kommen yavaş yavaş işimizin sonuna gelmeliyiz;
    nicht von der Stelle \kommen yerinde saymak;
    ich halte die Zeit für ge\kommen bence zamanı geldi;
    jetzt komme ich şimdi ben geliyorum, şimdi sıra bende;
    jetzt komme ich an die Reihe şimdi sıra bana geliyor;
    das kommt später bu sonra gelecek;
    der kommt mir nicht ins Haus! bu benim kapımdan içeri giremez!;
    in die Schule \kommen okula başlamak;
    ins Krankenhaus \kommen hastaneye yatmak;
    der Fall kommt vor Gericht mahkemeye düşmek;
    sein Vorschlag kam mir sehr gelegen teklifi [o önerisi] çok işime geldi;
    du kommst mir gerade recht! ( fam) bir sen eksindin!;
    das kommt mir wie gerufen bu çok işime gelir;
    komme, was da wolle ne gelirse gelsin;
    jdm \kommen die Tränen birinin gözleri yaşarmak;
    zum Stehen \kommen durabilmek;
    man kommt hier zu nichts burada hiçbir şey yapılamıyor;
    es kam zu einem Streit kavga çıktı;
    zur Sache \kommen sadede gelmek
    wieder zu sich \kommen tekrar kendine gelmek;
    zu Wort \kommen söz almak;
    zu Schaden \kommen zarar görmek;
    wie käme ich dazu, das zu machen? neden bunu yapacacak mışım?;
    wie komme ich zu der Ehre? ( iron) bu ne şeref?;
    ums Leben \kommen can vermek;
    das kommt zusammen auf 20 Euro ( fam) hepsi 20 euro eder;
    ich komme auf 1.200 Euro im Monat ( fam) ayda 1.200 euroyu buluyorum;
    hast du richtig gezählt? ich komme nur auf 15 doğru saydın mı? ben 15 çıkarıyorum;
    kommt man hier leicht an frisches Gemüse? burada taze sebze bulmak kolay mı?;
    ich kam nicht auf seinen Namen adı aklıma gelmedi;
    wie kommst du darauf? o nereden aklına geldi?, bunu nereden çıkardın?;
    sie lässt nichts auf ihn \kommen ona toz kondurmuyor;
    auf die Welt \kommen dünyaya gelmek;
    auf etw/jdn zu sprechen \kommen bir şeyden/kimseden söz etmeye başlamak;
    hinter etw \kommen bir şeyin içyüzünü öğrenmek;
    durch den Zoll/eine Prüfung \kommen gümrükten/bir sınavdan geçmek;
    Jeans sind wieder im K\kommen blûcin yine moda oluyor;
    aus der Mode \kommen modası geçmek;
    aus dem Konzept \kommen aklı karışmak;
    komm, wir gehen! ( fam) gel, gidelim!;
    nun komm schon! ( fam) ha(y) di gel artık!;
    kommt Zeit, kommt Rat ( prov) zamanı gelince çaresi bulunur
    2) (herbei\kommen) gelmek (zu -e)
    3) ( geschehen) gelmek, olmak;
    ich habe es \kommen sehen bunun geleceğini görmüştüm;
    das musste ja so \kommen bunun böyle olacağı belliydi zaten;
    es kam, wie es \kommen musste olan oldu;
    die Hochzeit kam für alle überraschend düğün herkese sürpriz oldu;
    das Schlimmste/Beste kommt erst noch bunun daha da kötüsü/iyisi var;
    wie kommt es, dass du...? nasıl oluyor da sen...?;
    es kommt immer anders, als man denkt ( prov) evdeki pazar çarşıya uymaz
    4) ( stammen) gelmek ( aus -den);
    ich komme aus Dortmund ben Dortmund'dan geliyorum
    5) ( durchqueren) gelmek (über/durch üzerinden/içinden);
    über Münster \kommen Münster üzerinden gelmek
    6) ( entfallen) düşmek ( auf başına);
    auf zwei Deutsche kommt ein Auto iki Alman başına bir otomobil düşer
    7) ( berühren) dokunmak; ( streifen) değmek
    8) ( herrühren) gelmek ( von -den);
    der Vorschlag kam von mir öneri benden geldi;
    das kommt davon! gördün mü işte!;
    das kommt vom Rauchen bu, sigara içmekten gelir
    das Buch kommt in den Schrank kitabın yeri dolapta
    10) ( Idee) aklına gelmek
    in Gang \kommen başlamak
    12) ( fam) ( Orgasmus haben) gelmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > kommen

  • 3 besinnen

    besinnen*
    irr vr
    sich \besinnen
    1) ( überlegen) düşünmek, düşünüp taşınmak, aklından geçirmek;
    sie besann sich eines Besseren aklı başına geldi;
    sich eines anderen \besinnen fikrini değiştirmek;
    ohne sich lange zu \besinnen fazla düşünmeden
    2) ( sich erinnern) aklına gelmek ( auf -), hatırlamak, anımsamak;
    sich eines Besseren \besinnen aklına daha iyi bir şey gelmek, daha iyisini düşünüp bulmak;
    wenn ich mich recht besinne hatırladığım kadarıyla

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > besinnen

См. также в других словарях:

  • aklına bir şey gelmek — şüphelenmek Beni kitap odanızdan çıkarıp yatak odanıza mesela bir möble antika göstermek için götürürseniz kiminin aklına bir şey gelir. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»