-
1 bedbaht
-
2 bedbaht
-
3 bedbaht
несча́стный; неуда́чливый, невезу́чий -
4 bedbaht
adj. grief-stricken* * *unhappy -
5 bedbaht
(-ti)п несча́стный, злополу́чный; неуда́чливый -
6 bedbaht
(canı sıkkın,huzursuz) насыпынчъ -
7 bedbaht
بئيسبائسترحتعسجريضحزنحزنانحزينشقيغامكئيبكاسفكامدمتعوسمحزنمحزونمكروبمهمومموحش -
8 bedbaht
1. بئيس [بَئِيس]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz2. بائس [بائِس]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz3. ترح [تَرِح]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz4. تعس [تَعِس]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz5. جريض [جَرِيض]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz6. حزن [حَزِن]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz7. حزنان [حَزْنَان]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz8. حزين [حَزين]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz9. شقي [شَقِيّ]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz10. غام [غامّ]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz11. كئيب [كَئِيب]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz12. كاسف [كاسِف]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz13. كامد [كامِد]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz14. متعوس [مَتْعُوس]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz15. محزن [مُحْزِن]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz16. محزون [مَحْزُون]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz17. مكروب [مَكْرُوب]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz18. مهموم [مَهْمُوم]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz19. موحش [مُوحِش]Anlamı: mutsuz, bahtsız, talihsiz -
9 bedbaht
unlucky, unfortunate -
10 bedbaht
,-tı unlucky, unfortunate, unhappy. -
11 bedbaht
bədbəxt -
12 mutsuz
1. أسوان [أَسْوَان]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht2. أسيان [أَسْيان]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht3. بئيس [بَئِيس]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht4. بائس [بائِس]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht5. ترح [تَرِح]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht6. تعس [تَعِس]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht7. تعيس [تَعِيس]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht8. جريض [جَرِيض]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht9. حزن [حَزِن]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht10. حزنان [حَزْنَان]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht11. حزين [حَزين]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht12. شقي [شَقِيّ]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht13. غام [غامّ]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht14. كئيب [كَئِيب]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht15. كاسف [كاسِف]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht16. كامد [كامِد]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht17. كمد [كَمِد]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht18. متعوس [مَتْعُوس]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht19. محزن [مُحْزَن]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht20. محزن [مُحْزِن]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht21. محزون [مَحْزُون]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht22. مسكين [مِسْكِين]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht23. مسيطر [مُسَيْطِر]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht24. مشج [مُشْجٍ]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht25. مغم [مغم]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht26. مكتئب [مُكْتَئِب]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht27. مكروب [مَكْرُوب]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht28. مهموم [مَهْمُوم]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht29. موحش [مُوحِش]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht30. واجد [واجِد]Anlamı: mutlu olmayan, bedbaht
См. также в других словарях:
bedbaht — sf., Far. bed + baḫt Mutsuz, bahtsız, talihsiz Kocasının akşamcılığından manen ve maddeten bedbahttı. Y. K. Beyatlı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bedbaht etmek bedbaht olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bedbaht — (F.) [ ﺖﺨﺑﺪﺑ ] tahilsiz. ♦ bedbaht etmek mutsuz etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
bedbaht etmek — üzmek Beni böyle olmayacak hayallere düşürerek büsbütün bedbaht etmeyiniz. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bedbaht olmak — üzülmek Bunları yener, bahtiyar yahut bunlara yenilir, bedbaht olurlar. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEDBAHT — f. Bahtsız, talihsiz, bahtı kara … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
байбак — степной сурок, ленивец , вост. русск., бабак, южн. (Даль); диал. байбаки – насмешливое прозвище карел, олонецк. (Кулик.); ср. польск. bajbak лентяй . Считается заимств. из караим.: (тракайский диал.) baidbaχ, караимск. (луцк. диал.) baibaχ плохой … Этимологический словарь русского языка Макса Фасмера
baht — is., Far. baḫt 1) Olacakların, kaçınılmaz olduğunu belirleyen ilahî iradenin insan için veya bir toplum için çizdiği hayat tarzı, kader, talih 2) Şans Ben Atatürk ü birkaç defa görmek bahtına erenlerdenim. H. Taner Birleşik Sözler bahtı açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bed — sf., esk., Far. bed Kötü, çirkin, tuhaf Birleşik Sözler bedbaht beddua bednam … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebeveyn — is., esk., Ar. ebeveyn Anne ve baba Ebeveynim çok bedbaht insanlardı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutsuz — sf. Mutlu olmayan, bedbaht … Çağatay Osmanlı Sözlük