-
1 وضوء
وُضُوء1. abdestAnlamı: namaz kılabilmek için el, ağız, burun, yüz, kol, ayak yıkama ve başa, enseye ıslak el gezdirme, kulağı temizleme biçiminde yapılan arınma2. taharetAnlamı: islama göre yapılan temizlik3. aptesAnlamı: namaz kılabilmek için el, ağız, burun, yüz, kol, ayak yıkama ve başa, enseye ıslak el gezdirme, kulağı temizleme biçiminde yapılan arınma -
2 أزمة
أَزْمَة1. azapAnlamı: dünyada günah ışlemiş olanlara ahirette verilecek ceza, çok büyük sıkıntı2. krizAnlamı: bunalım, buhran3. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum4. bunalımAnlamı: buhran, kriz5. buhranAnlamı: bunalım, kriz -
3 تثريب
-
4 تعسر
-
5 تلويم
-
6 توبيخ
تَوْبِيخ1. zılgıtAnlamı: korkutma, çıkışma, göz dağı, azarlama2. tekdirAnlamı: azarlama3. kınamaAnlamı: kınamak işi, takbih4. serzenişAnlamı: başa kakma, sitem etme -
7 زراية
زِرَايَة1. tahkirAnlamı: aşağılatma, onut kırma2. saygısızlıkAnlamı: hürmetsizlik, münasebetsizlik3. serzenişAnlamı: başa kakma, sitem etme4. azarAnlamı: paylama -
8 ضناكة
-
9 ضنك
Iضَنُكَ1. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek2. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmekIIضَنْك1. dar2. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum3. tazyikAnlamı: sıkıştırma, daraltma -
10 عتاب
-
11 عذل
عَذَل1. kınamaAnlamı: kınamak işi, takbih2. serzenişAnlamı: başa kakma, sitem etme3. azarAnlamı: paylama -
12 عسر
Iعَسِر1. muğlakAnlamı: anlaşılması güç, çapraşık2. külfetliAnlamı: zor, sıkıcı3. güçAnlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül4. meşakkatliAnlamı: güç, sıkıntılı5. müşkülAnlamı: güç, zor, çetin6. müphemAnlamı: belirsiz7. çapraşıkAnlamı: anlaşılması güç8. çetinAnlamı: çözümlenmesi güç veya zor olan9. zahmetliAnlamı: zahmetlerle yapılan, yorucu, sıkıntılı10. zorluAnlamı: güçlü, kuvvetli, şiddetli olan11. zorAnlamı: sıkıntı ve güçlükle yapılan12. karışıkAnlamı: anlaşılması güç olan13. ağdalıIIعَسِرَ1. güçleşmekAnlamı: güç duruma gelmek, zorlaşmak2. çetinleşmekAnlamı: çetin duruma gelmekعُسُر1. külfetAnlamı: sıkıntılı zorluk, yorgunluk2. zorAnlamı: sıkıntı, güçlük, rahatsızlık3. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu4. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durumIVعُسْر1. yoklukAnlamı: fakirlik2. sefaletAnlamı: yoksulluk3. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu4. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumuVعَسَّرَgüçleştirmekAnlamı: güç duruma getirmek -
13 غمار
غِمَار1. sıkışıklıkAnlamı: sıkışık olma durumu2. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum3. galebeAnlamı: üstünlük, çokluk -
14 غمرة
غَمْرَة1. seyelanAnlamı: akma, akıntı2. sıkışıklıkAnlamı: sıkışık olma durumu3. izdihamAnlamı: aşırı kalabalık4. kesafetAnlamı: çokluk, sıklık5. ezinçAnlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap6. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum7. çoklukAnlamı: sayı olarak çok olma, kesret8. galebeAnlamı: üstünlük, çokluk9. bollukAnlamı: bol olma durumu -
15 قساوة
قَسَاوَة1. cefaAnlamı: büyük sıkıntı, eziyet, üzgü2. acımasızlıkAnlamı: merhametsizlik, zulüm3. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum -
16 قسوة
قَسْوَة1. cefaAnlamı: büyük sıkıntı, eziyet, üzgü2. acımasızlıkAnlamı: merhametsizlik, zulüm3. peklikAnlamı: pek olma durumu4. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum -
17 لأي
-
18 لائمة
-
19 لمة
Iلَمَّة1. badire2. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum3. afetAnlamı: doğanın sebep olduğu yıkım4. musibetAnlamı: sıkıntı veren şey5. belâAnlamı: içinden çıkılması güç durumIIلِمَّة1. postiş2. perukaAnlamı: takma saç3. perukAnlamı: takma saç -
20 لوم
Iلَوْم1. tekdirAnlamı: azarlama2. takazaAnlamı: azarlama3. kınamaAnlamı: kınamak işi, takbih4. serzenişAnlamı: başa kakma, sitem etme5. sitem6. azarAnlamı: paylamaIIلَوَّمَ1. döşenmek2. kınamakAnlamı: takbih etmek, ayıplamak3. terslemekAnlamı: bir kimseyi azarlamak4. yermekAnlamı: kötülüklerini söylamak5. azarlamakAnlamı: tekdir etmek, paylamak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
basa — basa … Dictionnaire des rimes
Basa — Saltar a navegación, búsqueda Para la lengua bantú hablada en Camerún, véase Idioma basaa. Basa En arquitectura clásica, la basa es la parte inferior de la columna, que tiene como fin servir de punto de apoyo al fuste, ampliando … Wikipedia Español
Basa — bezeichnet eine Sprache in Nigeria, siehe Basa (Sprache) einen archäologischen Fundplatz im Sudan, Basa (Sudan) den vietnamesischen Namen der Fischart Pangasius bocourti BASA als Abkürzung ist Bahn Selbst Anschluss Anlage, siehe BASA Báša oder… … Deutsch Wikipedia
Basá — Saltar a navegación, búsqueda Basá o Baasa (Baal escucha, en hebreo (בעשא) trans. bħsh ) fue el tercer rey de Israel. Su historia está recogida en el primer libro de los Reyes[1] Gobernó en Israel entre los años 909 a 886 a. C., un… … Wikipedia Español
Basa — may refer to: * Basa fish, a type of catfish. * Basa language, a Bantu language spoken in Cameroon. * Bilateral Aviation Safety Agreement, an international aviation agreement … Wikipedia
Basa — Basa, (21. Sept.) In einem der griech. Menäen wird am angegebenen Tage einer Martyrin Basa zu Tyrus Erwähnung gethan, von der jedoch die Bollandisten nichts Näheres anzugeben im Stande sind … Vollständiges Heiligen-Lexikon
basa — bȁsa ž <G mn bȃsā> DEFINICIJA kulin. meki polumasni, lički ob. ovčji sir … Hrvatski jezični portal
baša — bȁša m <N mn e, G bȃšā> DEFINICIJA 1. pov. (u Osmanskom Carstvu) poglavar, starješina; odličnik, prvak 2. kao druga sastavnica složenica: glavni, najstariji, najbolji [buljubaša; delibaša; harambaša; subaša] ETIMOLOGIJA vidi baš … Hrvatski jezični portal
basa — sustantivo femenino 1. Área: arqueología Base de una columna o de una estatua: La basa falta en las columnas de algunos estilos arquitectónicos … Diccionario Salamanca de la Lengua Española
BASA — i. e. in factura, Iudaeorum Rex, regnavit an. 24. Homo impius, sed qui omnem familiam Hieroboam et Nadab interfecit. 1. Reg. c. 15. v. 27 … Hofmann J. Lexicon universale
basa- — *basa , *basam germ.? stark. Neutrum (a): nhd. Strauch; ne. shrub; Hinweis: s. *basja ; Etymologie: vergleiche idg. *bʰōs , Substantiv, Licht, Glanz, Pokorny 105; … Germanisches Wörterbuch