-
1 vorkommen
vor|kommen1) ( nach vorne kommen) öne gelmek2) ( sich ereignen) olmak, vukua gelmek;das kommt schon mal vor bu bazen olur böyle;das wird nicht wieder \vorkommen bu bir daha olmaz3) ( vorhanden sein) bulunmak, var olmak, mevcut olmak;oft \vorkommen sık sık bulunmakhinter etw dat \vorkommen bir şeyin altından çıkmak5) ( scheinen)das kommt mir seltsam vor bu bana tuhaf geliyor;sie kommt mir bekannt vor o bana yabancı gelmiyor, onu gözüm ısırıyor;du kommst dir wohl sehr schlau vor? sen kendini çok kurnaz sanıyorsun galiba!;es kam mir so vor, als ob... bana öyle geldi ki, sanki... -
2 казаться
gözükmek* * *несов.; сов. - показа́ться1) görünmek; gözükmekон каза́лся че́стным (челове́ком) — görünüşte namuslu bir adamdı, namuslu görünüyordu
каза́ться моло́же (свои́х лет) — yaşını göstermemek
он каза́лся ста́рше тебя́ — yaşça senden büyük görünüyordu
2) безл. gelmek; sanmak, benzemek; gibi(sine) gelmekказа́лось, что стена́ обру́шится — duvar yıkılacağa benziyordu / yıkılacak gibi olmuştu
э́то показа́лось мне стра́нным — bu garibime gitti
на пе́рвый взгляд э́то мо́жет показа́ться стра́нным — bu, ilk bakışta garip gelebilir / tuhaf kaçabilir
э́то мо́жет показа́ться парадо́ксом — bu bir paradoks gözükebilir
ка́ждая секу́нда каза́лась ему́ ве́чностью — her saniye ona yıl kadar uzun geliyordu
ему́ ка́жется, что наш дом бо́льше — bizim ev onun gözüne daha büyük görünüyor
э́то не так про́сто сде́лать, как ка́жется — bunu yapmak sanıldığı kadar kolay değil
мне показа́лось, что... — bana öyle geldi ki...
мне показа́лось, что стуча́т в дверь — kapı vuruluyormuş gibime geldi
-
3 methought
v. bana öyle geldi ki, sandım ki, zannettim ki -
4 methought
v. bana öyle geldi ki, sandım ki, zannettim ki -
5 так
1) нареч. ( таким образом) böyle; öyle; şöyle; böylece; öylece; şöyleceон (и́менно) так сказа́л — böyle söyledi
отве́чу так:... — şöyle cevap vereceğim...
так мы и сде́лал и / поступи́ли — öyle de yaptık
так (оно́) и произошло́ / случи́лось — nitekim öyle oldu
вот так он и око́нчил шко́лу — işte böylece okulu bitirdi
пиши́ так, что́бы бы́ло поня́тно — anlaşılacak tarzda yaz
он сел так, что́бы ви́деть нас — bizi görecek şekilde oturdu
хлеб так и оста́лся на поля́х — ekinler tarlada olduğu gibi kaldı
он э́то де́лал не так — bunu başka türlü yapardı
э́та кампа́ния зако́нчилась так же неожи́данно, как и начала́сь — bu kampanya başladığı gibi ani biçimde sona erdi
2) нареч. (до такой степени, настолько) o kadar, öylesine; böylesine; şöylesineго́род так измени́лся, что... — şehir öylesine değişmiş ki,...
раз уж ты так наста́иваешь,... — madem ki bu kadar ısrar ediyorsun...
он так похуде́л, что... — öyle zayıfladı ki,...
я так обра́довался! — bir sevindim ki!
я так соску́чился по тебе́! — seni bir göresim geldi ki sorma!
он так чита́ет Пу́шкина - заслу́шаешься! — bir Puşkin okuyuşu var ki, tadına doyulmaz!
она́ так испуга́лась, что... — öylesine / o kadar korktu ki,...
3) нареч., в соч.э́то тебе́ так не пройдёт! (будешь наказан) — senin yanına kalmaz bu!
4) нареч. ( без особого намерения) işteя про́сто так спроси́л — sordum işte...
5) союз (в таком случае, тогда) öyleyse, o haldeре́шил, так поезжа́й — karar verdinse git (öyleyse)
6) частица, разг. ( ничего особенного) hiç; şöyle böyleчто с тобо́й? - Так... — neyin var?- Hiç...
как карти́на? - Так, сре́дняя — filim nasıl? - Şöyle böyle olanlardan
7) частица demekтак ты его зна́ешь? — onu tanıyorsun ha?
так о чём я говори́л? — ne diyordum?
так вы придёте? — peki, gelir misiniz?
8) союз (но, да) amaя пое́хал бы, так де́нег нет — giderdim ama param yok
9) частица усил., в соч.а я так ду́маю, что он непра́в — bana sorsan haklı değil(dir) derim
вот э́то тра́ктор так тра́ктор! — traktör dediğin / dediğimiz böyle olur işle!
10) частица ( указывает на приблизительное количество) şöyle böyle, kadarлет так пять (уже́) бу́дет — şöyle böyle beş yıl var / oldu
11) частица (например, к примеру) söz gelişiтак, наприме́р — örneğin
••я и так уста́л — zaten yorgunum
раз / когда́ так — öyleyse
так бы и полете́л! — öyle geldi ki havalanıp uçayım!
вот так(-то), сыно́к! — işle böyle, evlat!
говорю́ ему́, что так и так (мол), что... — ona durum böyle böyle,... diyorum
он так себе́ челове́к — o şöyle böyle bir adam
так-то оно так, но... — см. оно
ра́зве не так? — öyle değil mi? yanlış mı?
мы так и́ли и́наче́ не оста́лись бы здесь — nasıl olsa burada kalmayacaktık
так как — çünkü,...dığından,...dığı için
-
6 такой
böyle,öyle,böylesi,öylesi; şöyle* * *мест.1) böyle, öyle, böylesi, öylesi benzeriтаки́е телепрогра́ммы — böyle / benzeri televizyon programları
таки́е, как ты — senin gibiler
будь таки́м, как он! — onun gibi ol!
кто мы таки́е? — biz kimleriz?
за тако́го, как ты, она́ не пойдёт! — senin gibisine varmaz o!
э́та ру́чка така́я же, как та — bu kalem o kalemin aynıdır
тако́й мне не ну́жен — böylesi bana gerek değil
таки́х то́нкостей он не поймёт — bu kadar inceliklerine aklı ermez onun
2) öyle; böylesine öylesineон тако́й стара́тельный! — öyle çalışkan ki!
ра́ньше их отноше́ния не были таки́ми дру́жественными — önceleri ilişkileri böylesine dostane değildi
не будь ты таки́м упря́мым... — sende bu inat olmasaydı
почему́ коридо́р тако́й у́зкий? — koridor neden bu kadar dar?
в тако́й напряжённый пери́од — bunca gerilimli bir dönemde
в тако́й по́здний час — gecenin bu geç saatinde
о́зеро тако́е глубо́кое, что... — göl öylesine derin ki,...
пробле́ма и сего́дня остаётся тако́й же ва́жной, как и вчера́ — sorun dün ne kadar önemli idi ise bugün de o denli önemlidir
3) разг. şu, şöyleвозника́ет тако́й вопро́с:... — şu sorun ortaya çıkıyor:...
4) разг.ты сегодня како́й-то не тако́й — bugün bir hoşluğun var senin
5) (тако́е) → сущ., с böyle (bir) şey, öyle (bir) şeyтако́е со мной случи́лось впервы́е — ilk geldi başıma böyle şey
он тако́е сказа́л, что... — öyle bir şey söyledi ki,...
да мо́жет ли быть тако́е?! — hiç olabilir mi öyle şey / bu?!
что я ему́ тако́го сде́лал? — ona ne yaptım ki?
••что тако́е? — ne var?
что тако́е случи́лось? — ne oldu?
да кто ты тако́й, что́бы... — sen kim oluyorsun da...
в тако́м слу́чае — см. случай
-
7 sein
sein <ist, war, gewesen> [zaın]mir ist kalt üşüdüm;bist du's? sen misin?;wir sind Freunde biz arkadaşız;sie ist Türkin o, Türk(tür);ich bin aus Dortmund ben Dortmund'danım;ich bin 25 ben 25'im;zwei und zwei ist vier iki iki daha dört eder;sie ist Polizistin o kadın polistir;es wäre besser gewesen, ...... daha iyi olacaktı;wie wäre es mit einem Bier? bir bira içsek nasıl olur?;nun sei doch nicht so! öyle naz yapmasana!;ist es nicht so? öyle değil mi?;es ist nichts bir şey yok;das war's işte bu kadar;mir ist heute nicht nach Kuchen ( fam) bugün canım pasta çekmiyor;mir ist schlecht iyi değilim;mir ist schwindlig başım dönüyor;mir ist, als hätte ich Stimmen gehört sanki sesler duymuşum gibi geldi;lass es \sein! bırak!, yapma!;es sei denn, dass... meğerki;wie dem auch sei nasıl olursa olsun2) ( Zustand)sie ist verheiratet o evli(dir)3) (vorhanden \sein) (mevcut) olmak, bulunmak;ist da jemand? orada [o burada] kimse var mı?;es waren viele Leute da orada çok insan vardı;es war einmal... bir varmış...4) ( sich befinden) bulunmak, olmak;sie sind in Deutschland Almanyadalar;wo warst du so lange? neredeydin bu kadar zaman?5) ( mit Zeitangabe)es ist 14.30 Uhr saat 14.30;heute ist Montag bugün pazartesi;es ist Juni hazirandayız;es ist sonnig/heiß hava güneşli/sıcak;es ist schlechtes Wetter hava kötü;das ist über 10 Jahre her bunun üstünden 10 yıl geçti;morgen sind es 10 Jahre, dass wir uns kennen yarın tanıştığımızın onuncu yıldönümü6) ( geschehen) olmak;muss das \sein? bunun olması zorunlu mu?;kann \sein! olabilir!;was ist? ne var?;ist was? bir şey mi var?;sei's drum! haydi öyle olsun!; ( es macht nichts) fark etmez!7) ( Hilfsverb)sie sind schwimmen ( gegangen) yüzmeye gittiler;ich bin krank gewesen hastaydım;er ist bewusstlos geworden bayıldı;sie ist verurteilt worden mahkûm oldu;wenn er nicht gewesen wäre o olmasaydı\sein Sohn/Auto onun oğlu/otosu;\seine Kinder/Freundin onun çocukları/kız arkadaşı -
8 nach
nach [na:x]I präp\nach Berlin/\nach Deutschland Berlin'e/Almanya'ya;\nach Norden/\nach Süden kuzeye/güneye;\nach oben/\nach rechts yukarıya/sağa;von links \nach rechts soldan sağa (doğru);\nach Hause eve;( sich) \nach außen/innen öffnen dışa/içe doğru aç(ıl) mak2) ( Reihenfolge) sonra;\nach Christus İsa'dan sonra;\nach der Arbeit işten sonra;sie kam \nach zehn Minuten on dakika (geçtikten) sonra geldi;\nach allem, was geschehen ist bütün bu olanlardan sonra;einer \nach dem anderen sırayla;\nach Ihnen, bitte! buyurun, geçin lütfen!3) ( Uhrzeit)es ist fünf ( Minuten) \nach sechs saat altıyı beş (dakika) geçiyor;um Viertel \nach ging er çeyrek geçe gittije \nach göre;je \nach Größe boya göre;der Breite/Länge \nach enlemesine/boylamasına;\nach allem, was ich weiß bildiğim kadarıyla;dem Alter \nach yaşına göre;allem Anschein \nach öyle görünüyor ki, görünüşe göre;das ist nicht \nach meinem Geschmack bu benim zevkime göre değil;meiner Meinung \nach bence, bana göre, benim düşünceme göre;\nach italienischer Art İtalyan usulüne göre;die Uhr \nach dem Radio stellen saati radyoya göre ayarlamakII adv;alle mir \nach! herkes beni takip etsin!, herkes arkamdan gelsin!;\nach und \nach ( allmählich) yavaş yavaş; ( mit der Zeit) zamanla;
См. также в других словарях:
kalbiyle konuşmak — düşüncelerini, duygu ağırlıklı bir biçimde anlatmak Bana öyle geldi ki bu adam kafasından ziyade kalbiyle konuşuyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ajda Pekkan — (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Diskografie 2.1 Alben 2.2 … Deutsch Wikipedia
Pekkan — Ajda Pekkan (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Jugend 2 Anfänge 3 Diskografie 3.1 Alben … Deutsch Wikipedia
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük