Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

bana+öyle+geldi

  • 1 vorkommen

    vor|kommen
    irr vi sein
    1) ( nach vorne kommen) öne gelmek
    2) ( sich ereignen) olmak, vukua gelmek;
    das kommt schon mal vor bu bazen olur böyle;
    das wird nicht wieder \vorkommen bu bir daha olmaz
    3) ( vorhanden sein) bulunmak, var olmak, mevcut olmak;
    oft \vorkommen sık sık bulunmak
    4) ( erscheinen) çıkmak; ( in Liste) yazılı olmak (in -de);
    hinter etw dat \vorkommen bir şeyin altından çıkmak
    5) ( scheinen)
    das kommt mir seltsam vor bu bana tuhaf geliyor;
    sie kommt mir bekannt vor o bana yabancı gelmiyor, onu gözüm ısırıyor;
    du kommst dir wohl sehr schlau vor? sen kendini çok kurnaz sanıyorsun galiba!;
    es kam mir so vor, als ob... bana öyle geldi ki, sanki...

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > vorkommen

  • 2 казаться

    gözükmek
    * * *
    несов.; сов. - показа́ться
    1) görünmek; gözükmek

    он каза́лся че́стным (челове́ком) — görünüşte namuslu bir adamdı, namuslu görünüyordu

    каза́ться моло́же (свои́х лет) — yaşını göstermemek

    он каза́лся ста́рше тебя́ — yaşça senden büyük görünüyordu

    2) безл. gelmek; sanmak, benzemek; gibi(sine) gelmek

    каза́лось, что стена́ обру́шится — duvar yıkılacağa benziyordu / yıkılacak gibi olmuştu

    э́то показа́лось мне стра́нным — bu garibime gitti

    на пе́рвый взгляд э́то мо́жет показа́ться стра́нным — bu, ilk bakışta garip gelebilir / tuhaf kaçabilir

    э́то мо́жет показа́ться парадо́ксом — bu bir paradoks gözükebilir

    ка́ждая секу́нда каза́лась ему́ ве́чностью — her saniye ona yıl kadar uzun geliyordu

    ему́ ка́жется, что наш дом бо́льше — bizim ev onun gözüne daha büyük görünüyor

    э́то не так про́сто сде́лать, как ка́жется — bunu yapmak sanıldığı kadar kolay değil

    мне показа́лось, что... — bana öyle geldi ki...

    мне показа́лось, что стуча́т в дверь — kapı vuruluyormuş gibime geldi

    Русско-турецкий словарь > казаться

  • 3 methought

    v. bana öyle geldi ki, sandım ki, zannettim ki

    English-Turkish dictionary > methought

  • 4 methought

    v. bana öyle geldi ki, sandım ki, zannettim ki

    English-Turkish dictionary > methought

  • 5 так

    1) нареч. ( таким образом) böyle; öyle; şöyle; böylece; öylece; şöylece

    он (и́менно) так сказа́л — böyle söyledi

    отве́чу так:... — şöyle cevap vereceğim...

    так мы и сде́лал и / поступи́ли — öyle de yaptık

    так (оно́) и произошло́ / случи́лось — nitekim öyle oldu

    вот так он и око́нчил шко́лу — işte böylece okulu bitirdi

    пиши́ так, что́бы бы́ло поня́тно — anlaşılacak tarzda yaz

    он сел так, что́бы ви́деть нас — bizi görecek şekilde oturdu

    хлеб так и оста́лся на поля́х — ekinler tarlada olduğu gibi kaldı

    он э́то де́лал не так — bunu başka türlü yapardı

    э́та кампа́ния зако́нчилась так же неожи́данно, как и начала́сь — bu kampanya başladığı gibi ani biçimde sona erdi

    2) нареч. (до такой степени, настолько) o kadar, öylesine; böylesine; şöylesine

    го́род так измени́лся, что... — şehir öylesine değişmiş ki,...

    раз уж ты так наста́иваешь,... — madem ki bu kadar ısrar ediyorsun...

    он так похуде́л, что... — öyle zayıfladı ki,...

    я так обра́довался! — bir sevindim ki!

    я так соску́чился по тебе́! — seni bir göresim geldi ki sorma!

    он так чита́ет Пу́шкина - заслу́шаешься! — bir Puşkin okuyuşu var ki, tadına doyulmaz!

    она́ так испуга́лась, что... — öylesine / o kadar korktu ki,...

    3) нареч., в соч.

    э́то тебе́ так не пройдёт! (будешь наказан)senin yanına kalmaz bu!

    я про́сто так спроси́л — sordum işte...

    5) союз (в таком случае, тогда) öyleyse, o halde

    ре́шил, так поезжа́й — karar verdinse git (öyleyse)

    6) частица, разг. ( ничего особенного) hiç; şöyle böyle

    что с тобо́й? - Так... — neyin var?- Hiç...

    как карти́на? - Так, сре́дняя — filim nasıl? - Şöyle böyle olanlardan

    так ты его зна́ешь? — onu tanıyorsun ha?

    так о чём я говори́л? — ne diyordum?

    так вы придёте? — peki, gelir misiniz?

    8) союз (но, да) ama

    я пое́хал бы, так де́нег нет — giderdim ama param yok

    9) частица усил., в соч.

    а я так ду́маю, что он непра́в — bana sorsan haklı değil(dir) derim

    вот э́то тра́ктор так тра́ктор! — traktör dediğin / dediğimiz böyle olur işle!

    лет так пять (уже́) бу́дет — şöyle böyle beş yıl var / oldu

    11) частица (например, к примеру) söz gelişi

    так, наприме́р — örneğin

    ••

    за такпрост. babasının hayrına ( даром), bedava(dan)

    я и так уста́л — zaten yorgunum

    раз / когда́ так — öyleyse

    так бы и полете́л! — öyle geldi ki havalanıp uçayım!

    вот так(-то), сыно́к! — işle böyle, evlat!

    говорю́ ему́, что так и так (мол), что... — ona durum böyle böyle,... diyorum

    он так себе́ челове́к — o şöyle böyle bir adam

    так-то оно так, но... — см. оно

    ра́зве не так? — öyle değil mi? yanlış mı?

    мы так и́ли и́наче́ не оста́лись бы здесь — nasıl olsa burada kalmayacaktık

    так как — çünkü,...dığından,...dığı için

    Русско-турецкий словарь > так

  • 6 такой

    böyle,
    öyle,
    böylesi,
    öylesi; şöyle
    * * *
    мест.
    1) böyle, öyle, böylesi, öylesi benzeri

    таки́е телепрогра́ммы — böyle / benzeri televizyon programları

    таки́е, как ты — senin gibiler

    будь таки́м, как он! — onun gibi ol!

    кто мы таки́е? — biz kimleriz?

    за тако́го, как ты, она́ не пойдёт! — senin gibisine varmaz o!

    э́та ру́чка така́я же, как та — bu kalem o kalemin aynıdır

    тако́й мне не ну́жен — böylesi bana gerek değil

    таки́х то́нкостей он не поймёт — bu kadar inceliklerine aklı ermez onun

    2) öyle; böylesine öylesine

    он тако́й стара́тельный! — öyle çalışkan ki!

    ра́ньше их отноше́ния не были таки́ми дру́жественными — önceleri ilişkileri böylesine dostane değildi

    не будь ты таки́м упря́мым... — sende bu inat olmasaydı

    почему́ коридо́р тако́й у́зкий? — koridor neden bu kadar dar?

    в тако́й напряжённый пери́од — bunca gerilimli bir dönemde

    в тако́й по́здний час — gecenin bu geç saatinde

    о́зеро тако́е глубо́кое, что... — göl öylesine derin ki,...

    пробле́ма и сего́дня остаётся тако́й же ва́жной, как и вчера́ — sorun dün ne kadar önemli idi ise bugün de o denli önemlidir

    3) разг. şu, şöyle

    возника́ет тако́й вопро́с:... — şu sorun ortaya çıkıyor:...

    4) разг.

    ты сегодня како́й-то не тако́й — bugün bir hoşluğun var senin

    5) (тако́е) → сущ., с böyle (bir) şey, öyle (bir) şey

    тако́е со мной случи́лось впервы́е — ilk geldi başıma böyle şey

    он тако́е сказа́л, что... — öyle bir şey söyledi ki,...

    да мо́жет ли быть тако́е?! — hiç olabilir mi öyle şey / bu?!

    что я ему́ тако́го сде́лал? — ona ne yaptım ki?

    ••

    что тако́е? — ne var?

    что тако́е случи́лось? — ne oldu?

    да кто ты тако́й, что́бы... — sen kim oluyorsun da...

    в тако́м слу́чае — см. случай

    Русско-турецкий словарь > такой

  • 7 sein

    sein <ist, war, gewesen> [zaın]
    1. vi sein
    mir ist kalt üşüdüm;
    bist du's? sen misin?;
    wir sind Freunde biz arkadaşız;
    sie ist Türkin o, Türk(tür);
    ich bin aus Dortmund ben Dortmund'danım;
    ich bin 25 ben 25'im;
    zwei und zwei ist vier iki iki daha dört eder;
    sie ist Polizistin o kadın polistir;
    seien Sie ( mir) nicht böse, aber... bana kızmayın ama...;
    es wäre besser gewesen, ...... daha iyi olacaktı;
    wie wäre es mit einem Bier? bir bira içsek nasıl olur?;
    nun sei doch nicht so! öyle naz yapmasana!;
    ist es nicht so? öyle değil mi?;
    es ist nichts bir şey yok;
    das war's işte bu kadar;
    mir ist heute nicht nach Kuchen ( fam) bugün canım pasta çekmiyor;
    mir ist schlecht iyi değilim;
    mir ist schwindlig başım dönüyor;
    mir ist, als hätte ich Stimmen gehört sanki sesler duymuşum gibi geldi;
    lass es \sein! bırak!, yapma!;
    es sei denn, dass... meğerki;
    wie dem auch sei nasıl olursa olsun
    2) ( Zustand)
    sie ist verheiratet o evli(dir)
    3) (vorhanden \sein) (mevcut) olmak, bulunmak;
    ist da jemand? orada [o burada] kimse var mı?;
    es waren viele Leute da orada çok insan vardı;
    es war einmal... bir varmış...
    4) ( sich befinden) bulunmak, olmak;
    sie sind in Deutschland Almanyadalar;
    wo warst du so lange? neredeydin bu kadar zaman?
    es ist 14.30 Uhr saat 14.30;
    heute ist Montag bugün pazartesi;
    es ist Juni hazirandayız;
    es ist sonnig/heiß hava güneşli/sıcak;
    das ist über 10 Jahre her bunun üstünden 10 yıl geçti;
    morgen sind es 10 Jahre, dass wir uns kennen yarın tanıştığımızın onuncu yıldönümü
    6) ( geschehen) olmak;
    muss das \sein? bunun olması zorunlu mu?;
    kann \sein! olabilir!;
    was ist? ne var?;
    ist was? bir şey mi var?;
    sei's drum! haydi öyle olsun!; ( es macht nichts) fark etmez!
    7) ( Hilfsverb)
    sie sind schwimmen ( gegangen) yüzmeye gittiler;
    ich bin krank gewesen hastaydım;
    2. [zaın] pron ( adjektivisch) onun;
    \sein Sohn/Auto onun oğlu/otosu;
    \seine Kinder/Freundin onun çocukları/kız arkadaşı

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > sein

  • 8 nach

    nach [na:x]
    1) ( Richtung) -e (doğru); ( Länder-, Ortsnamen) -e;
    \nach Berlin/\nach Deutschland Berlin'e/Almanya'ya;
    \nach Norden/\nach Süden kuzeye/güneye;
    \nach oben/\nach rechts yukarıya/sağa;
    von links \nach rechts soldan sağa (doğru);
    \nach Hause eve;
    ( sich) \nach außen/innen öffnen dışa/içe doğru aç(ıl) mak
    2) ( Reihenfolge) sonra;
    \nach Christus İsa'dan sonra;
    \nach der Arbeit işten sonra;
    sie kam \nach zehn Minuten on dakika (geçtikten) sonra geldi;
    \nach allem, was geschehen ist bütün bu olanlardan sonra;
    einer \nach dem anderen sırayla;
    \nach Ihnen, bitte! buyurun, geçin lütfen!
    3) ( Uhrzeit)
    es ist fünf ( Minuten) \nach sechs saat altıyı beş (dakika) geçiyor;
    um Viertel \nach ging er çeyrek geçe gitti
    4) ( zufolge, gemäß) -e (göre);
    je \nach göre;
    je \nach Größe boya göre;
    der Breite/Länge \nach enlemesine/boylamasına;
    \nach allem, was ich weiß bildiğim kadarıyla;
    dem Alter \nach yaşına göre;
    allem Anschein \nach öyle görünüyor ki, görünüşe göre;
    das ist nicht \nach meinem Geschmack bu benim zevkime göre değil;
    meiner Meinung \nach bence, bana göre, benim düşünceme göre;
    \nach italienischer Art İtalyan usulüne göre;
    die Uhr \nach dem Radio stellen saati radyoya göre ayarlamak
    II adv;
    alle mir \nach! herkes beni takip etsin!, herkes arkamdan gelsin!;
    \nach und \nach ( allmählich) yavaş yavaş; ( mit der Zeit) zamanla;
    \nach wie vor ( immer noch) hâlâ; ( wie immer) her zamanki gibi; ( wie bisher) şimdiye kadarki gibi

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > nach

См. также в других словарях:

  • kalbiyle konuşmak — düşüncelerini, duygu ağırlıklı bir biçimde anlatmak Bana öyle geldi ki bu adam kafasından ziyade kalbiyle konuşuyor. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Ajda Pekkan — (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Diskografie 2.1 Alben 2.2 …   Deutsch Wikipedia

  • Pekkan — Ajda Pekkan (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Jugend 2 Anfänge 3 Diskografie 3.1 Alben …   Deutsch Wikipedia

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»