Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

bakmadan

  • 1 bakmadan

    adv. regardless of

    Turkish-English dictionary > bakmadan

  • 2 bakmadan imzalamak

    v. rubber stamp

    Turkish-English dictionary > bakmadan imzalamak

  • 3 eline bakmadan potu iki katına çıkarmak

    eline bakmadan potu iki katına çıkarmak (poker)
    v. straddle

    Turkish-English dictionary > eline bakmadan potu iki katına çıkarmak

  • 4 tuşlara bakmadan yazma

    n. touch type

    Turkish-English dictionary > tuşlara bakmadan yazma

  • 5 önüne bakmadan

    adv. with unseeing eyes

    Turkish-English dictionary > önüne bakmadan

  • 6 önüne bakmadan yürümek

    v. jaywalk

    Turkish-English dictionary > önüne bakmadan yürümek

  • 7 önüne bakmadan yürüyen kimse

    n. jaywalker

    Turkish-English dictionary > önüne bakmadan yürüyen kimse

  • 8 sağa sola bakmadan

    inconsiderately, carelessly

    İngilizce Sözlük Türkçe > sağa sola bakmadan

  • 9 yaşına başına bakmadan

    regardless of his age

    İngilizce Sözlük Türkçe > yaşına başına bakmadan

  • 10 arka

    "1. the back. 2. back part, rear, back side, reverse. 3. hind, back, posterior. 4. rump, buttocks, fanny. 5. the space behind or beyond. 6. powerful friend, backer, supporter; pull, influence. 7. sequel, the remaining part. 8. a back load (of something). -dakiler those left behind (by one who has died or departed). -dan 1. from behind, in the back; behind the back. 2. afterwards. -sına behind. -sında 1. behind. 2. after. -sından 1. from behind. 2. after. 3. while (one) is not present. -sı alınmak to be ended, be cut off, be stopped. -sını almak /ın/ to bring to an end. - arka backwards. - arkaya one after the other. -dan arkaya secretively. - arkaya vermek to back each other, join forces. -sına bakmadan gitmek to leave without looking back. -da bırakmak /ı/ to leave behind. -ya bırakmak/komak /ı/ to postpone, put off. -sını bırakmak /ın/ 1. to stop chasing. 2. to stop following up. -sını/peşini bırakmamak /ın/ to follow up, stick to. - bulmak to find a friend in power. - çevirmek /a/ to shun, turn one´s back (on). -sını çevirmek to turn one´s back, refuse to be concerned. - çıkmak /a/ to befriend, back. -sını dayamak /a/ to rely on the help and protection (of). -sında dolaşmak/gezmek /ın/ to pester (someone) about doing something, at every opportunity to urge (someone) to do something. -sına düşmek/ takılmak /ın/ 1. to follow up (a matter). 2. to follow (someone). -sı gelmek to continue. -sını getirememek /ın/ to be unable to carry through (a matter). -da kalanlar those left behind (by one who has died or departed). -da kalmak 1. to stay behind; to be left behind. 2. to be overshadowed, lose by comparison. -ya kalmak to be left behind; to lag behind. - kapıdan çıkmak 1. to fail out of a school. 2. to be fired for incompetence. -sı kesilmek to run out, be used up (and not replenished). -sından koşmak /ın/ to pursue (a person) to get a thing done. - müziği background music. -sı olmamak to be without influential friends, have no pull. -sı pek having influence, having connections. - planda 1. in the background. 2. of minor importance. - sayfa print. verso, left page. -sı sıra following, right after, on one´s heels. -sını sıvamak/sıvazlamak /ın/ to compliment, butter up. - sokak back street. -dan söylemek to talk behind someone´s back, gossip. -sından sürüklemek /ı/ to influence (someone) to follow or accompany, get (someone) to come along. -sından teneke çalmak /ın/ 1. to gossip about, run down. 2. to shout insults at (someone) as he leaves. -/-sı üstü on one´s back. -sı var (for a newspaper serial) to be continued. -sını vermek /a/ 1. to lean one´s back (against). 2. to rely on (someone´s) support. -dan vurmak /ı/ to stab (someone) in the back. -sı yere gelmemek not to be defeated. -sı yufka. 1. This is all there is. There´s nothing to follow this (said when serving a one-course meal). 2. He´s/She´s wearing practically nothing (said of someone who is wearing thin clothes in cold weather). 3. He´s/She´s got no one substantial backing him/her. -sında yumurta küfesi yok ya! colloq. There is nothing to stop him from changing his mind."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > arka

  • 11 saç

    ",-çı hair (on a person´s head). - ağartmak /da/ to work on (something) for a long time. -ına ak düşmek 1. to begin to go gray, begin to get gray-headed. 2. to be getting on in years. -ın ak mı, kara mı, önüne düşünce görürsün. proverb Don´t bother to ask others about it; you´ll learn it yourself soon enough. -ı başı ağarmak to grow old. -ına başına/sakalına bakmadan (doing something) without considering that such a thing might not befit his gray hairs (his advanced age). -ından başından utanmak to be ashamed to do something disgraceful because of one´s advanced age. -ını başını yolmak to tear one´s hair, beat one´s breast (from grief). - biçimi hairdo, hair style. -ı bitmedik yetim child who is orphaned while he´s yet a tiny baby. - boyası hair dye. -larımı değirmende ağartmadım. colloq. Don´t think that I know nothing about life: I´ve lived a long time and seen a lot. - dökülümü med. baldness, alopecia. -ları iki türlü olmak to get old. -ını kestirmek to have one´s hair cut; /a/ to have (someone) cut one´s hair. - kurutucusu hair drier. - saça (baş başa) gelmek (for women) to begin to fight with each other. - sakal ağartmak /da/ to work on (something) for a long time. - sakal birbirine karışmış (someone) whose hair and beard are long and unkempt; (someone) who looks very unkempt. -ını süpürge etmek /a/ (for a woman) to work hard to serve and please (someone). - teli (a) hair. -ı uzun colloq. (a) woman. -ı uzun aklı kısa colloq. (a) woman. -ını yaptırmak (for a woman) to have her hair done; /a/ to have (someone) do her hair."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > saç

  • 12 sağ

    1. right, (someone, something) who/which is on the right-hand side, dexter. 2. right, the right-hand side. 3. pol. rightist, right-wing. 4. pol. right wing. -a bak! mil. Eyes right! - eliyle sol kulağını göstermek to do something the hard way. - elinin verdiğini sol elin görmesin. proverb After you´ve done something kind or philanthropic, don´t go around telling the world about it. -dan geri! mil. Right about face! - gözünü sol gözünden kıskanmak to be extremely jealous. -a kaymak to move toward a right-wing position, shift towards the right. - savunucu soccer right fullback, right back. -a sola 1. to the right and to the left. 2. hither and thither, in all directions. -a sola bakmadan 1. without considering the feelings of others, heedless of others, thoughtlessly, inconsiderately. 2. without dawdling, without wasting any time, directly. 3. without paying attention to what´s going on around one. -a sola bakmamak 1. not to consider the feelings of others, to behave inconsiderately. 2. not to dawdle. -da solda 1. on the right and on the left. 2. here and there, in one place and another. -dan soldan 1. from the right and from the left. 2. from here and there. -ına soluna bakmamak 1. not to look both ways (before crossing the street). 2. not to pay attention to what one is doing (or to where one is going), to be careless. -ını solunu bilmemek/şaşırmak to be very bewildered, not to know which way to go, not to know what to do. -ı solu (belli) olmamak (for someone) to be completely unpredictable. - tarafından kalkmak (for things) to be going well for one. - yap! Turn to the right! (said to someone driving a vehicle). -da yürek anat. dextrocardia.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sağ

См. также в других словарях:

  • boyuna bosuna bakmadan — fizik yapısının gereğince gelişmemiş olmasını göz önünde bulundurmadan anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sağa sola bakmadan — ortalığı kollamadan, saygısızca …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • önüne arkasına bakmadan — iyi hesap etmeden, düşüncesizce …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saçına başına bakmadan — ilerlemiş yaşına yakışmayacak biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkasına bakmadan gitmek — arkada kalanlarla ilgilenmeden bir yerden ayrılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Turkish grammar — This article concerns the grammar of the Turkish language. A companion to this article is Turkish vocabulary. Three features that, together, distinguish Turkish from many other languages are the following: #Turkish is highly agglutinative: its… …   Wikipedia

  • Çilekeş — Origin Turkey Genres Progressive rock, Alternative rock Years active 2002 present Labels …   Wikipedia

  • Çilekeş — Жанр альтернативный рок, анатолийский рок Годы 2002 по наст. время Страна …   Википедия

  • arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boy bos — is. 1) Vücudun yapısı bakımından biçimi Boyun bosun bir yana, gözlerin cihanın gözlerini kamaştırıyor. B. Felek 2) Geçerlilik, değer Sözümüzün hakiki boyunu bosunu zaman ve eser gösterecek. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller boy… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bölme — is. 1) Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim 2) Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum. R. H. Karay 3) Büyük bir yeri, alanı küçük oda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»