Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

başı+dönmek

  • 1 başı dönmek

    v. fell dizzy, feel queer, feel giddy, be giddy

    Turkish-English dictionary > başı dönmek

  • 2 başı dönmek

    to feel dizzy, to feel giddy

    İngilizce Sözlük Türkçe > başı dönmek

  • 3 su

    ",-yu 1. water. 2. juice. 3. sap. 4. body of water; stream; river; lake; sea. 5. broth; gravy. 6. temper (of steel). 7. embroidery running pattern. (...) -larında about, around: saat altı sularında around six o´clock. elli sularında about fifty years old. - almak 1. to leak, admit water. 2. (for a boat) to leak, take in water. -yunu almak /ın/ to drain the water from (cooked vegetables). - arkı irrigation ditch. -da balık satmak to make an empty promise. - basmak /ı/ for water to flood (a place). - baskını flood. -yun başı 1. source, spring, fountain. 2. place from which one gains the greatest profits or benefits. 3. person who holds the greatest authority and bears the greatest responsibility. -yu baştan/başından kesmek to tackle a problem at its root. - birikintisi puddle. -da boğulmak to be drowned. -ya boğulmak to be flooded with water. - bölümü çizgisi geog. watershed, water parting. -yu bulandırmak to throw a monkey wrench into something that´s going well. - cenderesi hydraulic press. - çarpmak /a/ to give (one´s face) a quick, splashy wash. - çekmek 1. to draw water (from a well or cistern). 2. to absorb water. -yunu çekmek 1. for the liquid in (something being cooked) to boil away. 2. (for money) to be spent, run out. -yu çekilmiş değirmene dönmek 1. (for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless. -dan çıkmış balığa dönmek to be in a daze, not to know what to do or which way to turn. - değirmeni water mill. - dökmek to urinate, pass water, make water. - dökünmek to take a quick bath (by dousing oneself with water). -ya düşmek 1. to fail, come to nothing. 2. to fall into the water. - etmek/yapmak (for a ship) to leak, take in water. -dan geçirmek /ı/ 1. to wash (laundry) quickly and carelessly. 2. to rinse (laundry). - gibi 1. like water. 2. easily, smoothly. 3. fluently. - gibi akmak 1. (for time) to pass very quickly. 2. /a/ (for money) to be made by (a person or place) in great quantities. - gibi aziz ol! Thank you very much indeed (for bringing me water to drink)! - gibi bilmek /ı/ to know (something) perfectly, have (something) down pat. - gibi ezberlemek /ı/ to memorize (something) perfectly. - gibi gitmek (for money) to be spent like water. - gibi okumak /ı/ to read quickly and faultlessly. - gibi terlemek to sweat heavily. -yuna/-yunca gitmek /ın/ not to go counter to (someone); not to cross (someone), to comply with (someone´s) wishes. -yu görmeden paçaları sıvamak to count one´s chickens before they´re hatched. - (yüzü) görmemiş very dirty (face, hands). -ya göstermek /ı/ to give (something) a quick wash. - götürmez indisputable. - götürür yeri olmamak /ın/ for there to be nothing more to be said about (a matter). -ya götürür, susuz getirir. colloq. He´s a master hoodwinker. - içene yılan bile dokunmaz. proverb It´s wrong to attack a person while he´s drinking water, even if he is one´s enemy. - içinde easily, at least. - içinde kalmak to sweat heavily, sweat buckets. - içmek gibi very easy, as easy as taking candy from a baby. - kaçırmak 1. to leak. 2. slang to annoy, bother, give someone a headache. - kaldırmak (for something being cooked) to absorb water. - kapmak (for a wound) to get infected, fester. -lar kararmak to get dark (in the evening). - katılmamış real, in every sense of the word, through and through. -yu kesilmiş değirmene dönmek (for a place) to get quiet, for all noise (in a place) to cease. - kesimi naut. draft line; water line. -yu kesiyor. It´s so blunt it won´t cut anything (said of a knife). - kesmek to become very watery; to ooze a lot of water or juice. - kireci hydraulic lime. - korkusu hydrophobia, morbid dread of water. - koyuvermek 1. (for something) to ooze a lot of water (while being cooked). 2. slang to become impudent, overstep the mark, spoil the fun by going too far. - küçüğün, söz/sofra büyüğün. proverb At mealtime the children should be the ones who get water

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > su

  • 4 eşek

    1. donkey, ass. 2. colloq. ass, donkey, nitwit. - başı vulg. ineffective leader, *shit-head. - başı mısın? vulg. Why don´t you use your authority? - başı mıyım? vulg. What do you take me for? - cenneti slang 1. the next world, the other world. 2. hell. 3. jail, clink, jug, cooler. - cilvesi coarse playful behavior. - derisi gibi 1. very thick and coarse (skin). 2. unfeeling, insensitive. -ten düşmüş karpuza dönmek slang 1. to be shocked. 2. to find oneself in trouble. - gibi vulg. asinine, coarse, thoughtless. -e gücü yetmeyip semerini dövmek colloq. to vent one´s fury on a less powerful person than the one in charge. - inadı vulg. pigheadedness, mulishness. - kadar grown up, mature, big. - kadar oldu. vulg. He is big enough to know what´s what. - kuyruğu gibi ne uzar, ne kısalır. colloq. It just stays the same. - oyunu horseplay. - pastırması poor quality preserved meat. -ini/atını sağlam kazığa bağlamak to take precautions. - sudan gelinceye kadar dövmek /ı/ to give (someone) a good thrashing. - şakası colloq. horseplay, coarse practical joke. -e ters bindirmek /ı/ to expose to ridicule, make a laughingstock (of).

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > eşek

  • 5 dört

    "1. four. 2. all (sides, directions, parts). - ayak üstüne düşmek to land on one´s feet, be very lucky; to get out of trouble easily. - ayaklı quadruped, four-legged. - başı mamur in perfect condition, prosperous, flourishing. -te bir one fourth, a quarter. - bir tarafı/ yanı all around it, on all sides of it. - bucak everywhere. - dönmek 1. to search desperately for a remedy. 2. to scurry around. - dörtlük 1. mus. whole note. 2. perfect. - duvar arasında kalmak to be shut in. - elle sarılmak/yapışmak /a/ 1. to go into (something) wholeheartedly. 2. to cling to (someone) for support and help. - göz person wearing glasses. - gözle bakmak /a/ to look carefully (at). - gözle beklemek /ı/ to wait eagerly (for). - göz bir evlat için. proverb All that parents do is for their children. - işlem the four arithmetical operations. - köşe/köşeli four-cornered, four-sided; square. - köşe olmak to be highly pleased, be delighted. - taraftan on all sides. - üstü murat üstü fortunate, prosperous, flourishing. - yanına bakmak/- yana bakınmak to look all around. - yanı deniz kesilmek to be left without help or hope."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > dört

  • 6 köşe

    "1. corner. 2. out-of-the-way place, secluded spot, nook. - başı 1. street corner. 2. corner, situated at a corner. - bucak every nook and cranny. -sine/-ye çekilmek to live a quiet, simple life; to withdraw from the center of the stage; to withdraw from public life. -yi dönmek to make good, get where one wants to be in life, attain the (socioeconomic) status one has wished to achieve. - kadısı person who hates to be inconvenienced, person who loves his comforts. - kapmaca children´s game puss in the corner. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > köşe

  • 7 sıçan

    1. rat. 2. mouse. 3. slang grocer. - deliğine paha biçilmez olmak to be unable to find a hiding place. - deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış. colloq. 1. He himself is unwelcome, and then he ups and brings along a friend. 2. He can´t do the job he has in hand, and now he´s taken on another job. 3. He´s taken somebody under his wing, even though he himself is someone else´s dependent. -a dönmek to get soaked to the skin. - düşse başı yarılır. colloq. There´s not a crumb/drop left in the pantry/barrel. - olmadan çuval delmek to try to do advanced work while still a learner.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sıçan

См. также в других словарях:

  • başı dönmek — 1) insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi vb. bir duygu gelmek Cümle kapısının önüne geldiği zaman başının dönmeye başladığını hissetti. P. Safa 2) sıkıntı yaratan bir durum karşısında bunalmak 3) görkemli bir şey karşısında… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sağdan geri dönmek (veya etmek) — geri dönmek, geri dönüp gitmek Binbaşının gayriihtiyari içi sızladı, yaşlı bir kadını dövmeye kalkmış gibi utanma hissi duyarak sağdan geri etti, başı önünde mağlup ve mahcup merdivenleri indi. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kömürcü çırağına dönmek — yüzü, üstü başı siyah lekeler içinde kalmak, eli yüzü kapkara olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıçana dönmek — üstü başı çok ıslanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözü (veya gözleri) kararmak — 1) başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan ın gözleri gene kararıyordu. P. Safa 2) mec. umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dört — is., dü 1) Dört sayısının adı 2) Bu sayıyı gösteren 4, IV rakamlarının adı 3) sf. Üçten bir artık Birleşik Sözler dört ayak dört ayaklılar dört bir dört bucak dörtcihar dörtçeker …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eşek — is., ği, hay. b. 1) Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan (Equus asinus) 2) hlk. Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa Birleşik Sözler eşek arısı eşekbaşı eşek cenneti… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıçan — is., hay. b. 1) Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus) 2) mec. Küçük yaştaki hırsız Birleşik Sözler sıçandişi sıçan kırı sıçankulağı sıçankuyruğu sıçanotu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»