-
81 meilleur
Idaha iyi◊Ce plat est meilleur froid. — Bu yemeği soğuk yemek daha iyidir.
◊Il est meilleur que moi en anglais. — İngilizcede benden daha iyidir.
IIn m fpersonne supérieure en iyi◊Elle est la meilleure dans cette discipline. — Bu dalda en iyisi o bayandır.
il fait meilleur hava daha iyi -
82 meilleure
Idaha iyi◊Ce plat est meilleur froid. — Bu yemeği soğuk yemek daha iyidir.
◊Il est meilleur que moi en anglais. — İngilizcede benden daha iyidir.
IIn m fpersonne supérieure en iyi◊Elle est la meilleure dans cette discipline. — Bu dalda en iyisi o bayandır.
-
83 mendier
-
84 mets
n mpişmiş yemek -
85 peu
1 az [az]◊2 peu à peu yavaş yavaş3 az miktar4 petit nombre az insan◊Peu le savent. — Bunu az insan bilir.
a biraz ['biɾaz]b hafif [ha'fif]◊Il pleut un petit peu. — Hafif yağmur yağıyor.
6 à peu près aşağı yukarı7 de peu az farkla8 depuis peu az süre önce -
86 poignard
-
87 poisson
-
88 porc
-
89 poulet
-
90 prêt
Ipréparé, disposé hazır [ha'zɯɾ]◊Le repas est prêt. — Yemek hazır.
IIn m1 action de prêter ödünç verme2 argent ödünç para -
91 prête
préparé, disposé hazır [ha'zɯɾ]◊Le repas est prêt. — Yemek hazır.
-
92 principale
-
93 priver
v tempêcher de posséder, de profiter de qqch yoksun bırakmak -
94 recette
-
95 régime
-
96 répugner
-
97 riz
-
98 royale
-
99 s'alimenter
v prbeslenmek◊Il refuse de s'alimenter. — Yemek yemeyi reddediyor.
-
100 salle
n f1 pièce salon [sa'ɫon]◊salle de classe — derslik, sınıf
2 salle à manger yemek odası3 salle de bain(s) banyo4 salle d'attente bekleme odasıa oyun odasıb kumarhane [kumaɾaː'ne]6 de spectacle gösteri salonu
См. также в других словарях:
yemek — yemek, yeylp telef etmek, I, 55, 66, 79, 88, 116, 318, 323, 342, 343, 504; I I, 69,70. 311; III, 9, 16, 31, 67, 146 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek masası — is. Üzerinde yemek yemek amacıyla kullanılan masa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek odası — is. Yemek yenilen oda, yemek salonu, salamanje … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek salonu — is. Yemek odası Apartman kapısından içeriye girince küçük bir yemek salonu göze çarpıyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek yemek — karın doyurmak Yemek yerken içtiğim iki şişe su, bir ter seli hâlinde ensemden boynuma doğru akıyordu. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek borusu — is., anat. 1) Besinleri ağızdan mideye ulaştıran kasla çevrili zarsı kanal 2) ask. Yemek vaktini bildirmek için çalınan boru … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek duası — is. Yemek yedikten sonra Allah a şükretmek için edilen dua … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek listesi — is. Yemek yenilecek yerlerde mevcut yemekleri gösteren liste … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek çıkarmak — ağırlamak için yemek sunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek dolabı — is. Yemeğin saklandığı dolap … Çağatay Osmanlı Sözlük