-
101 zařízení
aygıt; cihaz -
102 delgi
1. برامة [بَرَّامَة]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt2. بزال [بِزَال]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt3. ثقابة [ثَقَّابَة]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt4. خرامة [خَرَّامَة]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt5. مثقاب [مِثْقاب]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt6. مثقب [مِثْقَب]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt7. مخراز [مِخْراز]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt8. مخرز [مِخْرَز]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt9. منقب [مِنْقَب]Anlamı: maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan aygıt -
103 apparatus
n. alet, aygıt, cihaz, aletler, malzeme* * *1. aparat 2. aygıt* * *[æpə'reitəs]plurals - apparatus, apparatuses; noun(machinery, tools or equipment: chemical apparatus; gymnastic apparatus.) aygıt -
104 termosifon
1. سخان [سَخَّان]2. محر [مُحِرّ]3. مدفئ [مُدَفِّئ] -
105 instrument
n. alet, araç, saz, enstrüman, çalgı, döküman, belge, senet* * *1. alet 2. aygıt* * *['instrəmənt]1) (a tool, especially if used for delicate scientific or medical work: medical/surgical/mathematical instruments.) alet, araç, aygıt2) ((also musical instrument) an apparatus for producing musical sounds: He can play the piano, violin and several other instruments.) müzik aleti, enstrüman•- instrumentalist -
106 Apparat
-
107 Gerät
-
108 جهاز
جِهَاز1. dizgeAnlamı: manzume, sistem2. aygıtAnlamı: alet, cihaz3. cihazAnlamı: aygıt, alet, takım4. biçimAnlamı: dış görünüş, şekil -
109 analog device
örneksel aygit, analog aygit -
110 extractor
çikarici aygit, sökücü aygit; ekstraktör; aspiratör; cendere, pres -
111 register
sicil, kütük; kayit defteri, liste defteri, dosya; liste, kayit; ses perdesi; kayit eden aygit, saat, sayaç; regülatör; yazmaç; kütüge kaydetmek, sicile geçirmek; kaydetmek, listeye yazmak; (aygit) kaydetmek, göstermek; belirtmek, disa vurmak, ifade etmek -
112 throwaway device
bozulunca atilan aygit, onarilmayan aygit -
113 hassas
восприи́мчивый чувстви́тельный чу́ткий* * *1) чувстви́тельный; то́чныйhassas alet — то́чный инструме́нт
hassas aygıt — чувстви́тельный прибо́р
2) перен. чувстви́тельный; щепети́льный; оби́дчивыйpek hassas bir çocuk — о́чень впечатли́тельный ребёнок
-
114 прибор
м1) alet, aygıtизмери́тельный прибо́р — ölçü aleti
поса́дка по прибо́рам — ав. aletli iniş
2) (комплект, набор предметов) takım; servis ( столовый)пода́йте / принеси́те ещё оди́н прибо́р — bir servis daha getirin
-
115 приспособление
с1) ( действие) uydurma; uyma, kendini oydurma, intibak (etme)проце́сс приспособле́ния к измени́вшимся усло́виям — değişen koşullara kendini uydurma / uyarlama süreci
2) (прибор, механизм) tertibat, aygıt, alet -
116 чиновнический
-
117 чуткий
duyarlı; yakınlık gösteren; iyi kalpli* * *1) duygun, duyarlıчу́ткое у́хо — ince kulak
чу́ткий нос — iyi koku alan burun
чу́ткий прибо́р — duyarlı aygıt
2) ( отзывчивый) yakınlık gösteren, başkalarına yardıma hazır; iyi kalpli ( сердечный)чу́ткое отноше́ние к кому-л — birine yakınlık gösterme
чу́ткий това́рищ — (başkalarına) yardıma hazır arkadaş
-
118 электроприбор
-
119 аппарат
cihaz, aygıt, aparat, tertibat, mekanizma, düzen, aparay- пескоструйный аппарат
- ректификационный аппарат
- сварочный аппарат
- телефонный аппарат
- точечный сварочный аппаратТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > аппарат
-
120 инструмент
alet, aygıt, avadanlık, edevat- геодезический инструмент
- острый инструмент
- прецизионный инструмент
- рабочий инструмент
- режущий инструмент
- ручной инструмент
- столярный инструмент
- точный инструмент
- электрический инструментТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > инструмент
См. также в других словарях:
aygıt — is. 1) Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz Telefon bir konuşma aygıtıdır. 2) anat. Vücutta belirli bir görevi yerine getiren organ grubu Sindirim aygıtı. Solunum aygıtı. 3) fiz. Birkaç aletin uygun biçimde eklenmesinden oluşturulan ve bazı belli … Çağatay Osmanlı Sözlük
akımölçer — is., fiz. Bir elektrik akımının şiddetini ölçmeye yarayan aygıt, amperölçer, ampermetre … Çağatay Osmanlı Sözlük
alet — is., Ar. ālet 1) Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne 2) Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç, aygıt Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum. F. R. Atay… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıcı — is. 1) Satın almak isteyen kimse, müşteri 2) Kendisine bir şey gönderilen kimse 3) fiz. Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren aygıt Radyo alıcısı. 4) fiz. Almaç 5) sin., TV Kamera 6) hlk. Azrail Birleşik Sözler alıcı kuş alıcı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
analizör — is., Fr. analyseur Analiz yapan cihaz, aygıt veya organ … Çağatay Osmanlı Sözlük
aspiratör — is., Fr. aspirateur 1) Havadaki duman, is, koku vb. yabancı maddeleri emerek dışarı atan aygıt, emmeç 2) Kendisine bağlanan bir kabın içindeki gazı seyreltmeye veya sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı geçirilerek çalıştırılan araç, emmeç … Çağatay Osmanlı Sözlük
aydınlıkölçer — is., fiz. Birim zamanda bir yüzeyin birim alanına düşen ışık enerjisini ölçmekte kullanılan aygıt, lüksmetre … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırıcı — is. 1) Ayırma özelliği veya gücü olan şey Renk ayırıcı aygıt. 2) fiz. Yüksüz elektrik devrelerini açıp kapayan araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
azotometre — is., kim., Fr. azotomètre Bir organik maddede bulunan azotun gaz hacmini ayarlamaya yarayan aygıt, azotölçer … Çağatay Osmanlı Sözlük
bobin — is., Fr. bobine 1) Makara 2) Fotoğraf filmi rulosu Ama bobin bittiği için kamera kendisini bile görüntüleyememiştir. S. Birsel 3) Tampon silindiri veya mihver boru etrafına sarılmış kâğıt veya kartonun sürekli uzunluğu 4) fiz. İçinden elektrik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyülteç — is., ci Fotoğraf ve resim büyültmeye, büyültüp basmaya yarayan aygıt, agrandisör … Çağatay Osmanlı Sözlük