-
101 تلو
Iتِلْو1. peşindeAnlamı: hemen ardından2. akabindeAnlamı: arkasında, hemen arkadan, ardından3. ertesiAnlamı: bir günün, yılın vs. ardından gelen gün, yıl4. ferdaAnlamı: erte, yarın, yarınki5. eklentiAnlamı: ek durumunda bulunan parçaIIتَلُوّ1. bağımlıAnlamı: başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan2. ast3. tâbiAnlamı: bağımlı -
102 خاتم
خاتَم1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. kaşeAnlamı: damga, mühür6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet8. mühürAnlamı: damga -
103 خاتمة
خاتِمَة1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç4. bitişAnlamı: son, nihayet5. bitimAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
104 ختام
خِتَام1. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra2. hudutAnlamı: uç, son, nihayet3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra6. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
105 ختامي
خِتَامِيّ1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. sonuncuAnlamı: en sonda bulunan -
106 خلف
Iخَلَف1. dublör2. muadilAnlamı: eşit, denk, eşdeğer3. bedel4. zürriyetAnlamı: döl, soy sop, sulp5. dölAnlamı: canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan yeni birey, zürriyet, nesilIIخَلْف1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. geriAnlamı: arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art3. enseAnlamı: boynun arka kısmı4. peşAnlamı: arka5. arka6. artAnlamı: bir şeyin öbür yüzü, arka, geriخَلَّفَ1. terk etmekAnlamı: bırakmak2. koymakAnlamı: bırakmak3. bırakmakAnlamı: salıverme, terk etme -
107 خلفية
خَلْفِيَّةfonAnlamı: bir şetin arkasında yer alan ana öğe, dekor -
108 دابر
دابِر1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. maziAnlamı: geçmiş3. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra4. bitişAnlamı: son, nihayet5. bitimAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. geçmişAnlamı: zaman bakımından geride kalmış8. asılAnlamı: bir şeyin kendisi, kök, kaynak, örnek ve kopya karşıtı -
109 ديكور
دِيكُور1. fonAnlamı: bir şetin arkasında yer alan ana öğe, dekor2. bezekAnlamı: süs, ziynet3. dekorAnlamı: tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eseri yazıldığı yerin, çağının özelliklerini belirleyen çeşitli öğelerin bütünü -
110 ردف
رِدْف1. totoAnlamı: kıç, popo2. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra3. kıçAnlamı: kuyruk sokumu bölgesi, makat -
111 ردفان
رِدْفان1. terkiAnlamı: binek hayvanının sağrısı2. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra -
112 سافلة
سافِلَة1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. totoAnlamı: kıç, popo3. kıçAnlamı: kuyruk sokumu bölgesi, makat4. haspa -
113 طحال
طِحَالdalakAnlamı: midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, ak yuvar üreten ve yıpranmış al yuvarları toplayan organ -
114 ظهر
Iظَهَرَ1. gelmekAnlamı: ortaya çıkmak, doğmak2. görünmekAnlamı: görülür duruma gelmek3. gözükmekAnlamı: görünmek4. belirmekAnlamı: ortaya çıkmak5. peydahlanmakAnlamı: çıkmak, oluşmak, ortaya çıkmak6. türemekAnlamı: oluşmak, ortaya çıkmak7. peydahlamakAnlamı: ortaya çıkmak, peyda olmak8. vurmakAnlamı: görünmek9. tarifIIظَهْر1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. enseAnlamı: boynun arka kısmı3. geriAnlamı: arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art4. sırt5. satıhAnlamı: yüz, yüzey6. arkaظُهْر1. öğlenAnlamı: öğle2. öğleAnlamı: gün ortası -
115 عجز
IعَجَّزَsakatlamakAnlamı: sakat bir duruma getirmekIIعَجُز1. terkiAnlamı: binek hayvanının sağrısı2. totoAnlamı: kıç, popo3. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıraعَجْز1. körelmeAnlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur2. zaafAnlamı: düşkünlük, dayanamama3. hâlsizlikAnlamı: halsiz olma durumu, takatsızlık4. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu5. yeteneksizlikAnlamı: kabiliyetsizlik6. dermansızlıkAnlamı: güçsüzlük, bitkinlik7. eksiklikAnlamı: noksan, nakısa8. ihtiyarlamakAnlamı: yaşı ilerlemek9. sakatlıkAnlamı: sakat olma durumu10. zafiyetAnlamı: arıklık, zayıflık, güçsüzlük11. zayıflıkAnlamı: zayıf olma durumu12. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumu13. cılızlıkAnlamı: cılız olma durumu -
116 عجيزة
عَجِيزَةardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra -
117 قفا
قَفَا1. öykünmekAnlamı: taklit etmek2. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra3. enseAnlamı: boynun arka kısmı -
118 قفاء
قَفَاء1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. enseAnlamı: boynun arka kısmı3. geriAnlamı: arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art4. arka -
119 مدى
مَدًى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. açıktanAnlamı: bir yerin uzağından4. bitimAnlamı: son, nihayet5. bitişAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet8. mesafeAnlamı: ara, uzaklık9. meydanAnlamı: alan10. meydanlıkAnlamı: alan11. porteAnlamı: genişlik derecesi12. açıklıkAnlamı: uzaklık, mesafe13. ara14. alanAnlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha15. alanAnlamı: bir konu veya çalışma çevresi16. uzaklıkAnlamı: iki nokta arasındaki uzay ölçümü, mesafe -
120 منتهى
مُنْتَهَى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra6. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet
См. также в других словарях:
arkasında dolaşmak (veya gezmek) — bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasında yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak) — sırtında yumurta küfesi yok ya! … Çağatay Osmanlı Sözlük
perde arkasında (veya arkasından) — olayı yönetenin kendisi olduğunu belli etmeyerek, gizliden gizliye … Çağatay Osmanlı Sözlük
çat orada çat burada çat kapı arkasında — çok çabuk yer değiştiren bir şeyin durumunu anlatan bir söz Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
HATBA' — Arkasında siyah çizgiler olan dişi eşek. (Müz: Ahtab … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KATUBE — Arkasında semeri olan deve … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KİNDARE — Arkasında deve hörgücü gibi, hörgücü olan bir cins balık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Hrant Dink — Condemnations* Tens of thousands of people marched in Istanbul from the Agos newspaper s office to the Taksim Square in a spontaneous protest of the assassination. According to the BBC, protesters chanted We are all Armenian, we are all Hrant… … Wikipedia
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hülya Koçyiğit — (born December 12, 1947 in Kuzguncuk, Istanbul) is a famous Turkish actress. She is considered to be one of Turkish cinema s most famous female leads and has received numerous awards such as at the prestigious Antalya Golden Orange Film Festival… … Wikipedia
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia