-
1 aramak
v. look for, search for, search, seek, try to find, seek for, hunt, comb, search thoroughly, rummage, hunt after, hunt for, hunt out, be on the lookout fo, quest, rout, scout about, scout around, seek after; be spoiling for; miss; look for trouble* * *hunt for -
2 aramak
"to look for, to seek, to hunt for, to rake about/around; to search, to frisk, to shake sb/sth down; to call, to give sb a buzz, to call sb up;" " telefon etmek; to long for, to miss; to ask for" -
3 aramak
1. /ı/ to look (for), hunt (for), seek. 2. /ı/ to search. 3. /ı/ to long (for), miss. 4. /ı/ to ask (for), demand. 5. /ı/ to inquire (after). 6. /ı/ to drop in on. 7. colloq. to look for trouble. Arama! colloq. It´s too much to expect. -la bulunmaz/ele geçmez. colloq. It´s a very lucky chance. arayıp da bulamamak /ı/ to be rare and valuable, be a lucky find. arayıp soranı bulunmamak/olmamak to be without anyone who cares for him. arayıp sormak /ı/ 1. to show concern for, ask after. 2. to visit (someone) and show an interest in him. arayıp taramak/- taramak /ı/ to comb, search thoroughly. -
4 özlemle aramak
long for -
5 altüst ederek aramak
v. delve among, delve -
6 altını üstüne getirerek aramak
v. ransack -
7 arayan kimseyi geri aramak
v. call back -
8 araziyi köşe bucak aramak
v. quarter -
9 av aramak
v. raven -
10 av izini aramak
v. quest -
11 ağzını aramak
fish for information, suck smb.'s brain -
12 ağız aramak
put out a feeler, fish for information -
13 bahane aramak
v. cavil -
14 belâ aramak
v. ask for trouble, itch for trouble -
15 daha iyi koşullar aramak
seek greener pastures -
16 destek aramak
v. whistle up -
17 didik didik aramak
v. rummage -
18 el yordamıyla aramak
v. grope about, grope, poke about, grabble -
19 el yordamıyle aramak
v. fumble around, fumble -
20 ev aramak
n. go flat hunting
См. также в других словарях:
aramak — i 1) Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı. S. F. Abasıyanık 2) Araştırmak, yoklamak Ceplerini aramak. 3) Ziyarete, hatır sormaya gitmek Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran! B. Felek 4) Bir şeyin … Çağatay Osmanlı Sözlük
aramak taramak (veya arayıp taramak) — dikkatle aramak, çok aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmağını aramak — (birinin) ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını aramak (veya yoklamak) — ağız aramak Bazı yorumcular karşısındakinin ağzını aramak, gerçek düşüncesini öğrenmek için böyle karamsar görünme yolunu tuttuğunu savunuyorlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahane aramak — bir işi yapmamak için sebep aramak Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
bucak bucak aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik deşik aramak — her yerde aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçacak delik aramak — korku ile saklanacak yer aramak O adam onları aşağıladıkça utancından kaçacak delik arayan Âşık Ali ye acıyordu. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusur aramak — yanlışını, eksikliğini, elverişsizliğini aramak Hepsi de yeni gelende bir kusur arıyorlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
maraza aramak — çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terütaze koşar durur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepten aramak — (birini) bir kimseyi cep telefonundan aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük