-
1 yalan
1. إفك [إِفْك]2. أفيكة [أَفِيكَة]3. أكذوبة [أُكْذُوبَة]4. افتئات [اِفْتِئات]5. افتراء [اِفْتِراء]6. باطل [باطِل]7. بهتان [بُهْتَان]8. ترهة [تُرَّهَة]9. زهو [زَهْو]10. زور [زُور]11. زيف [زَيْف]12. فرية [فِرْيَة]13. كذب [كَذِب]14. مين [مَيْن] -
2 duş
1. بخاخ [بَخَّاخ]2. بخاخة [بَخَّاخَة]3. دش [دُشّ]4. دوش [دُوش]5. رشاشة [رَشَّاشَة]6. مرذاذ [مِرْذاذ]7. منضحة [مِنْضَحَة]8. نضاحة [نَضَّاحَة] -
3 lokanta
1. أوتيل [أُوتِيل]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran2. بنسيون [بَنْسِيُون]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran3. خان [خَان]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran4. فندق [فُنْدُق]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran5. مثوى [مَثْوًى]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran6. نزل [نُزُل]Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran -
4 perde
1. برداية [بُرْدايَة]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü2. ستار [سِتَار]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü3. ستارة [سِتَارَة]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü4. سجاف [سِجَاف]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü5. سجافة [سِجَافَة]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü6. سدافة [سِدَافَة]Anlamı: görüşü, ışığı önlemek amacıyla örtülen örtü -
5 hoşbeş
1. تحاور [تَحَاوُر]2. حوار [حِوَار]3. محادثة [مُحَادَثَة]4. محاورة [مُحَاوَرَة]5. مخاطبة [مُخَاطَبَة] -
6 kaplama
1. احتواء [اِحْتِوَاء]Anlamı: kaplamak işi2. تغطية [تَغْطِيَة]Anlamı: kaplamak işi3. دهان [دِهَان]Anlamı: bir şeyin dışına süsleme veya koruma amacıyla geçirilen başka maddeden kat4. دهن [دَهْن]Anlamı: bir şeyin dışına süsleme veya koruma amacıyla geçirilen başka maddeden kat5. شمول [شُمُول]Anlamı: kaplamak işi6. شمولية [شُمُولِيَّة]Anlamı: kaplamak işi7. طلاء [طِلَاء]Anlamı: bir şeyin dışına süsleme veya koruma amacıyla geçirilen başka maddeden kat8. طلي [طَلْي]Anlamı: bir şeyin dışına süsleme veya koruma amacıyla geçirilen başka maddeden kat9. مسح [مَسْح]Anlamı: bir şeyin dışına süsleme veya koruma amacıyla geçirilen başka maddeden kat -
7 sergilemek
1. أهل [أَهَلَّ]Anlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak2. أوضح [أَوْضَحَ]Anlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak3. برز [بَرَّزَ]Anlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak4. عرض [عَرَضَ]Anlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak5. وضح [وَضَّحَ]Anlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak -
8 yarışmak
1. استبق [اِسْتَبَقَ]2. تراكض [تَرَاكَضَ]3. تسابق [تَسَابَقَ]4. تساجل [تَسَاجَلَ]5. تناهب [تَنَاهَبَ] -
9 düşünmek
1. اجتلى [اِجْتَلَى]2. افتكر [اِفْتَكَرَ]3. تدبر [تَدَبَّرَ]4. تفكر [تَفَكَّرَ] -
10 muhtıra
1. إنذار [إِنْذار]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı2. تحذير [تَحْذِير]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı3. تنبيه [تَنْبِيه]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı4. توعية [تَوْعِيَة]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı -
11 hitabe
1. خطاب [خِطَاب]Anlamı: duygular aşılmak amacıyla söylenen söz, söylev2. خطبة [خُطْبَة]Anlamı: duygular aşılmak amacıyla söylenen söz, söylev3. كلمة [كَلِمَة]Anlamı: duygular aşılmak amacıyla söylenen söz, söylev -
12 miting
1. تظاهرة [تَظَاهُرَة]2. مسيرة [مَسِيرَة]3. مظاهرة [مُظَاهَرَة] -
13 naz
1. تدلل [تَدَلُّل]2. دلال [دَلَال]3. دل [دَلّ] -
14 öpmek
1. باس [باسَ]2. قبل [قَبَّلَ]3. لثم [لَثَمَ] -
15 önleyici
1. رادع [رادِع]2. زاجر [زاجِر] -
16 parti
1. احتفال [اِحْتِفَال]2. حزب [حِزْب]3. حفلة [حَفْلَة]4. فرقة [فِرْقَة] -
17 pencere
1. شباك [شُبَّاك]2. نافذة [نافِذَة] -
18 profesyonel
1. محترف [مُحْتَرِف]2. ممتهن [مُمْتَهِن] -
19 propaganda
1. إعلان [إِعْلان]2. دعاية [دِعَايَة] -
20 sprey
1. بخاخ [بَخَّاخ]2. بخاخة [بَخَّاخَة]
- 1
- 2
См. также в других словарях:
beray — amacıyla ; ... için … Hukuk Sözlüğü
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eleştiri — is. 1) Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit Fırkacılık, karşıya sövüp saymadan çamur atmadan çok önce hatta karşıyı eleştiriden önce, kendi ilke ve amaçlarını, uygulama… … Çağatay Osmanlı Sözlük
naz — is., Far. nāz 1) Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış, cilve, eda 2) İsteksiz gibi görünerek yalvartmak amacıyla yapılan davranış Çok naz âşık usandırır. 3) Şımarıkça davranış Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller naz etmek naza çekmek nazı … Çağatay Osmanlı Sözlük
pazarlık — is., ğı 1) Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme 2) Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silikon — is., kim., Fr. silicone 1) Kapı, pencere vb.ndeki aralıkları örterek hava ve su geçmesini önlemek amacıyla kullanılan şeffaf ve yapışkan bir madde 2) Güzel görünmek amacıyla çeşitli organlara eklenen madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
taktik — is., ği, ask., Fr. tactique 1) Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava savaşını yönetme sanatı 2) mec. İstenen sonuca ulaşmak amacıyla izlenen yol ve kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatırmak — i, e 1) Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım. Y. K. Karaosmanoğlu 2) i, de Uyutmak Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar. Ö. Seyfettin 3) i Eğmek, yatık duruma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürüyüş — is. 1) Yürüme işi veya biçimi 2) Spor amacıyla yapılan yürüme Her sabah bir saat yürüyüş yaparım. 3) Bir olayı protesto etmek, bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürüme Gösteri yürüyüşü. 4) ask. Birliklerin bir yerden başka bir yere… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolaçan etmek — 1) çevrede olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak Çevremizi bir kolaçan edelim hele nerde olduğumuzu iyice anlayalım. T. Oflazoğlu 2) bir şeye öğrenmek amacıyla kısaca bakmak, göz atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürüyüş yapmak — 1) spor amacıyla yürümek Bir gün Küplüce arkalarında uzun bir yürüyüş yapmış. H. Taner 2) bir olayı protesto etmek veya bir konuya dikkati çekmek amacıyla topluca yürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük