Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

alıkoymak

  • 101 عرقل

    عَرْقَل
    1. kösteklemek
    2. alıkoymak
    3. çelmelemek
    Anlamı: çelme takmak

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > عرقل

  • 102 عصم

    I
    عَصَمَ
    1. engellemek
    2. alıkoymak
    II
    عَصْم
    muhafaza
    Anlamı: koruma, saklama

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > عصم

  • 103 منع

    I
    مَنَعَ
    1. göğüslemek
    2. menetmek
    Anlamı: yasak etmek, engel olmak
    3. önlemek
    4. karşılamak
    Anlamı: duldurmak, önlemek
    II
    مَنَّعَ
    1. engellemek
    2. alıkoymak
    3. yasaklamak

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > منع

  • 104 deforce

    zorla alikoymak

    English to Turkish dictionary > deforce

  • 105 distract

    (dikkatini) baska yöne çevirmek, dagitmak; (isinden) alikoymak, mesgul etmek

    English to Turkish dictionary > distract

  • 106 keep

    almak, saklamak, -de kalmak, bulundurmak; korumak, elde tutmak, saklamak, bulundurmak; (belli bir durumda) kalmak, tutmak; devam etmek, sürdürmek; korumak, bakmak; alikoymak, geciktirmek, engellemek; yerine getirmek, tutmak, geçim, yiyecek, yemek, bogaz;

    English to Turkish dictionary > keep

  • 107 prevent

    (from ile) önlemek, önüne geçmek, engellemek, -den alikoymak

    English to Turkish dictionary > prevent

  • 108 stop

    durmak; durdurmak; önlemek, engellemek, durdurmak, mâni olmak, alikoymak; durmak, kesilmek, bitmek; kalmak, durmak; tikamak; durdurma; durma, durus; durak; engel, mâni; nokta; kapanti, kapantili ünsüz, patlamali ünsüz

    English to Turkish dictionary > stop

  • 109

    "1. work, labor. 2. job, employment, work. 3. duty, job. 4. occupation, line of work, work. 5. business, trade, commerce. 6. business, matter, affair. 7. the important thing; the chief problem. 8. secret or dubious side (of an affair). 9. slang trick. 10. event, something. 11. way of behaving; course of action. 12. something worth doing. 13. phys. work. -ler açılmak for trade to become brisk. -inin adamı a man who knows his job. - akdi labor contract. -in alayında olmak not to take (a thing) seriously; to take (it) as a joke. -ten alıkoymak /ı/ to interrupt (someone) at his work. -i Allaha kalmak (for someone) to be in the soup, be beyond help. -i altın. colloq. He is prospering. -ten anlamak to know what one is doing, know one´s business. - anlaşmazlığı labor dispute. -ten artmaz, dişten artar. proverb You save money not by making more but by spending less. -ten atmak /ı/ to fire, dismiss. - ayağa düşmek for a project to fall into the hands of irresponsible and incompetent people. -i azıtmak to go too far, overstep the mark. -ine bak. colloq. Mind your own business. -e bakmak to get to work on something; to be at work on something. -e balta ile girişmek to set about doing something like a bull in a china shop. - başa düşmek to have to do something oneself. - başarı belgesi letter of recommendation, recommendation. -in başı the crux, the central point. - başında 1. on the job. 2. during work time. - başındakiler the leaders. -i başından aşmak/aşkın olmak to be extremely busy. - başında bulunmak to be working. - başına geçmek to take the lead; to come to power. -ler becermek to be up to no good. -i bırakmak 1. to quit a job. 2. to stop working. 3. to go on strike. -ten (bile) değil! colloq. It´s very easy. - bilenin kılıç kuşananın. proverb 1. The person who knows how to use something properly is the one who is entitled to possess it. 2. Possession creates a claim of ownership. - bilmek to be skillful; to be capable. -ini bilmek 1. to know how to exploit a situation to one´s own advantage. 2. to be conscientious about one´s job. 3. to be well-qualified for one´s job. - birlikli collective, joint, common. - bitirmek 1. to complete a job successfully. 2. (for something) to be suitable for the job in hand. -ini bitirmek 1. to finish one´s own work. 2. /ın/ to finish (another´s) job. 3. /ın/ colloq. to cook (someone´s) goose. 4. /ın/ colloq. to finish off, bump off, kill. - bitmek 1. for an affair to be settled. 2. /dan/ for the outcome of a job to depend on (someone´s) efforts. -i bitmek 1. for a job in hand to finish. 2. colloq. to be very tired, be worn to a frazzle. -i bozulmak for one´s business affairs or an undertaking to go awry/take a downward turn. - buyurmak /a/ to order (someone) around; to tell (someone) to do a job. - çatallanmak for a job to get complicated. - çığırından çıkmak for a situation to get out of hand. - çıkarmak 1. to do a lot of work. 2. /a/ to give (a person) something disagreeable to do. 3. to cause trouble; to create difficulties. - çıkmak 1. for work to be done/be turned out/be produced. 2. for trouble or a problem to come up/arise. - çıkmaza girmek for things to reach an impasse. - dayıya düştü. colloq. It´s time for an expert to take over. - donu shalwars, very baggy trousers. -i dökmek /a/ 1. unintentionally to become, turn into: İşi öğretmenliğe döktü. He´s unintentionally become a teacher. 2. to act as if: İşi oyuna döktü. He acted as if it were a game. -i duman olmak slang to be in the soup, be in trouble. - düşmek /a/ for a job or duty to fall to or on. -i düşmek /a/ 1. to have to go (somewhere or to someone) on business. 2. to need (someone´s) help. - edinmek /ı/ to make (something) one´s special concern. -ten el çektirmek /a/ to remove (someone) from office. -/-inin eri a person who does his job well. - geçiştirme perfunctory work. -ine gelmek to suit one´s interests, accord with one´s plans. -e girişmek to embark on a job enthusi

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük >

См. также в других словарях:

  • alıkoymak — i 1) Bir süre için bir yerde tutmak Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2) den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit ten bahsediyordu. R. N. Güntekin 3) Ayırıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faaliyetten alıkoymak — çalışması durdurulmak, çalışmadan alıkonulmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İ'TİYAK — Alıkoymak, engel olmak, mani olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • alıkoyma — is. Alıkoymak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • faaliyet — is., Ar. faˁāliyyet 1) Çalışkanlık, çalışma, canlılık, hareket İstasyonda bir faaliyet vardı. A. Gündüz 2) İşler durumda olma, etkinlik Birleşik Sözler sosyal faaliyet kulis faaliyeti Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller faaliyet göstermek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hapsetmek — i, e, der, Ar. ḥabs + T. etmek 1) Bir suçluyu hapishaneye koymak 2) Bir yere kapatıp salıvermemek Kediyi odaya hapsetti. 3) Engellemek, sınırlamak 4) de, mec. Bir kimseyi veya bir şeyi boşu boşuna tutmak, alıkoymak Gelirim diye beni akşama kadar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yağlı kuyruk — is., ğu, tkz. 1) Kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi.. E. E. Talu 2) Kolayca sömürülecek iş veya kişi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esir almak — 1) tutsak etmek 2) alıkoymak, meşgul etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işgal etmek — 1) bir yeri ele geçirmek Ertesi gün Kanaltepe Sivrihisar hattını işgal ettik. F. R. Atay 2) işten alıkoymak, oyalamak Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak, ısındırmak cehdidir. Y. K. Karaosmanoğlu 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»