-
1 аң кирү
aklı başına gelmek -
2 come to one's senses
aklı başına gelmek, kendine gelmek -
3 come to one's senses
aklı başına gelmek, kendine gelmek -
4 Besinnung
die \Besinnung verlieren bayılmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek;wieder zur \Besinnung kommen ayılmak; ( fig) kendine gelmek, aklı başına gelmek;jdn zur \Besinnung bringen birini ayıltmak; ( fig) birinin aklını başına getirmek2) ( Nachdenken) düşünme -
5 Vernunft
Vernunft [fɛɐ'nʊnft] fkein pl akıl, us; ( gesunder Menschenverstand) sağduyu;zur \Vernunft kommen akıllanmak, uslanmak, yola gelmek, aklı başına gelmek;jdn zur \Vernunft bringen birini akıllandırmak, birini yola getirmek, birinin aklını başına getirmek;praktische/theoretische \Vernunft philos kılgılı/kuramsal us -
6 გონზე მოყვანა
f.aklı başına gelmek, kendini toparlamak, kendine gelmek -
7 استفاق
اِسْتَفَاقَaymakAnlamı: kendine gelmek, aklı başına gelmek -
8 صح
صَحَّaymakAnlamı: kendine gelmek, aklı başına gelmek -
9 be disenchanted with
v. aklı başına gelmek, büyüsünden kurtulmak -
10 sober down
ayılmak, aklı başına gelmek, ciddileşmek -
11 be disenchanted with
v. aklı başına gelmek, büyüsünden kurtulmak -
12 sober down
ayılmak, aklı başına gelmek, ciddileşmek -
13 გონს მოსვლა
f.aklı başına gelmek -
14 მოჭკვიანება
f.akıllanmak, aklı başına gelmek -
15 besinnen
besinnen*irr vrsich \besinnen1) ( überlegen) düşünmek, düşünüp taşınmak, aklından geçirmek;sie besann sich eines Besseren aklı başına geldi;sich eines anderen \besinnen fikrini değiştirmek;ohne sich lange zu \besinnen fazla düşünmedensich eines Besseren \besinnen aklına daha iyi bir şey gelmek, daha iyisini düşünüp bulmak;wenn ich mich recht besinne hatırladığım kadarıyla -
16 kommen
kommen <kommt, kam, gekommen> ['kɔmən]vi sein1) (her\kommen) gelmek ( von -den); (hin\kommen) gitmek ( nach -e); (an\kommen) varmak; ( zurückkehren) dönmek ( von -den);da kommt er ja! işte geliyor!;ich komme schon şimdi geliyorum, geliyorum canım;gut, dass du kommst gelmen iyi;ein Taxi \kommen lassen bir taksi çağırtmak;er kam von einer Reise seyahatten döndü;angelaufen \kommen çıkagelmek;zu spät \kommen çok geç gelmek;du sollst zum Direktor \kommen müdüre gelmelisin;wie komme ich nach...?...e nasıl giderim?;zu der Überzeugung \kommen kanaatine varmak;wir müssen langsam zu einem Ende \kommen yavaş yavaş işimizin sonuna gelmeliyiz;nicht von der Stelle \kommen yerinde saymak;ich halte die Zeit für ge\kommen bence zamanı geldi;jetzt komme ich şimdi ben geliyorum, şimdi sıra bende;jetzt komme ich an die Reihe şimdi sıra bana geliyor;das kommt später bu sonra gelecek;der kommt mir nicht ins Haus! bu benim kapımdan içeri giremez!;in die Schule \kommen okula başlamak;ins Krankenhaus \kommen hastaneye yatmak;der Fall kommt vor Gericht mahkemeye düşmek;sein Vorschlag kam mir sehr gelegen teklifi [o önerisi] çok işime geldi;du kommst mir gerade recht! ( fam) bir sen eksindin!;das kommt mir wie gerufen bu çok işime gelir;komme, was da wolle ne gelirse gelsin;jdm \kommen die Tränen birinin gözleri yaşarmak;zum Stehen \kommen durabilmek;man kommt hier zu nichts burada hiçbir şey yapılamıyor;es kam zu einem Streit kavga çıktı;zur Sache \kommen sadede gelmekwieder zu sich \kommen tekrar kendine gelmek;zu Wort \kommen söz almak;zu Schaden \kommen zarar görmek;wie käme ich dazu, das zu machen? neden bunu yapacacak mışım?;wie komme ich zu der Ehre? ( iron) bu ne şeref?;ums Leben \kommen can vermek;das kommt zusammen auf 20 Euro ( fam) hepsi 20 euro eder;ich komme auf 1.200 Euro im Monat ( fam) ayda 1.200 euroyu buluyorum;hast du richtig gezählt? ich komme nur auf 15 doğru saydın mı? ben 15 çıkarıyorum;kommt man hier leicht an frisches Gemüse? burada taze sebze bulmak kolay mı?;ich kam nicht auf seinen Namen adı aklıma gelmedi;wie kommst du darauf? o nereden aklına geldi?, bunu nereden çıkardın?;sie lässt nichts auf ihn \kommen ona toz kondurmuyor;auf die Welt \kommen dünyaya gelmek;auf etw/jdn zu sprechen \kommen bir şeyden/kimseden söz etmeye başlamak;hinter etw \kommen bir şeyin içyüzünü öğrenmek;durch den Zoll/eine Prüfung \kommen gümrükten/bir sınavdan geçmek;Jeans sind wieder im K\kommen blûcin yine moda oluyor;aus der Mode \kommen modası geçmek;aus dem Konzept \kommen aklı karışmak;nun komm schon! ( fam) ha(y) di gel artık!;2) (herbei\kommen) gelmek (zu -e)3) ( geschehen) gelmek, olmak;ich habe es \kommen sehen bunun geleceğini görmüştüm;das musste ja so \kommen bunun böyle olacağı belliydi zaten;es kam, wie es \kommen musste olan oldu;die Hochzeit kam für alle überraschend düğün herkese sürpriz oldu;das Schlimmste/Beste kommt erst noch bunun daha da kötüsü/iyisi var;wie kommt es, dass du...? nasıl oluyor da sen...?;ich komme aus Dortmund ben Dortmund'dan geliyorum5) ( durchqueren) gelmek (über/durch üzerinden/içinden);über Münster \kommen Münster üzerinden gelmekauf zwei Deutsche kommt ein Auto iki Alman başına bir otomobil düşerder Vorschlag kam von mir öneri benden geldi;das kommt davon! gördün mü işte!;das kommt vom Rauchen bu, sigara içmekten gelir9) ( hingehören)das Buch kommt in den Schrank kitabın yeri dolaptain Gang \kommen başlamak -
17 Kopf
Kopf m <Kopfs; Köpfe> baş, kafa; (Kopfende) başucu;Kopf stehen fam -in altı üstüne gelmek; -in aklı başından gitmek;Kopf an Kopf başa baş;Kopf hoch! cesaret!, yılmak yok!; topla kendini!;von Kopf bis Fuß tepeden tırnağa;über jemandes Kopf hinweg b-ni kaale almadan;pro Kopf kişi başına;sie ist nicht auf den Kopf gefallen o hiç de aptal değil;den Kopf hinhalten (für) -e arka çıkmak; -in suçunu üstüne almak;jemandem zu Kopf steigen b-nin başına vurmak;jemanden vor den Kopf stoßen b-ni (şiddetle) reddetmek; (Verstand) kafa, akıl;etwas im Kopf rechnen bş-i kafadan hesaplamak;fam das hältst du ja im Kopf nicht aus! bunu insanın aklı almıyor!;sich (D) etwas durch den Kopf gehen lassen bş-i düşünüp taşınmak;er hat nur Fußball im Kopf onun aklı sadece futbolda;sich (D) etwas in den Kopf setzen bş-i aklına koymak;jemandem den Kopf verdrehen b-nin aklını başından almak;den Kopf verlieren telaşa kapılmak; -
18 ум
akıl* * *маналити́ческий ум — çözümleyici / analitik zekâ
я́сность ума́ — zihin açıklığı
ум в голове́, а не в бороде́ — akıl yaşta değil, baştadır
како́й ум! — zekâ!
••быть без ума́ от кого-л. (о влюблённом) — birini çıldırasıya sevmek, birine ayılıp bayılmak
она́ без ума́ от э́той (кино)карти́ны — bu filme bayıldı
бра́ться за ум — aklını başına almak / toplamak
счита́ть в уме́ — akıldan hesap etmek
пять пи́шем, два в уме́ — beş yazıyorum, elde var iki
у меня́ э́того и в уме́ не́ было — bunu aklımın ucundan bile geçirmemiştim
ум хорошо́, а два лу́чше — погов. akıl akıldan üstündür
у него́ что на уме́, то и на языке́ — fikri ne ise zikri de odur
у него́ то́лько футбо́л на уме́ — aklı fikri futbol
сойти́ с ума́ (помешаться) — çıldırmak, delirmek, (aklını) oynatmak
с ума́ сойти́ (мо́жно)! — çıldırır insan! çıldıracağım!
ты что, с ума́ сошёл! — çıldırdın mı sen? deli misin sen?
прийти́ на ум — aklına gelmek
он с ума́ схо́дит по му́зыке — müzik delisidir
свести́ с ума́ кого-л. — çıldırtmak
её красота́ свела́ тебя́ с ума́ — kızın güzelliği (senin) aklını başından aldı
он был не в своём уме́ — aklı başında değildi
знай я, что у него́ на уме́,... — içinden geçeni bilsem...
См. также в других словарях:
aklı başına gelmek — 1) davranışlarının yanlışlığını sezerek doğru yolu bulmak O zaman her şey düzelir, erkeğin de aklı başına gelir. P. Safa 2) ayılmak, kendine gelmek Bir hastalık hâli olduğu anlaşılan bu ilk sersemlikten sonra yavaş yavaş aklı başına gelmektedir.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendine gelmek — 1) ayılmak Kendine geldiği zaman ev halkını başına toplanmış buldu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) aklı başına gelmek Sonunda kendine gelen İnce Memed hemen abasını soyundu. Y. Kemal 3) durumu düzelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklını devşirmek — aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayıkmak — nsz, hlk. Ayılmak, kendine gelmek, uyanmak, aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aymak — nsz, ar, hlk. 1) Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak ... bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. S. F. Abasıyanık 2) i, mec. Gerçeği anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıllanıvermek — nsz Çabucak aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hanya — is., öz. Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak anlamındaki Hanyayı Konyayı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanyayı Konyayı anlayacaksın. O … Çağatay Osmanlı Sözlük
uslanmak — nsz 1) Yadırganan, ayıplanan davranışlardan vazgeçmek, davranışlarına düzen vermek Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi. A. Ş. Hisar 2) Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hidayete ermek — 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. Y. Z. Ortaç 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağı (veya ayakları) suya ermek — bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük