-
1 ağırdan almak
не торопи́ться де́лать / выполня́ть что-л. неохо́тно -
2 ağırdan almak
rest on one's oars -
3 ağırdan almak
to take it easy, to play for time, to procrastinate -
4 işi ağırdan almak
v. dilly dally -
5 işi ağırdan almak
to drag one's feet -
6 ağır
тяжёлый* * *1) врз. тяжёлыйağır bir yemek — тяжёлая пи́ща
ağır hava — тяжёлый во́здух
durum pek ağır — положе́ние кра́йне тяжёлое
2) ме́дленныйağır adımlar — ме́дленные / тяжёлые шаги́
3) степе́нный, уравнове́шенный, серьёзный; рассуди́тельный4) дорого́й, це́нныйağır hediyeler — це́нные пода́рки
ağır kumaş — а) тяжёлая ткань; б) дорога́я ткань
••- ağır basmak
- ağır çekmek
- ağır davranmak
- ağır durmak
- ağır gelmek
- ağırına gitmek
- ağır işitmek
- ağır söylemek -
7 ağır
ağır [ɑːƗr] Arbeit, Krankheit, Waffen schwer; Problem, Lage schwierig; vorangehen langsam; Geruch intensiv; Schlaf fest; Worte kränkend; Mensch (yavaş) schwerfällig; (ciddî) seriös;ağır ağır adv allmählich, langsam;ağır basmak überwiegen, sich durchsetzen;ağır işitmek schwerhörig sein;ağır sıklet Boxen Schwergewicht n;ağırdan almak (-i) kein Interesse zeigen; auf die lange Bank schieben;-in ağırına gitmek fig jemanden schwer treffen, kränken
См. также в других словарях:
ağırdan almak — 1) bir işi gereken süre içinde bitirmemek, geciktirmek Görüyorsunuz ki bu soyadı konusunda benim ağırdan alışım, bir tembellik değil. M. Ş. Esendal 2) bir işi gönülsüz, isteksiz yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak sürümek — 1) verilen bir işi ağırdan almak 2) gönderilen yere isteği ile gitmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini dirhem dirhem satmak — 1) çok nazlı davranmak, ağırdan almak Hâl böyleyken yine de bilmeyenlere karşı kendini dirhem dirhem satar. H. Taner 2) özelliklerini azar azar ortaya koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağını (veya ayaklarını) sürümek — 1) verilen bir işi ağırdan almak 2) bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak 3) halk inanışına göre bir kimse gelirken ardından başkalarının da gelmesine yol açmak 4) ölmek üzere olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük