-
1 agir
v t1 faire تحرك [ta'ħarːaka]◊Il devient urgent d'agir. — أصبح من الضروري التحرك
2 تصرف [ta'sʼarːaf]◊Il a mal agi. — تصرف بسوء
3 avoir de l'effet تفاعل [ta'faːʔʼala]————————s'agirv impers1 il s'agit de qqn, de qqch تعلّق [ta'ʔʼalːaqa]◊De quoi s'agit-il ? — بماذا يتعلق الامر؟
2 il s'agit de يجب [ja׳ӡib]◊Il s'agit de résoudre le problème rapidement. — يجب حل المشكلة بسرعة
* * *v t1 faire تحرك [ta'ħarːaka]◊Il devient urgent d'agir. — أصبح من الضروري التحرك
2 تصرف [ta'sʼarːaf]◊Il a mal agi. — تصرف بسوء
3 avoir de l'effet تفاعل [ta'faːʔʼala] -
2 agir
اشتغل فيهانتهجتصرففعلقاضى -
3 ağır
بطيءبهرجخمدفررديءزخمزنخسنخسهكعزيزعطنعفنغالغليفاسدقيممتراخمتعفنمتلكئمتوانمخمنفيسوازن -
4 ağır
1. بطيء [بَطِيء]Anlamı: davranış yavaş olan2. بهرج [بَهْرَج]Anlamı: kokuda çirkin3. خم [خَمّ]Anlamı: kokuda çirkin4. دفر [دَفِر]Anlamı: kokuda çirkin5. رديء [رَدِيء]Anlamı: kokuda çirkin6. زخم [زَخِم]Anlamı: kokuda çirkin7. زنخ [زَنِخ]Anlamı: kokuda çirkin8. سنخ [سَنِخ]Anlamı: kokuda çirkin9. سهك [سَهِك]Anlamı: kokuda çirkin10. عزيز [عَزِيز]Anlamı: çok kimetli bir şey11. عطن [عَطِن]Anlamı: kokuda çirkin12. عفن [عَفِن]Anlamı: kokuda çirkin13. غال [غالٍ]Anlamı: çok kimetli bir şey14. غلي [غَلِيّ]Anlamı: çok kimetli bir şey15. قيم [قَيِّم]Anlamı: çok kimetli bir şey16. متراخ [مُتَرَاخٍ]Anlamı: davranış yavaş olan17. متعفن [مُتَعَفِّن]Anlamı: kokuda çirkin18. متلكئ [مُتَلَكِّئ]Anlamı: davranış yavaş olan19. متوان [مُتَوَانٍ]Anlamı: davranış yavaş olan20. مخم [مُخِمّ]Anlamı: kokuda çirkin21. نفيس [نَفِيس]Anlamı: çok kimetli bir şey22. وازن [وازِن]Anlamı: tartıda çok çeken, hafif karşıtı -
5 ağır kanlı
1. بغيض [بَغِيض]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi2. كريه [كَرِيه]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi3. مبغوض [مَبْغُوض]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi4. مذموم [مَذْمُوم]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi5. مقيت [مَقيت]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi6. مكروه [مَكْرُوه]Anlamı: hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, duygulanmış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi -
6 ağır ayak
حامل -
7 ağır başlı
حكيمرصينركينعمارلبيبمتزنمتعقلموزونوقور -
8 ağır başlılık
اتزانرصانةوقار -
9 ağır kanlı
بغيضكريهمبغوضمذموممقيتمكروه -
10 ağır ayak
حامل [حامِل]Anlamı: doğurması yakın (gebe kadın) -
11 ağır başlı
1. حكيم [حَكِيم]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse2. رصين [رَصِين]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse3. ركين [رَكِين]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse4. لبيب [لَبِيب]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse5. متزن [مُتَّزِن]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse6. متعقل [مُتَعَقِّل]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse7. موزون [مَوْزُون]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse8. وقور [وَقُور]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse9. عمار [عَمَّار]Anlamı: davranışları ölçülü, olgun kimse -
12 ağır başlılık
1. اتزان [اِتِّزان]Anlamı: olgunluk durumu ve ciddiyet2. رصانة [رَصَانَة]Anlamı: olgunluk durumu ve ciddiyet3. وقار [وَقَار]Anlamı: olgunluk durumu ve ciddiyet -
13 s'agir
v impers1 il s'agit de qqn, de qqch تعلّق [ta'ʔʼalːaqa]◊De quoi s'agit-il ? — بماذا يتعلق الامر؟
2 il s'agit de يجب [ja׳ӡib]◊Il s'agit de résoudre le problème rapidement. — يجب حل المشكلة بسرعة
-
14 dürzü
1. أزعر [أَزْعَر]2. حقير [حَقِير]3. خاسئ [خاسئ]4. خسيس [خَسِيس]5. دنيء [دَنِيء]6. دني [دَنِيّ]7. دون [دُون]8. ذليل [ذَلِيل]9. سافل [سافِل]10. ساقط [ساقِط]11. شرير [شِرِّير]12. شقي [شَقِيّ]13. لئيم [لَئِيم]14. ملط [مِلْط]15. منحط [مُنْحَطّ]16. مهين [مَهِين]17. وضيع [وَضِيع] -
15 lök
1. إمر [إِمَّر]Anlamı: ağır, hantal olan2. أهبل [أَهْبَل]Anlamı: ağır, hantal olan3. بارد [بارِد]Anlamı: ağır, hantal olan4. بليد [بَلِيد]Anlamı: ağır, hantal olan5. خامل [خامِل]Anlamı: ağır, hantal olan6. كسل [كَسِل]Anlamı: ağır, hantal olan7. كسلان [كَسْلان]Anlamı: ağır, hantal olan8. كسول [كَسُول]Anlamı: ağır, hantal olan9. مأفون [مَأْفُون]Anlamı: ağır, hantal olan10. متبلد [مُتَبَلِّد]Anlamı: ağır, hantal olan11. متثاقل [مُتَثَاقِل]Anlamı: ağır, hantal olan12. متكاسل [مُتَكَاسِل]Anlamı: ağır, hantal olan13. مغفل [مُغَفَّل]Anlamı: ağır, hantal olan -
16 güç
1. أزر [أَزْر]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet2. إمكان [إِمْكان]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet3. إياد [إِيَاد]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet4. أيد [أَيْد]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet5. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet6. اقتدار [اِقْتِدار]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet7. بأس [بَأْس]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet8. تمكن [تَمَكُّن]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet9. جبر [جَبْر]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet10. حول [حَوْل]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet11. زور [زُور]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet12. شاق [شاقّ]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül13. شدة [شِدَّة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet14. شوكة [شَوْكَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet15. صبر [صَبْر]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet16. صعب [صَعْب]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül17. طائل [طائِل]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet18. طائلة [طائِلَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet19. طاقة [طاقَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet20. طوق [طَوْق]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet21. طول [طَوْل]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet22. عسر [عَسِر]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül23. عسير [عَسِير]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül24. قابلية [قابِلِيَّة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet25. قبل [قِبَل]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet26. قدرة [قُدْرَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet27. متعذر [مُتَعَذِّر]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül28. متعسر [مُتَعَسِّر]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül29. مراس [مِرَاس]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet30. مرة [مِرَّة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet31. مستصعب [مُسْتَصْعَب]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül32. معقد [مُعَقَّد]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül33. مقدرة [مَقْدِرَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet34. مقدور [مَقْدُور]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet35. مكنة [مُكْنَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet36. منعة [مَنْعَة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet37. منة [مُنَّة]Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet38. نكير [نَكِير]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül39. عويص [عَوِيص]Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül -
17 bukağı
1. شكال [شِكَال]2. صفد [صَفَد]3. غل [غُلّ]4. قيد [قَيْد]5. كابح [كابِح]6. كبل [كَبْل]7. نكل [نِكْل]8. وثاق [وَثَاق]9. عقال [عِقَال] -
18 ezmek
1. خبط [خَبَطَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek2. داس [داسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek3. دهس [دَهَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek4. رهس [رَهَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek5. قمع [قَمَعَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek6. لت [لَتَّ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek7. هرس [هَرَسَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek8. وطئ [وَطِئَ]Anlamı: ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek -
19 vakur
1. حكيم [حَكِيم]Anlamı: ağır başlı2. رصين [رَصِين]Anlamı: ağır başlı3. ركين [رَكِين]Anlamı: ağır başlı4. متزن [مُتَّزِن]Anlamı: ağır başlı5. متعقل [مُتَعَقِّل]Anlamı: ağır başlı6. موزون [مَوْزُون]Anlamı: ağır başlı7. وقور [وَقُور]Anlamı: ağır başlı8. عمار [عَمَّار]Anlamı: ağır başlı -
20 ciddiyet
1. جدية [جِدِّيَّة]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik2. جسامة [جَسَامَة]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik3. حراجة [حَرَاجَة]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik4. خطورة [خُطُورَة]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik5. شأن [شَأْن]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik6. عظم [عِظَم]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik7. قدر [قَدْر]Anlamı: ağır başlılık, ciddîlik
См. также в других словарях:
agir — agir … Dictionnaire des rimes
agir — [ aʒir ] v. <conjug. : 2> • 1450; lat. agere I ♦ V. intr. 1 ♦ Poursuivre (en justice). Agir par voie de requête, d assignation. 2 ♦ (XVIe) Faire qqch., avoir une activité qui transforme plus ou moins ce qui est. « Nous sommes nés pour agir… … Encyclopédie Universelle
agir — AGIR. v. n. Faire quelque chose. Il n est jamais sans agir. f♛/b] Il signifie aussi, Opérer, produire quelque effet, faire quelque impression. C est un remède qui agit puissamment. Le feu agit sur tous les métaux. Les Philosophes prétendent que… … Dictionnaire de l'Académie Française 1798
AGIR — est une association d élus qui réunit des autorités organisatrices de transport, quel que soit leur exploitant, ainsi que des entreprises de transport indépendantes, c est à dire sans lien significatif avec un groupe français ou étranger… … Wikipédia en Français
agir — AGIR. v. n. Faire quelque chose quelle qu elle soit, & en quelque maniere que ce soit. Cet homme agira en temps & lieu. le remede n a point encore agi, le temps d agir est pressant, vous avez la liberté d agir. on ne fait rien si l on n agit.… … Dictionnaire de l'Académie française
agir — Agir, Il vient de Ago, agis. Agir personnellement, Condicere. Agir criminellement, Actionem criminose intendere. Agir criminellement d une chose civile, Criminose intendere quod ciuilem persecutionem habet. Agir en matiere d injures, Iniuriarum… … Thresor de la langue françoyse
Agir — (Бенидорм,Испания) Категория отеля: 4 звездочный отель Адрес: Avenida Mediterráneo, 11, 03503 Б … Каталог отелей
Agir — steht für: den Namen eines von Michel Hollard gegründeten Agentennetzes im Zweiten Weltkrieg den Namen des Gas Pipelineprojekts AGIR Diese Seite ist eine Begriffsklärung zur Unterscheidung mehrerer … Deutsch Wikipedia
Ägir — Ägir, nordischer Mythos: Gott des Meeres, Gatte der Ran. Ägir gibt den Göttern ein Gelage, das in der Liederedda (»Lokasenna« und »Hymirlied«) dargestellt ist … Universal-Lexikon
Agir — (nord. Myth.), so v.w. Äger … Pierer's Universal-Lexikon
Ägir — (v. altnord. á, »Wasser«, got. ahwa, also der »Wassermann«), in der nord. Mythologie der dämonische Beherrscher des Meeres, war nach späterm Mythus der Sohn des Riesen Forníotr. Er heißt auch Gymir und Hlér und sein Wohnort Hlésey (jetzt Lässöe… … Meyers Großes Konversations-Lexikon