-
61 ölüsü ortada kalmak
не́кому его́ похорони́ть -
62 örs ve çekiş arasında kalmak
находи́ться ме́жду мо́лотом и накова́льней -
63 parmağı ağzında kalmak
быть в недоуме́нии; рази́нуть рот от удивле́ния -
64 ramak kalmak
чуть бы́ло, ещё немно́го и..., едва́ не... -
65 sebepsiz kalmak
оказа́ться на мели́, обедне́ть -
66 sokakta kalmak
не име́ть жилья́, жить на у́лице -
67 sol tarafından kalmak
встать с ле́вой ноги́; встать не с той ноги́ -
68 sözde kalmak
-
69 su içinde kalmak
весь в поту́ -
70 şap gibi kalmak
-
71 takılıp kalmak
смотре́ть не отрыва́я глаз -
72 tuttuğu dal elinde kalmak
оста́ться ни с чем -
73 üstünde kalmak
а) (това́р и т. п.) остава́ться за челове́ком, предложи́вшим наивы́сшую / после́днюю це́ну (о товаре и т. п.)б) обвиня́ться -
74 üstüne kalmak
лечь на чьи-л. пле́чи (о заботах, делах и т. п.) -
75 üzerinde kalmak
а) остава́ться за тем, кто предложи́л наивы́сшую / после́днюю це́ну (о товаре и т. п.)б) остава́ться за кем (о неприятном поручении и т. п.) -
76 yanına kâr kalmak
остава́ться безнака́занным -
77 yaya kalmak
а) лиша́ться помо́щникаб) не име́ть успе́ха (в своих делах и т. п.) -
78 yerde kalmak
не име́ть уваже́ния -
79 yerinde kalmak
а) остава́ться на [пре́жнем] ме́стеб) не изменя́ться (о службе, месте службы; должности, чине) -
80 geç kalmak
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > geç kalmak
См. также в других словарях:
kalmak — kalmak, bırakmak I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410; I I, 25, 250; III, 30, 49, 156 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
payidar kalmak (veya olmak) — kalmak, yok olmamak, yaşamak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — çin ve moğul cinsinden bir ulus ismi dir, kalmuk dahi denir … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkada kalmak — 1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkaya kalmak — geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne hasret kalmak — (bir şeyin) o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük