-
1 kalmak
v. stay, remain, continue, keep, stand, fail, be left, be left over, abide, bed, come to, devolve, flunk, keep to, leave, put up, refuge, rest with, room, sleep, stop, survive, tarry, wait* * *remain -
2 kalmak niyetiyle yerleş
dig in -
3 kalmak
"to remain; to be left; to be left behind; to be left over; to stay; to put up; to stick around; to be, to spend time; (sýnavda) to fail; (yaðmur, vb.) to stop, to cease; to be postponed (to/until); to fall to (sb); to descend from sb/sth, to be inherited" -
4 kalmak
",-ır 1. to remain, be left; to be left over. 2. to stay (in a place temporarily). 3. to come to a halt, reach a standstill. 4. to fail (a class). 5. /a/ to be postponed to. 6. /a/ (for a matter) to be entrusted to (someone). 7. /a, dan/ (for something) to be left to (someone) by (someone else). 8. /dan/ to be kept from doing (something). 9. /la/ to be content with, go no further than. kala kala only..., no more than... (is left): Gelmesine kala kala bir gün kaldı. There´s only one day left until she comes. kaldı ki moreover, furthermore. kalsa/kalırsa /a/ 1. if you ask (my/his/her) opinion. 2. if it were left up to (someone). Kalsın. 1. Let´s leave it for the time being. 2. I´ve decided I don´t want it. kalır yeri olmamak /dan/ to be at least as good as." -
5 evde kalmak
evde kalmak (gece)v. sleep in -
6 ter içinde kalmak
ter içinde kalmak (at)v. lather -
7 hayatta kalmak
v. survive, keep alive, live* * *survive -
8 maruz kalmak
v. be exposed, be subject of, experience, catch, fall into, incur, be liable to, sustain* * *suffer -
9 sağ kalmak
v. survive* * *survive -
10 sessiz kalmak
v. keep quiet!, be silent, hold one's peace* * *be silent -
11 aklı kalmak
be wraped up in -
12 akılda kalmak
v. stick in the mind -
13 altta kalmak
go to the wall -
14 altında kalmak
v. swallow, sit down under -
15 anonim kalmak
v. remain anonymous -
16 apışıp kalmak
v. be gravelled, be nonplused, be baffled, straddle -
17 arka plânda kalmak
v. keep back -
18 arkadaş kalmak
v. keep friends -
19 askıda kalmak
tremble in the balance -
20 ayakta kalmak
v. keep up
См. также в других словарях:
kalmak — kalmak, bırakmak I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410; I I, 25, 250; III, 30, 49, 156 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
payidar kalmak (veya olmak) — kalmak, yok olmamak, yaşamak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — çin ve moğul cinsinden bir ulus ismi dir, kalmuk dahi denir … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkada kalmak — 1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkaya kalmak — geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüne hasret kalmak — (bir şeyin) o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük