-
1 ачылу
açılmak -
2 come undone
açılmak, çözülmek -
3 open oneself
açılmak, içini dökmek -
4 come undone
açılmak, çözülmek -
5 open oneself
açılmak, içini dökmek -
6 تفتح
açılmak; çiçeklenmek -
7 حبر
açılmak; âlim; arif; bezemek; coşmak; ferah; ferahlamak; ferahlanmak; ferahlık; haz; hazzetmek; hoşlanmak; hoşlaşmak; keyif; kıvanç; kıvanmak; malumatlı; memnuniyet; memnunluk; mutluluk; mürüvvet; mürekkep; neşe; sevinç; zevk -
8 حسن
açılmak; âlâ; aynalı; bezemek; cici; görkem; güzel; güzellik; iyi; keleş; kıyak; zariflik -
9 خلص
açılmak; adam; arılaşmak; arkadaş; ahbab; arıtmak; ayıklamak; dost; durulmak; kafadar; saflaştırmak; yâr; yoldaş -
10 راق
açılmak; arılaşmak; durulmak; eğitimli; gelişkin -
11 صفا
açılmak; arılaşmak; durulmak -
12 aufbrechen
açılmakkırıp açmakyola koyulmak -
13 aufgehen
açılmakdoğmak (güneş) -
14 aufheitern
açılmak (hava)neşelendirmek -
15 выходить
iyileştirmek; yetiştirmek; inmek; ayrılmak,çekilmek; olmak,çıkmak; (pencere vb.) açılmak,bakmak,nazır olmak; tükenmek,suyunu çekmek; tüketmek* * *I выход`итьнесов.; сов. - вы́йтивыходить из больни́цы — перен. hastaneden çıkmak
выходить из-за стола́ — masa / sofra başından kalkmak
выходить со ста́нции (о поезде) — перен. (istasyondan) kalkmak
выходить из войны́ — перен. savaştan / harpten çıkmak
вы́йти из кри́зиса — перен. bunalımdan çıkmak
выходить на у́лицу (о массах) — sokağa / dışarı çıkmak; sokaklara dökülmek
выходить в мо́ре — denize çıkmak
выходить в откры́тое мо́ре — denize açılmak
выходить на охо́ту — ava çıkmak
выходить на лов ры́бы — balığa çıkmak
выходить на сце́ну — sahneye çıkmak
выходить на мировы́е ры́нки — dünya pazarlarına açılmak
выходить на рабо́ту — işbaşı yapmak
выходить на телеэкра́ны (о фильме) — ekrana gelmek
вы́шел но́вый журна́л — yeni bir dergi çıktı
две соро́чки из э́того не вы́йдут — bundan iki gömlek çıkmaz
2) (становиться, делаться кем-л.) olmakиз него́ вы́йдет хоро́ший врач — iyi bir doktor olur
челове́ка из него́ не вы́йдет — adam olmaz
геро́й из него́ не вы́йдет — onda kahraman olacak hal yok
выходить победи́телем из чего-л. — galip çıkmak
3) ( получаться) olmak; çıkmakничего́ у него́ не вы́йдет — bir şey başaramaz:
из э́того ничего́ не вы́йдет — bundan bir şey çıkmaz
не вы́йдет! — sökmez!
вы́шло так, как я сказа́л — dediğim çıktı
э́тот сни́мок не вы́шел — bu fotoğraf (iyi) olmadı
сни́мок хорошо́ вы́шел — resim iyi çıktı
как бы чего́ не вы́шло — bir şey olmasın
как же так вы́шло, что... — nasıl oldu da...
4) тк. несов. bakmak; açılmakко́мната выхо́дит о́кнами в сад — odanın pencereleri bahçeye bakar
дверь выхо́дит в коридо́р — kapı koridora açılır
доро́га выхо́дит на шоссе́ — yol şoseye kavuşur / çıkar
5) ( замуж) varmakвыходить за кого-л. — birine varmak
6) тк. сов. ( происходить)...dan olmak, içinden çıkmak / gelmekон вы́шел из крестья́н — köylüdendir, köylü içinden çıkmıştı
он вы́шел из наро́да — halkın içinden yetişmişti
7) ( расходоваться) tükenmek, suyunu çekmek; harcamak, tüketmekу нас вы́шел весь бензи́н — benzinimiz tükendi
у нас выхо́дит мно́го дров — çok odun harcarız
••выходить из берего́в — taşmak
вы́йти из заколдо́ванного круга — kısır döngüden kurtulmak
выходить из себя́ — çileden çıkmak
умо́м он не вы́шел — akıldan yana züğürttür
она́ лицо́м не вы́шла — çehre züğürdüdür
э́та те́ма выхо́дит за ра́мки нашего сообще́ния — bu konu tebliğimizin çerçevesini aşmaktadır
II в`ыходитьна́ша кома́нда вы́шла вперёд — takımımız öne / ileri geçti
сов., см. выхаживать -
16 развертываться
несов.; сов. - разверну́ться1) (о скатанном, сложенном, завёрнутом) açılmakсвёрток разверну́лся — paket açıldı
2) воен. ( располагаться в ширину по линии фронта) açılmak3) перен., разг. ( проявлять себя) neye kadir olduğunu göstermek4) перен. ( принимать широкий размах) büyük boyutlar kazanmak, geniş ölçüler almakэ́то движе́ние бу́дет разве́ртываться и в дальне́йшем — bu hareket ileride de yayılıp gelişecektir
5) ( делать поворот) (geri) dönüş yapmakсамолёт разверну́лся на 180 гра́дусов — uçak yarım dönüş yaptı
-
17 раскрываться
несов.; сов. - раскры́ться1) врз açılmakе́сли ребёнок раскро́ется, мо́жет простуди́ться — çocuk açılırsa üşütebilir
раскры́ться перед дру́гом — перен. dostuna açılmak
2) перен. ( обнаруживаться) ortaya / meydana çıkmak -
18 burst open
açılıvermek* * *(to open suddenly or violently: The door burst open and she rushed in.) birdenbire açılmak, pat diye açılmak -
19 put to sea
denize açılmak* * *(to leave the land or a port: They planned to put to sea the next day.) denize açılmak -
20 sail
n. yelken, yelkenler, yelkenli gemi, denize açılma, gemi ile yolculuk, yeldeğirmeni kanadı————————v. denize açılmak, yelkenli ile gitmek, gemi ile yol almak, havada süzülmek, uçmak, gururla hareket etmek, yüzdürmek, uçurmak* * *1. denizde yol al (v.) 2. yelken (n.)* * *[seil] 1. noun1) (a sheet of strong cloth spread to catch the wind, by which a ship is driven forward.) yelken2) (a journey in a ship: a sail in his yacht; a week's sail to the island.) deniz yolculuğu3) (an arm of a windmill.) yel değirmeni kanadı2. verb1) ((of a ship) to be moved by sails: The yacht sailed away.) yelkenle yol almak, seyretmek2) (to steer or navigate a ship or boat: He sailed (the boat) to the island.) gemi kullanmak3) (to go in a ship or boat (with or without sails): I've never sailed through the Mediterranean.) gemiyle yolculuk etmek4) (to begin a voyage: The ship sails today; My aunt sailed today.) yelken açmak, denize açılmak, yola çıkmak5) (to travel on (the sea etc) in a ship: He sailed the North Sea.) deniz yolculuğu yapmak, gitmek6) (to move steadily and easily: Clouds sailed across the sky; He sailed through his exams; She sailed into the room.) süzülmek, süzülüp gitmek•- sailing
- sailing-
- sailor
- in full sail
См. также в других словарях:
açılmak — I, 193, 194; II, 71, 122bkz: açl ınmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açılmak — nsz 1) Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Anayasa 2) Renk koyuluğunu yitirmek Perdenin rengi açıldı. 3) Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak Ateşi düşünce hasta açıldı. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahis açmak (veya açılmak) — belli bir konuda konuşmaya başlamak (başlanılmak) Senden bahis açılmadıkça susmak isterim. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
gedik açılmak — giderilmesi çok güç bir eksiklik veya açık ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava açmak (veya açılmak) — bulutlar dağılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabak çiçeği gibi açılmak — utangaçlıktan çabucak sıyrılarak aşırı ölçüde serbest davranmak Komşular, kabak çiçeği gibi açıldı, ne malmış meğer diyorlardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahtı açılmak — talihi dönüp uygun duruma veya arzulanan sonuca gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
imara açılmak — yapılaşma yasağı olan bir yerin üzerine yapı yapılmasına izin vermek Boğaziçi sırtları imara açıldı. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihni açılmak — kavrayışı, anlayışı çoğalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çenesi açılmak — durmadan konuşmak, gevezelik etmek Sabahtan akşama kadar uyukluyorsun, gece olunca çenen açılıyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöhret kapısı açılmak — meşhur olmaya başlamak Konser gezileri bizim üstada şöhret kapılarını ardına kadar açtı. N. Nadi … Çağatay Osmanlı Sözlük