Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

açılmak

  • 1 ачылу

    açılmak

    Татарча-Төрекчә сүзлек > ачылу

  • 2 come undone

    açılmak, çözülmek

    English-Turkish dictionary > come undone

  • 3 open oneself

    açılmak, içini dökmek

    English-Turkish dictionary > open oneself

  • 4 come undone

    açılmak, çözülmek

    English-Turkish dictionary > come undone

  • 5 open oneself

    açılmak, içini dökmek

    English-Turkish dictionary > open oneself

  • 6 تفتح

    açılmak; çiçeklenmek

    Arabic-Turkish dictionary > تفتح

  • 7 حبر

    açılmak; âlim; arif; bezemek; coşmak; ferah; ferahlamak; ferahlanmak; ferahlık; haz; hazzetmek; hoşlanmak; hoşlaşmak; keyif; kıvanç; kıvanmak; malumatlı; memnuniyet; memnunluk; mutluluk; mürüvvet; mürekkep; neşe; sevinç; zevk

    Arabic-Turkish dictionary > حبر

  • 8 حسن

    açılmak; âlâ; aynalı; bezemek; cici; görkem; güzel; güzellik; iyi; keleş; kıyak; zariflik

    Arabic-Turkish dictionary > حسن

  • 9 خلص

    açılmak; adam; arılaşmak; arkadaş; ahbab; arıtmak; ayıklamak; dost; durulmak; kafadar; saflaştırmak; yâr; yoldaş

    Arabic-Turkish dictionary > خلص

  • 10 راق

    açılmak; arılaşmak; durulmak; eğitimli; gelişkin

    Arabic-Turkish dictionary > راق

  • 11 صفا

    açılmak; arılaşmak; durulmak

    Arabic-Turkish dictionary > صفا

  • 12 aufbrechen

    açılmak
    kırıp açmak
    yola koyulmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > aufbrechen

  • 13 aufgehen

    açılmak
    doğmak (güneş)

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > aufgehen

  • 14 aufheitern

    açılmak (hava)
    neşelendirmek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > aufheitern

  • 15 выходить

    iyileştirmek; yetiştirmek; inmek; ayrılmak,
    çekilmek; olmak,
    çıkmak; (pencere vb.) açılmak,
    bakmak,
    nazır olmak; tükenmek,
    suyunu çekmek; tüketmek
    * * *
    I выход`ить
    несов.; сов. - вы́йти
    1) врз çıkmak; inmek (из вагона и т. п.); ayrılmak, çekilmek, istifa etmek ( из организации)

    выходить из больни́цы — перен. hastaneden çıkmak

    выходить из-за стола́ — masa / sofra başından kalkmak

    выходить со ста́нции (о поезде)перен. (istasyondan) kalkmak

    выходить из войны́ — перен. savaştan / harpten çıkmak

    вы́йти из кри́зиса — перен. bunalımdan çıkmak

    выходить на у́лицу (о массах) — sokağa / dışarı çıkmak; sokaklara dökülmek

    выходить в мо́ре — denize çıkmak

    выходить в откры́тое мо́ре — denize açılmak

    выходить на охо́ту — ava çıkmak

    выходить на лов ры́бы — balığa çıkmak

    выходить на сце́ну — sahneye çıkmak

    выходить на мировы́е ры́нки — dünya pazarlarına açılmak

    выходить на рабо́ту — işbaşı yapmak

    выходить на телеэкра́ны (о фильме)ekrana gelmek

    вы́шел но́вый журна́л — yeni bir dergi çıktı

    две соро́чки из э́того не вы́йдут — bundan iki gömlek çıkmaz

    2) (становиться, делаться кем-л.) olmak

    из него́ вы́йдет хоро́ший врач — iyi bir doktor olur

    челове́ка из него́ не вы́йдет — adam olmaz

    геро́й из него́ не вы́йдет — onda kahraman olacak hal yok

    выходить победи́телем из чего-л.galip çıkmak

    3) ( получаться) olmak; çıkmak

    ничего́ у него́ не вы́йдет — bir şey başaramaz:

    из э́того ничего́ не вы́йдет — bundan bir şey çıkmaz

    не вы́йдет! — sökmez!

    вы́шло так, как я сказа́л — dediğim çıktı

    э́тот сни́мок не вы́шел — bu fotoğraf (iyi) olmadı

    сни́мок хорошо́ вы́шел — resim iyi çıktı

    как бы чего́ не вы́шло — bir şey olmasın

    как же так вы́шло, что... — nasıl oldu da...

    4) тк. несов. bakmak; açılmak

    ко́мната выхо́дит о́кнами в сад — odanın pencereleri bahçeye bakar

    дверь выхо́дит в коридо́р — kapı koridora açılır

    доро́га выхо́дит на шоссе́ — yol şoseye kavuşur / çıkar

    5) ( замуж) varmak

    выходить за кого-л.birine varmak

    6) тк. сов. ( происходить)...dan olmak, içinden çıkmak / gelmek

    он вы́шел из крестья́н — köylüdendir, köylü içinden çıkmıştı

    он вы́шел из наро́да — halkın içinden yetişmişti

    7) ( расходоваться) tükenmek, suyunu çekmek; harcamak, tüketmek

    у нас вы́шел весь бензи́н — benzinimiz tükendi

    у нас выхо́дит мно́го дров — çok odun harcarız

    ••

    выходить из берего́в — taşmak

    вы́йти из заколдо́ванного круга — kısır döngüden kurtulmak

    выходить из себя́ — çileden çıkmak

    умо́м он не вы́шел — akıldan yana züğürttür

    она́ лицо́м не вы́шла — çehre züğürdüdür

    э́та те́ма выхо́дит за ра́мки нашего сообще́ния — bu konu tebliğimizin çerçevesini aşmaktadır

    на́ша кома́нда вы́шла вперёд — takımımız öne / ileri geçti

    II в`ыходить
    сов., см. выхаживать

    Русско-турецкий словарь > выходить

  • 16 развертываться

    несов.; сов. - разверну́ться
    1) (о скатанном, сложенном, завёрнутом) açılmak

    свёрток разверну́лся — paket açıldı

    3) перен., разг. ( проявлять себя) neye kadir olduğunu göstermek
    4) перен. ( принимать широкий размах) büyük boyutlar kazanmak, geniş ölçüler almak

    э́то движе́ние бу́дет разве́ртываться и в дальне́йшем — bu hareket ileride de yayılıp gelişecektir

    5) ( делать поворот) (geri) dönüş yapmak

    самолёт разверну́лся на 180 гра́дусов — uçak yarım dönüş yaptı

    Русско-турецкий словарь > развертываться

  • 17 раскрываться

    несов.; сов. - раскры́ться
    1) врз açılmak

    е́сли ребёнок раскро́ется, мо́жет простуди́ться — çocuk açılırsa üşütebilir

    раскры́ться перед дру́гом — перен. dostuna açılmak

    2) перен. ( обнаруживаться) ortaya / meydana çıkmak

    Русско-турецкий словарь > раскрываться

  • 18 burst open

    açılıvermek
    * * *
    (to open suddenly or violently: The door burst open and she rushed in.) birdenbire açılmak, pat diye açılmak

    English-Turkish dictionary > burst open

  • 19 put to sea

    denize açılmak
    * * *
    (to leave the land or a port: They planned to put to sea the next day.) denize açılmak

    English-Turkish dictionary > put to sea

  • 20 sail

    n. yelken, yelkenler, yelkenli gemi, denize açılma, gemi ile yolculuk, yeldeğirmeni kanadı
    ————————
    v. denize açılmak, yelkenli ile gitmek, gemi ile yol almak, havada süzülmek, uçmak, gururla hareket etmek, yüzdürmek, uçurmak
    * * *
    1. denizde yol al (v.) 2. yelken (n.)
    * * *
    [seil] 1. noun
    1) (a sheet of strong cloth spread to catch the wind, by which a ship is driven forward.) yelken
    2) (a journey in a ship: a sail in his yacht; a week's sail to the island.) deniz yolculuğu
    3) (an arm of a windmill.) yel değirmeni kanadı
    2. verb
    1) ((of a ship) to be moved by sails: The yacht sailed away.) yelkenle yol almak, seyretmek
    2) (to steer or navigate a ship or boat: He sailed (the boat) to the island.) gemi kullanmak
    3) (to go in a ship or boat (with or without sails): I've never sailed through the Mediterranean.) gemiyle yolculuk etmek
    4) (to begin a voyage: The ship sails today; My aunt sailed today.) yelken açmak, denize açılmak, yola çıkmak
    5) (to travel on (the sea etc) in a ship: He sailed the North Sea.) deniz yolculuğu yapmak, gitmek
    6) (to move steadily and easily: Clouds sailed across the sky; He sailed through his exams; She sailed into the room.) süzülmek, süzülüp gitmek
    - sailing
    - sailing-
    - sailor
    - in full sail

    English-Turkish dictionary > sail

См. также в других словарях:

  • açılmak — I, 193, 194; II, 71, 122bkz: açl ınmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • açılmak — nsz 1) Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Anayasa 2) Renk koyuluğunu yitirmek Perdenin rengi açıldı. 3) Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak Ateşi düşünce hasta açıldı. 4) e… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bahis açmak (veya açılmak) — belli bir konuda konuşmaya başlamak (başlanılmak) Senden bahis açılmadıkça susmak isterim. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gedik açılmak — giderilmesi çok güç bir eksiklik veya açık ortaya çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hava açmak (veya açılmak) — bulutlar dağılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabak çiçeği gibi açılmak — utangaçlıktan çabucak sıyrılarak aşırı ölçüde serbest davranmak Komşular, kabak çiçeği gibi açıldı, ne malmış meğer diyorlardı. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bahtı açılmak — talihi dönüp uygun duruma veya arzulanan sonuca gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • imara açılmak — yapılaşma yasağı olan bir yerin üzerine yapı yapılmasına izin vermek Boğaziçi sırtları imara açıldı. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zihni açılmak — kavrayışı, anlayışı çoğalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çenesi açılmak — durmadan konuşmak, gevezelik etmek Sabahtan akşama kadar uyukluyorsun, gece olunca çenen açılıyor. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şöhret kapısı açılmak — meşhur olmaya başlamak Konser gezileri bizim üstada şöhret kapılarını ardına kadar açtı. N. Nadi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»