-
1 Allahtan
1) сла́ва Бо́гуyağmur başladı, Allahtan şemsiyeyi yanıma almıştım — пошёл дождь, сла́ва Бо́гу, я взяла́ с собо́й зо́нтик;
2) от рожде́ньяgözleri Allahtan sürmeli — у неё глаза́ от рожде́нья [как] насурьмлённые
-
2 Allahtan bulsun!
пусть его́ Алла́х нака́жет! ( а не я) -
3 Allahtan kork!
побо́йся Бо́га!, не де́лай э́того!, не соверша́й греха́! -
4 Allahtan korkmaz
бесчелове́чный, жесто́кий; тира́н -
5 Allah
алла́х (м)* * *1) Алла́х, Бог2) бу́дучи пе́рвым компоне́нтом изафе́та, уси́ливает значе́ние второ́го компоне́нтаAllahın ayazinda — в лю́тый моро́з
Allahın günü — ка́ждый Бо́жий день
Allahın tembeli — отъя́вленный ло́дырь
••Allah bilir ama kul da sezer — посл. Алла́х зна́ет, а его́ раб дога́дывается
Allah dağına göre kar verir — посл. Госпо́дь Бог раздаёт го́ре / печа́ль / боле́зни и т. п. ка́ждому сто́лько, ско́лько он вы́держит
Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz — посл. чему́ быть, того́ не минова́ть
Allah herkesin gönlüne göre versin — погов. ка́ждый полу́чит то, чего́ он заслу́живает
Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış — посл. дру́жба дру́жбой, а де́нежки врозь
Allah kazadan belâdan saklasın — погов. упаси́, Алла́х, от вся́кой напа́сти
Allahtan korkayandan korkmalı — погов. бо́йся того́, кто не бои́тся Алла́ха
Allah sağ eli / gözü sol ele / göze muhtaç etmesin — погов. не приведи́, Алла́х, прибега́ть к по́мощи бли́зких
- Allahım- Allah ne de yakışmış!- Allahtan- Allah akıl fikir versin!
- Allah akıllar versin!
- Allah Allah
- Allah aratmasın
- Allah artırsın
- Allah aşkına
- Allah bağışlasın
- Allah belâsını versin!
- Allah beterinden saklasın
- Allah beterind esirgesin - Allah büyük
- Allah canını alsın!
- Allah cezasını versin!
- Allah derim
- Allah dört gözden ayırmasın
- Allah düşmanıma vermesin
- Allah ecir sabır versin
- Allah eksik etmesin
- Allah eksikliğini göstermesin
- Allah emeklerini eline versin
- Allah etmesin
- Allah evi
- Allah gecinden versin
- Allah göstermesin
- Allah hakkı için
- Allahın hikmeti
- Allah hoşnut olsun
- Allah için
- Allah inandırsın
- Allah seni inandırsın
- Allah sizi inandırsın
- Allah kabul etsin
- Allah kahretsin!
- Allah kavuştursun
- Allah kerim
- Allahtan kork!
- Allahtan korkmaz
- Allah lâyığını versin
- Allah manda şifalığı versin
- Allah mübarek etsin!
- Allah ne verdiyse
- Allah ömürler versin
- Allah rahatlık versin!
- Allah rahmet eylesin!
- Allah rızası için
- Allah selâmet versin
- Allahını seversen
- Allah son gürlüğü versin
- Allaha şükür
- Allah taksimi
- Allah utandırmasın
- Allah vere
- Allah vere de
- Allah vergisi
- Allah vermesin
- Allah versin
- Allah yarattı dememek -
6 Allah
а1) Алла́х, бог2) будучи первым компонентом сочетания, усиливает значение второго компонентаAllahın ayazında — в лю́тый моро́з
Allahın kırı — бескра́йняя степь
Allahın tembeli — отъя́вленный ло́дырь, ло́дырь из ло́дырей
◊
Allah(im)! — о, [мой] Алла́х!, о [вели́кий] бо́же!◊
Allahtan — врождённый; от рожде́ния -
7 çirkinlik
(-ği)1) некраси́вая (уро́дливая) вне́шность; некраси́вость, уро́дство, безобра́зиеpek büyük çirkinlik — уро́дство
2) га́дость, ме́рзость, гну́сность◊
çirkinlikin Allahtan, yüz yıkamaman neden — погов. что ты некраси́в — [э́то] от бо́га, а почему́ не умыва́ешься
См. также в других словарях:
Allahtan — 1) iyi ki Allahtan sessizdi sarhoşluğu. C. Uçuk 2) yaradılıştan Gözleri Allahtan sürmeli … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allahtan umut kesilmez — genellikle ağır hastalar için söylenilen iyileşebilir anlamında kullanılan söz Durumu ağır ama Allahtan umut kesilmez … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allahtan kork! — yapma, utan, yazıktır! anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Allahtan korkmaz — can yakıcı, insafsız, acımasız … Çağatay Osmanlı Sözlük
kork Allahtan korkmayandan — Tanrı dan korkmayan kimse, insana her türlü kötülüğü yapabilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gahrolasıca — allahtan kahrolması istenen kişi … Beypazari ağzindan sözcükler
Allah — is., öz., Ar. allah Tanrı Birleşik Sözler Allah aşkına Allah taksimi Allah vergisi Allah yapısı Allaha ısmarladık Allahualem Allahuteala … Çağatay Osmanlı Sözlük
korkmak — nsz, ar 1) Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak Karanlık yerde insan korkmaz mıydı? S. F. Abasıyanık 2) Kaygı duymak, endişe etmek Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. M. A. Ersoy 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ANKEBUT SURESİ — Kur an ı Kerimin yirmidokuzuncu suresidir. Mekkidir. (Allahtan başkasına güvenenlerin, dünyayı avlamak için kurdukları teşkilâtını bir örümcek ağına benzeten, örümcek meseli zikrolunan bir suredir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük