Перевод: с английского на все языки

со всех языков на английский

ABUK

  • 1 fine powder

    abuk

    English-Indonesian dictionary > fine powder

  • 2 talk through the back of one's head

    abuk subuk konusmak

    English to Turkish dictionary > talk through the back of one's head

  • 3 tommyrot

    abuk subuk konusma

    English to Turkish dictionary > tommyrot

  • 4 incoherent

    adj. tutarsız, anlamsız, bağdaşmaz, ipe sapa gelmez, abuk sabuk
    * * *
    1. bağıntısız 2. uyumsuz
    * * *
    [inkou'hiərənt]
    (talking, writing etc in a way which is not easy to follow: He was quite incoherent with rage.) ne söylediği anlaşılmaz, abuk sabuk
    - incoherence

    English-Turkish dictionary > incoherent

  • 5 nonsensical

    adj. saçma sapan, saçma, abes, anlamsız, abuk sabuk, ipe sapa gelmez
    * * *
    saçma
    * * *
    [-'sen-]
    adjective saçma sapan, manasız, abuk sabuk

    English-Turkish dictionary > nonsensical

  • 6 rave

    n. çılgınlık, deli olma, coşku, coşkulu tezahürat, çılgın parti, kasanın kenarlarına takılan parmaklıklar, kamyon kasasını yükseltmek için takılan tahtalar
    ————————
    v. saçmalamak, abuk sabuk konuşmak, çıldırmak, deli olmak, kudurmak, küplere binmek, hayran olmak
    * * *
    1. saçmala (v.) 2. saçmalama (n.)
    * * *
    [reiv]
    1) (to talk wildly because, or as if, one is mad.) abuk sabuk konuşmak
    2) (to talk very enthusiastically: He's been raving about this new record he's heard.) övgüyle söz etmek

    English-Turkish dictionary > rave

  • 7 farcical

    adj. kaba komedi ile ilgili, komik, saçma, abuk sabuk
    * * *
    gülünç
    * * *
    adjective (completely ridiculous, and therefore usually humorous: The whole idea was farcical.) gülünç

    English-Turkish dictionary > farcical

  • 8 gibberish

    n. abuk sabuk söz, saçmalık, hızlı ve anlamsız konuşma
    * * *
    anlaşılmaz söz
    * * *
    [-riʃ]
    noun (nonsense: His explanations are just gibberish to me.) anlamsız sözler

    English-Turkish dictionary > gibberish

  • 9 incoherence

    n. tutarsızlık, anlamsızlık, ipe sapa gelmeme
    * * *
    1. anlaşılmazlık 2. uyumsuzluk
    * * *
    noun abuk sabuk olma

    English-Turkish dictionary > incoherence

  • 10 ramble

    n. gezinme
    ————————
    v. başıboş gezmek, boş boş dolaşmak, yayılmak, abuk sabuk konuşmak, ipsiz sapsız konuşmak, yayılıp büyümek (bitki), kıvrılarak uzanmak (nehir), konuyu dağıtmak
    * * *
    1. avare dolaş (v.) 2. gezinme (n.)
    * * *
    ['ræmbl] 1. verb
    1) (to go for a long walk or walks, usually in the countryside, for pleasure.) yürüyüşe çıkmak
    2) (to speak in an aimless or confused way.) şaşkın şaşkın konuşmak, ipe sapa gelmez lâflar etmek
    2. noun
    (a long walk, usually in the countryside, taken for pleasure.) kırlarda dolaşma
    - rambling
    - ramble on

    English-Turkish dictionary > ramble

  • 11 wander

    n. sayıklama
    ————————
    v. gezmek, dolaşmak, gezinmek, yolunu şaşırmak, kaybolmak, dalıp gitmek, sapmak, uzaklaşmak, sayıklamak, abuk sabuk konuşmak, kıvrıla kıvrıla gitmek
    * * *
    gez
    * * *
    ['wondə] 1. verb
    1) (to go, move, walk etc (about, in or on) from place to place with no definite destination in mind: I'd like to spend a holiday wandering through France; The mother wandered the streets looking for her child.) dolaşmak, dolanıp durmak
    2) (to go astray or move away from the proper place or home: His mind wanders; My attention was wandering.) kaymak, dağılmak
    2. noun
    (an act of wandering: He's gone for a wander round the shops.) dolanma
    - wanderlust

    English-Turkish dictionary > wander

  • 12 tell a long rigmarole

    n. abuk subuk konuşmak, saçma sapan konuşmak

    English-Turkish dictionary > tell a long rigmarole

  • 13 tell a long rigmarole

    n. abuk subuk konuşmak, saçma sapan konuşmak

    English-Turkish dictionary > tell a long rigmarole

  • 14 empty

    bos; bos, saçma, abuk sabuk; aç,bosaltmak, içini bosaltmak, dökmek; bosalmak

    English to Turkish dictionary > empty

  • 15 incoherent

    birbirini tutmayan, tutarsiz, anlamsiz, abuk sabuk

    English to Turkish dictionary > incoherent

  • 16 ramble

    dolasmak, gezinmek, gezmek; (about ile) abuk sabuk konusmak/yazmak; (bitki) düzensiz biçimde her tarafa yayilip büyümek; yürüyüs, gezinme, dolasma

    English to Turkish dictionary > ramble

  • 17 ramble on

    yürümek, gezmek, dolasmak; abuk sabuk konusmak/yazmak, zirvalamak

    English to Turkish dictionary > ramble on

  • 18 rave

    deli gibi abuk sabuk konusmak, saçmalamak, sayiklamak

    English to Turkish dictionary > rave

  • 19 sawdust

    kb. abuk/tahi/serbuk gergaji, abu kayu.

    English-Malay dictionary > sawdust

См. также в других словарях:

  • Abuk — war in der Mythologie der Dinka die erste, von dem Gott Nhialic erschaffene Frau, Urmutter und Schutzgöttin der Frauen und der Gärten. Sie verursacht Wind (ayum) und Tau (alwet). In mancher Überlieferung ist sie die Mutter des Regengottes Deng… …   Deutsch Wikipedia

  • Abuk — is the first woman in the myths of the Dinka and Nuer people of Sudan. The Nuer call her Buk. [cite book last = Beswick first = Stephanie title = Sudan s Blood Memory: The Legacy of War, Ethnicity, and Slavery in South Sudan publisher = Boydell… …   Wikipedia

  • Abuk —    The first woman, according to the Dinka of the Sudan. She and Garang, the first man, were made of clay, and were initially very small and put into a pot. When the pot was opened, they grew and god gave them a grain of corn a day. Abuk, however …   Who’s Who in non-classical mythology

  • abuk sabuk — sf., ğu 1) Akla, mantığa uymayan, düşünülmeden söylenen, saçma sapan (söz), abuk subuk, abidik gubidik Bir rüyadan böyle abuk sabuk sonuçlar çıkardığım için kendimi suçlayarak bu tuhaf düşünceleri attım kafamdan. A. Ümit 2) zf. Akla, mantığa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abuk sabukluk — is., ğu Saçmalık Abuk sabukluktan bir çizgi yaratan giysileri, ilginç takılarıyla çağdaş bir efsaneydi. M. Mungan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abuk subuk — sf., zf., ğu Abuk sabuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abuk — sf., ğu Saçma (söz, kişi, davranış) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ABUK — abbr. character in Sudanese folklore …   Dictionary of abbreviations

  • abuk subukluk — is., ğu Saçmalık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abuk sabuk konuşmak — ne söylediğini bilmeden düşüncesiz, tutarsız konuşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saçma sapan konuşmak — abuk sabuk konuşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»