Перевод: со всех языков на арабский

с арабского на все языки

أيدٍ

  • 41 edetate

    إيديتات
    * * *
    إيدِيتات

    English-Arabic Medical Dictionary > edetate

  • 42 Edsall's disease

    داءُ إيدْسال

    English-Arabic Medical Dictionary > Edsall's disease

  • 43 arkalamak

    آزر
    أسى
    أعان
    أعمد
    أكنف
    أيد
    دعم
    رافد
    رفد
    ساعد
    ساند
    سند
    ضافر
    ظاهر
    عاضد
    عاون
    عزز
    عمد
    عون
    غاث
    كانف
    كنف
    وطد

    Türkçe-Arapça Sözlük > arkalamak

  • 44 desteklemek

    أزر
    أعمد
    أيد
    دعم
    رفد
    ساند
    ظاهر
    عزز

    Türkçe-Arapça Sözlük > desteklemek

  • 45 erke

    أزر
    إمكان
    إياد
    أيد
    استطاعة
    اقتدار
    بأس
    تمكن
    حول
    حيل
    طائل
    طائلة
    طاقة
    طوق
    طول
    قابلية
    قبل
    قدرة
    مراس
    مرة
    مقدرة
    مكنة
    منة

    Türkçe-Arapça Sözlük > erke

  • 46 geçindirmek

    آزر
    أسى
    أعان
    أعمد
    أكنف
    أيد
    دعم
    رافد
    رفد
    ساعد
    ساند
    سند
    ضافر
    ظاهر
    عاضد
    عاون
    عزز
    عمد
    عون
    غاث
    كانف
    كنف

    Türkçe-Arapça Sözlük > geçindirmek

  • 47 güç

    أزر
    إمكان
    إياد
    أيد
    استطاعة
    اقتدار
    بأس
    تمكن
    جبر
    حول
    زور
    شاق
    شدة
    شوكة
    صبر
    صعب
    طائل
    طائلة
    طاقة
    طوق
    طول
    عسر
    عسير
    عويص
    قابلية
    قبل
    قدرة
    متعذر
    متعسر
    مراس
    مرة
    مستصعب
    معقد
    مقدرة
    مقدور
    مكنة
    منة
    منعة
    نكير

    Türkçe-Arapça Sözlük > güç

  • 48 arkalamak

    1. آزر [آزَرَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    2. أسى [أَسَّى]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    3. أعان [أَعَانَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    4. أعمد [أَعْمَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    5. أكنف [أَكْنَفَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    6. أيد [أَيَّدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    7. دعم [دَعَّمَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    8. دعم [دَعَمَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    9. رافد [رافَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    10. رفد [رَفَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    11. ساعد [ساعَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    12. ساند [سانَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    13. سند [سَنَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    14. سند [سَنَّدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    15. ضافر [ضافَرَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    16. ظاهر [ظاهَرَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    17. عاضد [عاضَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    18. عاون [عاوَنَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    19. عزز [عَزَّزَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    20. غاث [غاثَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    21. كانف [كانَفَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    22. كنف [كَنَفَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    23. وطد [وَطَّدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    24. عمد [عَمَدَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek
    25. عون [عَوَّنَ]
    Anlamı: arkasına almak, desteklemek, yardım etmek

    Türkçe-Arapça Sözlük > arkalamak

  • 49 desteklemek

    1. أزر [أَزَرَ]
    Anlamı: destek koymak
    2. أزر [أَزَّرَ]
    Anlamı: destek koymak
    3. أعمد [أَعْمَدَ]
    Anlamı: destek koymak
    4. أيد [أَيَّدَ]
    Anlamı: destek koymak
    5. دعم [دَعَّمَ]
    Anlamı: destek koymak
    6. دعم [دَعَمَ]
    Anlamı: destek koymak
    7. رفد [رَفَدَ]
    Anlamı: destek koymak
    8. ساند [سانَدَ]
    Anlamı: destek koymak
    9. ظاهر [ظاهَرَ]
    Anlamı: destek koymak
    10. عزز [عَزَّزَ]
    Anlamı: destek koymak

    Türkçe-Arapça Sözlük > desteklemek

  • 50 erke

    1. أزر [أَزْر]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    2. إمكان [إِمْكان]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    3. إياد [إِيَاد]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    4. أيد [أَيْد]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    5. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    6. اقتدار [اِقْتِدار]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    7. بأس [بَأْس]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    8. تمكن [تَمَكُّن]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    9. حول [حَوْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    10. حيل [حَيْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    11. طائل [طائِل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    12. طائلة [طائِلَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    13. طاقة [طاقَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    14. طوق [طَوْق]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    15. طول [طَوْل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    16. قابلية [قابِلِيَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    17. قبل [قِبَل]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    18. قدرة [قُدْرَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    19. مراس [مِرَاس]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    20. مرة [مِرَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    21. مقدرة [مَقْدِرَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    22. مكنة [مُكْنَة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji
    23. منة [مُنَّة]
    Anlamı: ış başarma gücü, enerji

    Türkçe-Arapça Sözlük > erke

  • 51 geçindirmek

    1. آزر [آزَرَ]
    2. أسى [أَسَّى]
    3. أعان [أَعَانَ]
    4. أعمد [أَعْمَدَ]
    5. أكنف [أَكْنَفَ]
    6. أيد [أَيَّدَ]
    7. دعم [دَعَّمَ]
    8. رافد [رافَدَ]
    9. رفد [رَفَدَ]
    10. ساعد [ساعَدَ]
    11. ساند [سانَدَ]
    12. سند [سَنَدَ]
    13. ضافر [ضافَرَ]
    14. ظاهر [ظاهَرَ]
    15. عاضد [عاضَدَ]
    16. عاون [عاوَنَ]
    17. عزز [عَزَّزَ]
    18. غاث [غاثَ]
    19. كانف [كانَفَ]
    20. كنف [كَنَفَ]
    21. عمد [عَمَدَ]
    22. عون [عَوَّنَ]

    Türkçe-Arapça Sözlük > geçindirmek

  • 52 güç

    1. أزر [أَزْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    2. إمكان [إِمْكان]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    3. إياد [إِيَاد]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    4. أيد [أَيْد]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    5. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    6. اقتدار [اِقْتِدار]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    7. بأس [بَأْس]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    8. تمكن [تَمَكُّن]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    9. جبر [جَبْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    10. حول [حَوْل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    11. زور [زُور]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    12. شاق [شاقّ]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    13. شدة [شِدَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    14. شوكة [شَوْكَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    15. صبر [صَبْر]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    16. صعب [صَعْب]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    17. طائل [طائِل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    18. طائلة [طائِلَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    19. طاقة [طاقَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    20. طوق [طَوْق]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    21. طول [طَوْل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    22. عسر [عَسِر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    23. عسير [عَسِير]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    24. قابلية [قابِلِيَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    25. قبل [قِبَل]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    26. قدرة [قُدْرَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    27. متعذر [مُتَعَذِّر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    28. متعسر [مُتَعَسِّر]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    29. مراس [مِرَاس]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    30. مرة [مِرَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    31. مستصعب [مُسْتَصْعَب]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    32. معقد [مُعَقَّد]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    33. مقدرة [مَقْدِرَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    34. مقدور [مَقْدُور]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    35. مكنة [مُكْنَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    36. منعة [مَنْعَة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    37. منة [مُنَّة]
    Anlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet
    38. نكير [نَكِير]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül
    39. عويص [عَوِيص]
    Anlamı: ağır ve yorucu emekle yapılan, müşkül

    Türkçe-Arapça Sözlük > güç

См. также в других словарях:

  • أيد — أيد: الأَيْدُ والآدُ جميعاً: القوة؛ قال العجاج: من أَن تبدّلت بآدِي آدا يعني قوّة الشباب. وفي خطبة علي، كرم الله وجهه: وأَمسكها من أَن تمور بأَيْدِه أَي بقوّته؛ وقوله عز وجل: واذكر عبدنا داود ذا الأَيْد؛ أَي ذا القوة؛ قال الزجاج: كانت قوّته على… …   Lisan Al Arab. Arabic explanatory dictionary

  • أيد — I معجم اللغة العربية المعاصرة أَيْد [مفرد]: قوّة الكَيْد أبلغُ من الأَيْد [مثل] {وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُدَ ذَا الأَيْدِ إِنَّهُ أَوَّابٌ} . II معجم اللغة العربية المعاصرة أَيْد [مفرد]: قوّة وقدرة وشِدّة الكَيْدُ أبلغُ من الأيْدِ {وَالسَّمَاءَ… …   Arabic modern dictionary

  • آد | أيد | — الوسيط (آدَ) ِ أيْدًا، وآدًا: قَوي واشتدَّ. فهو أيِّد، وذو أيْدٍ. وفي التنزيل العزيز: وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ. وفي المثل: الكَيْدُ أبلغ من الأيْد . (آيّد) إِييَاداً: آدَ. و فلاناً: قوَّاه. (آيَدَهُ) مُؤَايَدَة، وإياداً: قَوَّاه… …   Arabic modern dictionary

  • (الحَقِيدة): الحِقْد. (ج) حَقَائدُ. — الوسيط (حَقَرَ) الشيءَ ِ حَقْرًا، و حُقْرةٌ، و حَقَارةً (وبضم الحاء أوكسرها). ومَحْقَرَةً، وحُقْرِيّةً: استهانَ به. فهو محقور، وحقير. (ج) حِقارٌ. (حَقُرَ) ُ حَقْرًا، وحَقَارةً: هان وذلَّ. فهو حَقِيرٌ. (أحْقَرَهُ): حَقَرَه. (حَقَّرَه): بالغ في… …   Arabic modern dictionary

  • نمس — الوسيط (نَمَسَ) السِّرّ ِ نَمْسًا: كتَمَه. و فلانًا: سارَّهُ. (نَمِسَ) السَّمْنُ والطَّيبُ ونحوُهُما َ نَمَسًا: فَسَدَ و بفلان: نُمّ به. فهو نَمِسٌ. (أَنْمَسَ) بين القوم: أَفْسَد وأَغرى. (نَامَسَ) الصَّائد: دَخَل الْبَيْتَ الذي يستتر فيه للصَّيْد …   Arabic modern dictionary

  • اعتقاد — معجم اللغة العربية المعاصرة اعتقاد [مفرد]: ج اعتقادات (لغير المصدر): 1 مصدر اعتقدَ/ اعتقدَ بـ| الاعتقاد السَّائد: الرَّأي السَّائد حريَّة اعتقاد: حرِّيّة اختيار المُعْتَقَد في اعتقادي: في رأيي. 2 اطمئنان القلوب على شيء ما يجوز أن ينحلَّ عنه. 3… …   Arabic modern dictionary

  • Masud Sa'd Salman — Mas ud i Sa d i Salmān (Persian: مسعود سعد سلمان) was an 11th century Persian poet of the Ghaznavid empire who is known as the prisoner poet. He lived from 1046 to 1121. Contents 1 Early life 2 In prison 3 Poetry …   Wikipedia

  • دانشگاه امام رضا — AfDM|page=دانشگاه امام رضا|date=2008 October 10|substed=yes دانشگاه امام رضا(ع)تاريخچه: توسعه همه جانبه، همواره يكي از رهنمودهاي حكيمانه بنيانگذار نظام مقدس جمهوري اسلامي ايران، حضرت امام خميني(ره) بوده است و در اين راستا آستان قدس رضوي در سايه… …   Wikipedia

  • Жаиди, Ради — Радхи Жаиди Общая информация Полное имя Радхи бин Абдельмаджид Жаиди …   Википедия

  • Жаиди, Радхи — Радхи Жаиди …   Википедия

  • Жаиди — Жаиди, Радхи Радхи Жаиди …   Википедия

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»