-
1 şüphe etmek
v. doubt, suspect, have a suspicion that, be sceptical about, be sceptical of, dispute, impugn, misdoubt, mistrust, question, be skeptical about, be skeptical of -
2 şüphe etmek
to doubt, to suspect, to question -
3 şüphe
"1. doubt; suspicion. 2. uncertainty. - bırakmak to leave a doubt or suspicion in one´s mind. -ye düşmek to become suspicious, begin to suspect something; to begin to have doubts. - etmek /dan/ to suspect; to get suspicious about; to doubt, be in doubt about. - götürmek (for a thing) to have something dubious about it: Bu işin şüphe götürür bir tarafı yok. There´s nothing fishy about this job. - kurdu (a) gnawing doubt. - yok./- mi var? colloq. There´s no doubt about it."
См. также в других словарях:
şüphe etmek — kuşkulanmak Bu sözünde samimi olduğuna hiç şüphe etmem. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
şüphe — is., Ar. şubhe 1) Kuşku Hiçbir şey anlamamış, şüpheler içinde yerime gelip oturmuştum. S. F. Abasıyanık 2) Kuruntu Birleşik Sözler şüphe kurdu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller şüphe bırakmamak şüphe etmek şüphe yok şüpheye düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEMARİ — Şek şüphe etmek. Mücadele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kıllanmak — nsz 1) Kılları çıkmak 2) Bıyığı, sakalı çıkmak 3) argo Şüphe etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağına inanmamak — duyduklarının doğruluğundan şüphe etmek Kulaklarıma inanamıyordum, bu kadar narin, bu kadar nahif bir vücutta böyle bir ruh... Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
İŞTİBAH — Şüphelenmek. Şüphe etmek. * Kolay fark olunmaz derecede benzemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FÎHİ NAZAR(UN) — Şüphe edilen bir mes ele hakkında söylenir. Ona bir bakmak, tetkik etmek lâzımdır demektir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ilişmek — e 1) Bir şeye hafifçe dokunmak, takılmak Elim çiçeklere ilişti, vazo devrildi. 2) Elini sürmek, dokunmak Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi ıstırapla: Bırak, ilişme, diye inledi. F. R. Atay 3) Bir şeyin kenarına kısa bir süre için oturmak Sonra… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çoğaltmak — i 1) Miktarını, sayısını, ölçüsünü artırmak Şüphe yok ki ölçüsüz bir para israfı bu borçları daha çoğaltacak, hiç azaltmayacaktı. P. Safa 2) Çoğaltma makinesi kullanılarak sayısını artırmak, teksir etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemirmek — i 1) Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak Küçük bir fare bir şeyler kemiriyor. S. F. Abasıyanık 2) Aşındırmak, yemek Demiri pas kemiriyor. 3) mec. Bir şeyin içine işleyerek onu harap etmek İşte birkaç zamandır beynimi kemiren şüphe: Ben… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜCAHİD — Cihad eden. Çalışan. Din için çalışan. Düşmanlara karşı koyan. Çarpışan. * Fık: Allah (C.C.) yolunda gönüllü olarak cihada iştirak etmek istediği halde nefakadan, silâh ve saireden mahrum olan gazi demektir. Âyet meâli: Bizim uğrumuzda mücahede… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük