-
1 üstüne
1) наве́рх, пове́рх, све́рху чего; на кого-что; над чемbu davayı hocanın üstüneüne yıkmış — э́то де́ло он свали́л на ходжу́
2) вслед за чем, по́сле чегоbu yorgunluk üstüneüne birer kahve içelim — по́сле тако́й уста́лости дава́йте вы́пьем по ча́шке ко́фе
-
2 üstüne / üstünüze afiyet!
= üstüne / üstünüze iyilik sağlık!, = üstüne / üstünüze sağlık ve şıfalar! -
3 üstüne / üstünüze iyilik sağlık!
-
4 üstüne / üstünüze sağlık ve şıfalar!
= üstüne / üstünüze afiyet! ( пожелание) до́брого тебе́ / вам здоро́вья!; да сохрани́т тебя́ / вас госпо́дь от боле́зни / от бед и напа́стей! -
5 üstüne çevirmek
см. üstüne geçirmek -
6 üstüne yaptırmak
см. üstüne geçirmek -
7 üstüne üstüne gitmek
идти́ напроло́м, не счита́ясь с препя́тствиями / с опа́сностями -
8 üstüne almak
а) брать на себя́, обя́зыватьсяб) принима́ть на свой счёт -
9 üstüne atmak
возводи́ть обвине́ние, обвиня́ть кого -
10 üstüne basmak
а) попа́сть в то́чкуб) наста́ивать; дока́зывать -
11 üstüne başına etmek
обложи́ть / покры́ть ма́том -
12 üstüne bir bardak soğuk su içmek
потеря́ть вся́кую наде́жду осуществле́ния какого-л. де́ла и т. п. -
13 üstüne bir iki güneş doğmak
по́здно просну́ться / встать; проспа́ть -
14 üstüne çekmek
взять себе́, присво́ить -
15 üstüne düşmek
проявля́ть большо́й интере́с к кому-чему -
16 üstüne evlenmek
взять ещё одну́ жену́ -
17 üstüne fenalık gelmek
почу́вствовать себя́ пло́хо -
18 üstüne geçirmek
а) перевести́ на себя́ ку́пчуюб) усынови́ть, удочери́ть -
19 üstüne gelmek
заста́ть кого (за каким-л. делом, разговором и т. п.) -
20 üstüne gitmek
вме́шиваться
См. также в других словарях:
üstüne — zf. 1) İlişkin, üzerine, dair Arkadaşım aşk ve evlilik üstüne konuşulacak şeyler bulmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Hesabına Kahveci içilen kahveleri Esat Ağanın üstüne yazıyor. M. Ş. Esendal 3) ... e göre, uygun olarak Paris e yazıldı. Oradan ölçü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne yaptırmak — üstüne geçirmek Ev galiba halasınındı ama Emin üstüne yaptırmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne çevirmek — üstüne geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne basmak — 1) yerinde bir düşünce ileri sürmek Ne iyi söylediniz, dedi; ne iyi üstüne bastınız. F. R. Atay 2) iyice belirtmek Üstüne basa basa olmaz, dedi … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne kuma gelmek — evlendiği erkek, başka bir kadın almak Üstüne kuma gelmesi şart değil insanın bu acıyı tatması için. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne alınmak — 1) bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak 2) bir işi yapmaya söz vermek, ödev alınmak Her biri, ayrı bir defter sayfasının gözden geçirilmesini üstüne aldı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne çekmek — üzerine almak, muhatap olmak Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne düşmek — bir kimseyle veya bir şeyle çok ilgilenmek Biz de hani üstüne düşüp düzeltecek yerde, Atatürk ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü uydurma dilcilik gayretine alet etmişiz. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne evlenmek — (karısının) karısı varken bir kadınla daha evlenmek Fakat hanımefendi, bugün İstanbul da karısının üstüne evlenmiş kaç erkek var? H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne gitmek — karışmak Hancı kırda yatıyormuş, üstlerine gidememiş. Karıyı gözünün önünde kesmişler de üstüne gidememiş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne kalmak — (birinin) güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük